İnci'nin mutlu uyanıp depresif şekilde tamamlamaya karar verdiği günün aynı saatlerinde Yiğit ve Murat, İstanbul’a doğru yola çıkmış bulunuyordu artık.
Aslında Yiğit’e kalsa sabahın erken saatlerinde evden ayrılıp öğleden sonra varmak istiyordu İstanbul’a ama Murat’ın kıçında uçuşan pireler, annesinin kahvaltı baskısı ve babasının, “Eğer yanlış bir şey yaparsan sana hakkımı helal etmem!” adlı ağıtı yüzünden bir türlü kurtulamamıştı evden.
Şimdi de yola çıkmıştı çıkmasına ama saat çoktan 11 buçuk olmuşken acele etmesinin bir anlamı kalmamıştı galiba. Peki, tüm işlerinin yarına sarkacağı kesinleştiyse ne diye böyle hızlı gitmeye devam ediyordu Yiğit?
Artık dayanamayıp bunun önüne geçmek için, “Lan Yiğit, biraz yavaş git amına koyayım!” diye bağırdı Murat. Eğer intihar etmeye falan niyeti
