Tut Elimi

2267 Words
Bengü ne kadar zor olduğunu bilse de Yunus'un karşısında durdu. -Onunla konuşmak istesen de bu akşam çok zor. Telefonu sende olduğu için adımını sen atacaksın. Bir tek şunu unutma. Pırıl duygularını belli edemez. Hele şu vakitten sonra hiç mümkün değil. İyi düşün ve ona göre hareket et. İkisinin de üzülmesini istemediği için bu uyarıyı yapmalıydı. Yunus çareler düşünse de bütün kapılar kapalı gibiydi. Önce bir şeyden emin olmak için “Biri araya girse ne olur?” dedi. -Bu Pırıl için çok kötü olur. Amcam normalde de kimseyi dinleyen biri değildir. Şimdi kalkıp kızını başkası istiyor denirse sorgusuz aldattı gözüyle bakar. Enes dinledikçe Yunus'un neler çektiğini anlıyordu. Ortada iki sevmeyen insanın evlenme durumu vardı. Üstüne sevenlerde kavuşamıyordu. Yunus'un aklındakini söylemek kolay olmasa da Bengü'nün fikrini almalıydı. “Peki benimle gel desem?” Bengü şaşkınlıkla bakarken “Kaçıracak mısın?” dedi. Enes de aynı baksa da başka seçeneği de yok gibiydi. -Hayır bunu yapamazsınız. Hem Pırıl şu şartlarda seninle nasıl gelecek? Kız seni bir kere gördü ve ailesini karşısına almak da kolay değil. -Sen söyle o zaman ne yapayım? -Bende bilmiyorum. Yunus daha fazla konuşacak bir şey kalmadığı için sinirle uzaklaşıp içeri girdi. Bengü arkasından gitmek istese de Enes elini tutup durdurdu. -Bir delilik yapabilir. Peşinden gitmeliyim. -Yapmaz, bırak yalnız kalsın. Sevgilisini kendine çekip kolları arasına aldı. Bengü'nün onlar adına bir şey yapamadığı için sevdiğinin göğsüne sığındı. -Sence iyi olacaklar mı? Enes saçlarını öpüp “İşleri çok zor. Kavuşmak için delilik yapsalar da ortalık fena karışır.” dedi. Bir zamanlar sevdiğine uzaktan baktığı günleri hatırladı. Ona bile zor katlanırken başkası ile olma düşüncesini hayal bile etmek istemedi. “””””” Yunus içeri girince masaya geçip oturdu. Pırıl’ın olduğu yere baktığında yine başını eğmiş önünü izlediğini gördü. ‘O da seni seviyor’ cümlesi kulaklarında yankılanırken kendini zor tutuyordu. Ondan vaz mı geçecekti? Kalbi sakın dese de bir yolunu da bulmalıydı. Telefonu çıkardığında dört aydır silemediği numaraya baktı. Mesaj kısmını açıp yazacağında tekrar Pırıl’a baktı. Çok şey yazmak istese de telefonu çıkarıp baktığı anda abileri yanında olduğu için sıkıntı olabilirdi. Ne yapacağını bilmese de Pırıl ile konuşacaktı. Eğer beni bırakma derse elinden geleni yapacaktı. İsteksiz telefonu geri koyduğunda gece bitene kadar gözünü ayırmadan izledi. Bir kere bile kalkmayan bakışlar üzse de yapacak bir şeyi yoktu. Alp ve Derin gecenin sonunda uğurlanırken kargaşada Pırıl’ı kaybetmişti. Etrafa baksa da bir ara babasını görür gibi oldu. Anlaşılan düğün bittiği gibi götürmüşlerdi. -Ecevit hayırlı olsun. Biz daha fazla geç olmadan yola çıkalım. -Bu gece kalın istersen dünür. Zehra da aynı teklifi yapsa da Bedir “Hayvanlar var. Arkadaşlara emanet ettik öyle geldik. Sıkıntı olmadan gidelim.” dedi. Ecevit daha fazla ısrar edemedi. Yunus babası vedalaştıktan sonra büyüklerinin elini öptü. Diğerleri de Alanya'ya geleceği için bir tek Bengü'nün yanına yürüdü. -İyi olacak mısın? Bengü, üzgün gözleri gördükçe kendini kötü hissediyordu. Söylediğine pişman olduğu kadar bilmesi de gerekiyor diye düşünüyordu. -Ona mesaj atacağım. Enes araya girip “Bence de at. Bakarsın ikiniz için her şey farklı olur.” dedi. Bengü de müdahale etmesin diye bakışları ile belli etti. -Tamam, ama unutma Pırıl sana ne istediğini söyleyene kadar sevdiğini duyduğunu belli etme. Yoksa iyice kaçar. -Tamam unutmam. Yunus babasının yanına doğru yürürken Bengü sevgilisine bakıp “İyi mi yapıyoruz?” diye sormak istedi. -Bunu zaman gösterecek. “””””” Yunus ve Bedir yola çıktıktan sonra uzun süre sessiz devam ettiler. Yunus yolları aşıp giderken Pırıl ikna olursa neler olur onu düşündü. Onun kadar kendi de babasını karşısına alacaktı. Sonuçta sözlü bir kızı kaçırmış olacaktı. -Oğlum iyi misin? Bedir düğünde bir gariplik olduğunu anlamıştı. Yola çıktıklarından beri belki konuşur diye beklemişti, ama ağzını hiç açmamıştı. -İyiyim baba sadece biraz yorgunum. Yunus gülümsemeye çalışsa da Bedir artık buna inanmıyordu. Aylardır oğlu hep aynı cevabı veriyordu. “Bir sıkıntın varsa bana anlata bilirsin. Hem yol uzun rahat rahat konuşuruz.” Bunu çok istese de yapamazdı. Saniyelik babasına bakıp “Gerçekten iyiyim. Sadece yorgunum.” dedi. Bedir anlatmayacağını anladı. En iyisi Kerim ya da Yılmaz ile konuşmaktı. Bir şey biliyorlarsa anlatırlardı ya da öğrenmeye çalışırlardı. Yolun tamamı sessiz biterken sabaha doğru eve vardılar. Babasını dinlenmeye gönderip hayvanlara baktı. Uykusu olmadığı içinde bahçede oturup güneşin doğuşunu bekledi. Telefonunu da önüne koyduğunda heyecan ve stresi aynı anda yaşıyordu. Pırıl geri çevirirse ne yapardı hiç bilmiyordu. Saatler geçip hava aydınlanınca bir kere daha saate baktı. Sonunda en makul zaman diyerek mesaj kısmını açtı. Kalbi olduğundan hızlı atarken parmakları da titriyordu. Nefes alıp telaşını azaltmaya çalıştı. Bu anı beklese de ne yazacağını hiç düşünmemişti. Ben Yunus diye başladı ve devamında bir sürü şey yazıp yazıp sildi. Hiçbiri içine sinmiyor ve korkuyla olmaz diyordu. Aslında direk aramak istese de Pırıl için iyi olmayabilirdi. Ailesi fark ederse hiç şansı kalmazdı. Bir kere daha cesaretini topladı ve ‘Selam ben Yunus’ yazdı. Fazlasına gerek yok diyerek gönderdiğinde panikle telefonu masaya koydu. Ekrana bakarken ikinci tik de geldi. Nefesini tutup okuma anını bekledi. Eğer cevap vermezse yazmaya devam edecekti. “””””” Pırıl her sabah ki olduğu gibi bugünde erkenden kalkmıştı. Gece Yunus ile konuştuğu anları düşünmekten zor uyuyabilmişti. Acıdığı düşüncesi kalbini kırsa da onu gördüğüne de mutlu olmuştu. Aklında ki düşüncelere ara verip üstünü değiştirdi. Odadan çıkacağı anda mesaj sesini duydu. Kimse arayıp sormadığı için önemli değildir diyerek devam edip banyoya geçti. Elini yüzünü yıkayıp kahvaltıyı hazırladı. Babası gelince de birlikte oturdular. -Yarın için baklava alalım diyorum. Annesinin konuşmasıyla pek yiyemediği kahvaltı tabağından kafasını kaldırıp baktı. Kaçtığı gün sonunda gelmişti. Yarın teyzesi ve ailesi istemeye geleceklerdi. Acıyla babasına baktığında “Erkek tarafı biz alacağız demişti.” dedi. Tabi teyzesi hiçbir şeyi eksik olmasın diyordu. Arzu da bilse de “Biz dağıtmak için alalım. Kız veriyoruz ve söz burada olmayacak. Herkes duyması için dağıtırız.” dedi. Asker yemeği ile birleşeceği için teyzesinin köyünde olması yetmiyordu bir de burada millet duysun diye uğraşılıyordu. Kızımızı istemeyin verdik demeye getiriyorlardı. -Olur Mehmet’e söylerim alır. Kahvaltısına geri dönerken gözleri dolsa da yemeğe çalıştı. Lokmalar yine ağzında büyürken babası kalktığı gibi mutfağı terk etmişti. Annesi de kalktıktan sonra masayı topladı. Mutfağın temizliği, evin toplanması derken öğlene kadar durmadan iş yaptı. Sonra annesine kahve yaptı ve odasına kitap okumak için çekildi. Yemek yapması gerektiği için çok vakti yoktu. Masanın üstünde duran yarım bıraktığı kitabı aldığında telefonunu da yanına aldı. Yatağa oturduğunda saate bakmak için ekranına baktığında mesaj geldiğini gördü. Bilmediği bir numara olduğu için açıp baktı. Okuduğu gibi ayağa kalkarken ‘Yunus bana mesaj’ çekmiş diye sevinçten zıpladı. Acı gerçekler anında çökerken telefonu kapattığı gibi yatağa attı. Buna cevap veremezdi. Hem dünkü söylediklerinden dolayı mesaj çektiyse çok üzülecekti. Zorla evlendirildiği için kendisine acımasını istemiyordu. Sakinleşip yatağa oturduğunda tekrar mesajı açıp baktı. Ona dokunur gibi numaranın üstünde parmaklarını gezdirirken göz yaşları akarken dudaklarından “İmkansız sevdiğim..” döküldü. “”””” Yunus saatlerce ekrana bakıp mesajını görmesini beklese de olmamıştı. Babası kalkınca da mecburen kahvaltı başına oturmuşlardı. Telefona bakamadığı gibi kulağını açmış mesaj sesi bekliyordu. En azından bir selam yazsa da olurdu. Bedir yorgun gözleri görünce “Sen ne zaman uyandın?” dedi. Aslında hiç uyumamış gibiydi. Gözler kıpkırmızı olmuştu. Yunus yakalanmamak için “Az uyudum baba. Birazdan hayvanlara baktıktan sonra dinleneceğim.” dedi. -Sen kahvaltını yap yat. Ben bakarım. İtiraz etmesine izin vermeden kalktı. Yunus babasının arkasından telefonunu çıkarıp tekrar baktı. Mesajının okunduğunu görünce heyecanla ayağa kalksa da bir şey yazmadı için üzüldü. Mutfakta dönerken aramak istese de sıkıntıya sokmaktan korkuyordu. Mecburen bir mesaj daha çekmeye karar verdi. Eğer yine yazmasa arayacaktı. Bir şey yazmamışsın. Pırıl duyduğu sesle sıçrarken korkuyla telefonu eline aldı. Ekranı açtığında tekrar aynı numaradan mesaj geldiğini gördü. Üstüne basıp açarsa okuduğunu görecekti. Parmakları titrerken kalbi aç bak dese de aklı yapma diyordu. Kararsızlık ve çaresizlik ile bakarken bir mesaj daha geldi. Sen yazana kadar beklerim. Yunus artık öğrendiklerinden sonra duramıyordu. Yaptığı tehlikeli olsa da sesini duymaya ve kendini anlatmaya ihtiyacı vardı. Onunla çok anısı olmasa da unutamadığını bilmeliydi. Pırıl ikinci mesajdan sonra açınca Yunus okuduğunu gördüğü anda arama tuşuna bastı. Mesajla olmayacağı kesindi. Pırıl hızla sessize alırken açma konusunda kararsızdı. Hem ne konuşacaktı? Neden arıyordu? Aklında bir sürü soru, kalbi heyecandan hızla atarken ekranı izlemeye devam etti. Yunus açılmayan telefonla üzülse de Bengü uyardığı için Pırıl’ın çekindiğini anladı. Tekrar mesaj kısmına girip “Açana kadar aramaya devam ederim.” yazdı. Zorlamak istemese de başka çare bırakmıyordu. Pırıl okuduğu gibi yine çalınca bu sefer açtı. Kulağına koyduğunda “Sonunda.” dediğini duydu. Göz yaşları düşerken yaptığına kızdı. Açmamalıydı hatta numarasını silmeliydi ama yapamıyordu. Uzaktan sevdiği adam şimdi hattın diğer ucundaydı. Dudaklarını sıktığında daha fazla ağlamamak için büyük çaba sarf etti. Yunus azda olsa nefes aldığını duyuyordu. Konuşması zor olduğunu bilse de “Nasılsın?” dedi. Heyecanı sesine yansımış, tedirgin şekilde bir şey demesini bekliyordu. Pırıl sesi kulağına ulaştıkça huzuru buluyordu. Kalbi yine en mutlu olduğu anları yaşıyor ve sanki her şeyi yapabilirmiş gibi geliyordu. Tam cevap vereceği anda sabah konuşulan isteme olayı aklına gelince sustu. Kendi acı çekerdi, ama onu ateşe çekemezdi. Sesini net çıkarmak için yutkunduktan sonra “Neden aramıştın?” dedi. Yunus sesi mesafeli gelse de bir cevap verdiğine sevindi. Vakitleri olmadığı içinde “Seni merak ettim.” diyerek duygularını belli etti. Yüzü kızarırken beni merak etmiş diyerek sevindi. Bunu bile belli etmeye hakkı yoktu. İçinde fırtınalar kopsa da “Dün söylediğin şeylerden dolayı mı?”dedi. Yunus yanlış anladığını bildiği için “Pırıl ben seni unutamıyorum. Ecevit amcanın evinde karşılaştığımız gün sanki hayat benim için durdu. Bengü istemediğin biri ile evleneceğini söylediğinde seversin diye seni unutmaya çalıştım. Dört ay geçti, ama yapamadım. Dünkü konuşmayı da hala isteyip istemediğini merak ettiğim için yaptım. Eğer bana sana ne dersen seni kalbime gömecektim.” dedi. Bu konuşma için çok erkendi ve yüz yüze olması gerektiğini de biliyordu. Şu anki şartları yüzünden açık açık anlatmak zorundaydı. Pırıl nefesini tutarak dinlediği şeyler ile şok içinde kalmıştı. Sevdasını kalbinde sakladığı ve kimseye anlatamadığı, hayali ile mutlu olduğu adam seni unutamadım diyordu. Ya kulakları oyun oynuyordu ya da şu anda rüyadaydı. Dünkü konuşma sebebi de ortaya çıkarken can çekişiyordu. Ben seni çok öncesinde sevdim diyemiyordu. Hafta sonu parmağına takılacak yüzüğün ağırlığı ile sadece susuyordu. Yunus da telefonun diğer ucunda can çekişirken neden cevap vermediğini biliyordu. Pırıl yapamayacağı için de “Hadi bana ne istiyorsun söyle. Gel beni al de alayım. Tut elimi de bırakmayayım. Yeter ki bana bir şey söyle.” dedi. Sabaha kadar evet derse ne yapacağını düşünmüştü. Tek çıkış yolu da belliydi. Pırıl evet demek istese de “Olmaz.” dedi. Göz yaşları durmadan akarken dişlerini sıktı. En ağırı da “Ben başkası ile evleniyorum.” demek oldu. Onu seviyorum ya da beni unut diye yalan söyleyecek gücü yoktu. Yalnız bilmediği bir şey vardı ki Yunus duygularını biliyordu. Neden böyle konuştuğunu bildiği için “Onu seviyor musun?” diye tekrar sordu. Buna cevap vermek hiç kolay değildi. Burada bitmesi için evet demesi gerekiyordu, ama olmuyordu. Yunus gelmeyen cevapla gülümsedi. Hemen kabul etmesini beklemediği için de “Şimdi kapatıyorum. Sen iyice düşün sonra yine görüşeceğiz.” dedi. Pırıl hiçbir şey anlamadan telefon kapandı. Kulağından çektiğinde ekrana baktı. Bu neydi şimdi? Hem kabul etse ne olacaktı? Babası bu saatten sonra dönmezdi. Elimi tut derken ne demek istemişti? Bir sürü sorunun yanında heyecan, üzüntü ve tedirginlik ile uğraşıyordu. Yunus da telefonu kapattığında heyecandan kendine gelememişti. Azda olsa sesini duymak iyi gelmişti. Pırıl ne zaman evet derdi bilmiyordu, ama hazırlığını yapmalıydı. Daha önce saçma dediği her şeyi yapacaktı. Tabi önce biraz dinlenmesi gerekiyordu. Aylar sonra ilk defa huzurlu bir uykuya gözünü kapattı. Pırıl telefondan sonra mutfağa geçip yemek yapsa da aklını bir türlü toplayamıyordu. Odasında bıraktığı telefonunu merak ediyordu. Tek konuşabileceği kişi Bengü olduğu içinde elini yıkayıp odasına geçti. Saate baktığında mesaisi bittiğini bildiğini görünce aradı. Bengü işten çıkmıştı ki telefonu çalınca ekrana baktı. Kuzenin olduğunu görünce merakla açtı. -Efendim canım. -Müsait misin? Sana bir şey sormam lazım. Kuzenin sesinde ki telaşı anlayınca “Ne oldu?” dedi. Pırıl köşeye çekilip sessizce “Yunus beni aradı.” diyebildi. Aylardır kuzeni ile bu konuyu konuşmasa da başka anlatabileceği kimse yoktu. Bengü, Yunus'un harekete geçtiğini anladı. Sakince “Ne konuştunuz?” diye sordu. Pırıl şaşkınlıkla “Neden aramış demeyecek misin?” dedi. Birinin sen sözleniyorsun, uzak dur desesine ihtiyacı vardı. Bengü dünkü olaydan sonra kuzenine de açık sözlü olacaktı. “Yunus dün seni sevdiğini söyledi. Numaranı da veren benim.” Pırıl konuşmalardan bunu anlasa da açıkça duyunca dizlerinin üstüne düştü. Gücü gitmiş aklı durmuştu. Mutluluktan uçmak yerine can çekişiyordu. Daha öncesi ıstırapken şimdi cehennem olmuştu. Bengü ses gelmeyince “Canım iyi misin?” dedi. Pat diye söylemese iyi olurdu. Kuzeni çok hassastı ve durum da karışıktı. Konuşmak istese de dili tutulmuştu. Canı acıyor ve nefes almak da zor geliyordu. Sevdiği seviyor, ama ağlıyordu. -Pırıl lütfen bir şey söyle.. Bengü ağla sesini duydukça telaşı artmıştı. Böyle üzüldüğünü gördükçe kötü oluyordu. “Yapma lütfen. Sende onu seviyorsun.” -Olmaz! Ben ile o olamayız!! Bir şey diyemeden telefon kapandı. Hemen arasa da tamamen kapatmıştı. Bu iyi bir şey olmadığı için hemen Yunusçu aradı. Yunus gün boyunca gülümseyerek dolaşmıştı. Sanki hayata geri dönmüştü. Kerim ile akşam buluşmak için anlaşmış sonra da bütün işlerini bitirmişti. Tam çayını alıp biraz dinleniyordu ki telefonu çalmıştı. Bengü'nün aradığını görünce açtı. -Efendim. -Yunus bir şey oldu. Pırıl beni aradı. Toparlanıp elinde ki çayı bıraktı. Sesi fazla panikli olduğu için “Pırıl iyi mi?” dedi. -Senin onu sevdiğini söyledim. Kız şok yaşadı ve biz birlikte olamayız diyerek telefonu kapattı. Yunus'un bütün sevinci yok olurken omuzları çöktü. Bengü ses gelemeyince “Seni sevse de yapamayacak. Biliyorum senin içinde zor ama yol yakınken…”dedi ama tamamlayamadı. Seven birine nasıl bırak diyecekti? Yunus ne söyleyeceğini anlayınca “Sonra görüşelim.” diyerek telefonu kapattı. Mutluluğu bile yarım gün sürmüştü. Yakında olsa gidip görse belki ikna ederdi. Kalkıp Isparta'ya gitse görebilir miydi? Konuşmak için Pırıl’ı aradı, ama telefonu kapalıydı. Yine bilinmezlik içine düşmüştü.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD