"Açma kapıyı, ben gelsem bile kilitli kalsın gönlün..."

1098 Words
"Oğlum!" diyerek omuzlarımı tutan annem şaşkınca kaşlarını kaldırdı. "Sen ne çok kas yapmışsın böyle! Çok kas yapma, güzel durmuyor." dediğinde gülerek gözlerine baktım. "Ya ben geldim, sen ne diyorsun?" dediğimde gülerek başını salladı. "Sarma yaptım, tavuklu pilav yaptım, tatlımız da var! Sana ben kurban olurum..." diyerek yanaklarımı sıkınca başımı iki yana salladım. "Anne! 20 yaşında adamın yanaklarını böyle sıkamazsın!" Tek kaşını kaldırdıktan sonra kıçıma bir tekme atıp odama yolladı. "Hadi oradan!" Yemeğimi yeyip yorgunluktan kendimi yatağa attım. Acaba hâlâ aynı evde mi oturuyordu? Heyecanlıydım ve gözüme uyku girmiyordu. Aptal mıyım ben? 2 sene platonik yaşadım ve iki sene de üniversiteyi onu düşünerek geçirdim. 4 sene... Vay be... Bayağı aptalım ki şimdi de bunları düşünürken üzülsem de aynı şehirde okulumuzun heyecanıyla titriyordu kalbim. Tamam, yani yarın yolumun üstü. Gülerek gözlerimi kapattım ve yarının bir an önce gelmesi için dua ettim. Annemin yemekleri yarın sabah da yenebilirdi... . . . Yakında mezun olacaktı ama hâlâ sabahın köründe koşu yapıyordu. İki yılda çok değişmişti. Uzamıştı mesela. Saçları da uzamıştı. Zaman ona bir kıyak geçmiş ve sanki onu daha da güzelleştirmişti. Elim istemsizce kalbime gittiğinde hafifçe gülümsedim. Cidden ama cidden harikaydı. Nasıl olurdu da onca sene kalbimde öylece dururdu? Nasıl olurdu da ben bu kadar büyümüşken kalbim hâlâ çocuk olurdu. Bu sefer sahilden değilde şehre doğru gidince kaşlarımı kaldırdım. Demek ufak değişiklikler yapmıştı. Kaykayına atladığı da gülümsedim. Artık yollar düzeltilmiş ve asfalt olmuştu her yer. Rahatça sürebiliyordu. Bisikletim ile peşi sıra giderken birden bire garip bir şey fark ettim. Yüzündeki ifadeyi... Şapkasıyla yüzünü kapatıp da hızlanınca arkasından koşan adamı gördüm. Neler oluyor? Bisikletimin pendallarına abanıp hızlandım. Lina, bir araya sapıp kadınların dedikodu yaptığı çardak üzerinde kayınca adam kadınlar tarafından resmen darp edilmişti. Binanın yan tarafından geçip saklandım. Buradan kesinlikle karşı caddeye geçecekti. Üç binanın arasından trafik ışıklarının oraya geldiğim sıra Lina kaykayını asfalta sürterek kaymış ve karşı tarafa geçmişti. Ben de birkaç ev aşağıdan aynı caddeye girmek üzere karşıya geçtim ve sonrasında bisikletimi sokağın etrafını dolanacak şekilde döndürdüm. Lina'nın girdiği sokağın üstüne geldiğimde karşılaşmayı hiç ama hiç beklemediğim bir şey vardı. Garip kıyafetli adamlar... Lina'nın önünde duran adama baktığını görerek derince bir nefes aldım. Onu orada bırakamam, polis de çağıramam şimdi. Ne olduğunu bilmiyorum. Lina'nın adamlardan birine tekme atmak istediğini ve sonrasında adamın bacağını tutup onu kendine çektiğini görünce şartellerim attı. Buraya kadar. Kimse benim kızıma böyle dokunamaz. Tam caddeye girmek üzere adımlamıştım ki biri omzumu tuttuğu gibi duvara vurdu. Kesilen nefesim hemen ardından kaşlarımı çattım. Kolumu tutup beni kitlemek isteyen adamın karnına boştaki elimle yumruk atınca başka biri daha çıkageldi. "Sakin ol Dora Güven." diyen adam ile kaşlarım daha da çatılmıştı ki yüzüme yediğim yumruğun hemen ardından boynuma batan bir şey gözlerimin kararmasına sebep oldu... ******! . . . Kahretsin... Ayak bileklerimden boynuma doğru uzanan garip bir sancı vardı. Parmaklarım uyuşmuş ve sırtım tutulmuştu. Ama yattığım yer rahatsız edici değildi. Sanırım sırtımı vurduğum içindi bu acı. Başıma saplanan sinir bozucu bir ağrı elimi enseme atmama sebep oldu. Ne oldu bana? Yüzümü buruştururken derin birkaç nefes aldım ve düşünmeye çalıştım. "Lina!" Sıçrayarak yataktan kalkmıştım ki karşımda oturmuş, kır saçlı bir adamın kahve içişiyle daha da şaşırdım. "Günaydın." dedi gülümseyerek. Yataktan aşağı indirdim önce ayaklarımı. Kimdi bu amca? "Mafya mısınız?" Mümkün. Bir kızı ve bir adamı kaçırdılar. Organ mafyası olabilirlerdi. Gülümseyerek fincanını masaya bıraktı. "Bak bakalım eksik parçan var mı?" Lafının üzerine kaşlarımı çatsam da gizliden gizliye elimi böbreklerimin üzerine koydum. "Lina nerede?" dedim en son. Elaya çalan gözlerini gözlerime çevirdi. "Önce kendini düşünmen gerekmez mi? Dört yıl oldu." dediğinde oturduğum yerden hızla kalktım. "Sen kimsin? Siz kimsiniz!?" Bağırışıma karşılık tek kaşı egolu bir şekilde havaya kalkınca derin ve sessiz bir nefes nefes çektim. "Önce bir sakin ol bakalım delikanlı. " diyerek kahvesini tekrar eline alınca fincanı alıp köşeye fırlatmak istedim. Ben burada delireceğim adam önümde pişkin pişkin kahve içiyor! "Biraderim, amcacığım, dayıcığım sen kimsin? Lina nerde ve bu dört sene olayını nereden biliyorsun?" dediğimde yine gülümsedi. "Burada soruları ben sorarım evlat." dediğinde tükenen sabrım ile topuğumh oturduğu masaya vurmuştum ki atik bir hareket ile ayağa kalktı ve vurduğum ayağıma tekme attı. ***** k******** manyağına bak! Savrulan bacağım ile kendi eksenimde dönüp şaşkınca yüzüne baktım. Seni gidi yaşlı moruk. Suratına yumruk atmak istediğimde, kung fu pandadan çıkma bir tavırla, elleriyle yumruklarını savuşturmuştu. En son elimi bilen kısmından kavradığı gibi döndürmüş ve kolumun altından kolunu geçirip boynumu kavramıştı. Sanırım omzumu çıkarmıştı manyak! "Bırak!" dediğim sıra ensemde nefesini hissettim. "Saygısızlık yaparsan pişman ederim." Sinirle omuzumu kurtarmaya çalıştıkça nefesim kesiliyordu. "Kızı rahat bırakın!" diye direttim sinirle. Omzumu serbest bırakır bırakmaz tekrar saldırmak istemiştim ki karnıma attığı tekme ile sırtım duvara vurdu. Boğazıma saplanan bıçak benzeri acı nefesimi kesmişti. Dizlerim kırılıp da yere düştüğümde önüme geçmiş ve hafifçe gülümsemişti. "Çok film izlemişsin." dedikten sonra elini uzatınca elimin tersiyle elini ittirip ayağa kalkmaya çalıştım. "Sana , tabii ki her şeyi açıklayamam ama şöyle bir kaba taslak anlatabilirim." dedikten sonra ayağa kalktı. "Ne işler çeviriyorsunuz bilmiyorum..." derken dağılmış saçlarımı geriye attım. "Ve inan zerre umurumda değil." diyerek doğruldum ve gözlerimi bana dikkatle bakan adama çevirdim. "Ben sadece kızın zarar görmemesini istiyorum." dediğimde gülümsedi. "Onun bir hacker olduğunu biliyorsun değil mi?" diyerek arkasını dönünce gözlerimi küçük odada hızlıca gezdirdim. "En az senin bildiğin kadar. " Kalktığı sandalyeye tekrar oturduktan sonra bana baktı. "Yıllardır takip ettin ve ben sana 'yakalanmazsan , yakalarım' demiştim." dediğinde bakışlarım şaşkınca yüzüne döndü. "Sen o garip adamsın." Gülerek yüzüme baktığında derinde bir nefes aldım. "Garip adam..." diyerek beni tekrar ettiğinde burun kemerini tutup sıktım. Sabrım taşmak üzereydi. "Artık sadede gelsek?" Ellerini ovuşturdu. "Güzel, ben de sevmem lafı uzatmayı. Seninle iyi anlaşacağımızı düşünüyorum." dediğinde gözlerimi bu kendinden emin tavrında gezdirdim. Nasıl bu kadar kibirli olabiliyordu. "Ben Türkiye Silahlı kuvvetlerden, Komutan Ergün. Seninle tanışmak benim için bir Onur evlat." diyerek elini uzatınca garip bir bakışma geçti aramızda. En çok da benim şaşırdığım bir bakışma. Havada duran eline uzunca bakarken kaşlarımı çattım. "Lina'yı tutukladınız mı?" dedim telaşla. "Tamam, o bir hacker ama bunu asla kötü şeyler için kullanacak bir kız değil. Hatta yıllar önce beni kötü bir durumdan bile kurtarmıştı. " diyerek telaş içerisinde konuştuğumda dudağının bir kenarı hafifçe kıvrıldı. "Merak etme evlat. O artık devlet için çalışacak. " dediğinde telaşlı gözlerim gözlerini buldu. "Ciddi misiniz?" dedim gülümseyerek. "Şaka yapacak gibi mi görünüyorum?" Onun bu hâliyle elimi enseme attım. "Doğru." "Güzel." dedi ve boştaki sandalyeyi gösterdi. "Artık otur da konuşmamız gereken şu konuyu konuşalım." Sessizce gösterdiği yere otururken ellerimi ovuşturdum. Komutan oluşunu öğrenmek strese girmeme sebep olmuştu. "Ne konuşmak istiyorsunuz?" Elini cebine attı ve bir kart çıkarttı. "Benim için bir iş yapmanı istiyorum." dediğinde başımı hafifçe aşağı yukarı salladım. "Bir öğrenci olarak ne yapabilirim?" dediğimde gülümseyerek bana baktı. "Bunca sene yakalanmadığına göre," sırtını sandalyeye yasladı. "İyi bir dedektif olabilirsin..."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD