( Seran )
" Çetin korkuyorum "" Korkma ben yanındayım "
Çok şiddetli bir yağmur yağıyordu. İki gündür yemek yememiş, üstüne yağmura yakalanmıştık. Gizlice bir bahçeye girip ağacın altında birbirimize sarıldık. Hasat zamanı olmadığını in ne meyve ne de sebze yoktu. Evlere yaklaşmaya korkuyorduk. Çetin de titremeye başlamıştı. Gidip ona sarıldım. Parmağı gittikçe şişip morarıyordu. " Çok acıyor mu ? "
" İyiyim dedim ya, gel buraya "
Bana daha çok sarıldı. " Kaçmasaydık belki böyle olmazdı "" O adamla mı kalmak istiyorsun " dedi sinirle. Kafasını kaldırmış bana bakıyordu. " Hayır ama sen hastasın ve ne yapacağımızı bilmiyoruz. Böyle dışarıda kaldık. Sana bir şey olmasın istiyorum. " " Ben her şeyi halledeceğim. Şu geceyi de bir atlatalım " Kafasını dizlerime koyup yağmur gelmesin diye belimi iyice büktüm. Çok yorgundu. Uyusun diye kısık bir ses tonuyla ona ninni söyledim. Annemin yıllar önce bana söylediği ninni. Belki de aileme dair tek hatırladığım durum buydu. Sabah kadar o uyurken etrafa bakıp kimsenin bizi görmediğini emin oldum.
Yağmur dinmiş, etraf toprak kokusuyla birlikte çamurlu bir hâl almıştı. Çetin uyumaya devam ederken özgürlüğün bedelinin ne kadar ağır olduğunu düşündüm. Bedeli ne kadar ağır olursa olsun ne kadar güzel olduğunu düşündüm. Güneş bugün bizim için doğacaktı. Artık tutsaklık yok, sadece özgürlük var.
Geçmişe ait anılarla hayallere dalmıştım. Çetinle çok zor zamanlar atlatmıştık.
" Beni nereye getirdiniz ? "
" Sus be kadın yaptıklarının bedelini sende sevgilin de ödeyeceksiniz " Ne sevgilisi bunlar kim ? İki tane adam gece su içmek için mutfağa gittiğimde Çetinin beni almaya geldiğini söylemişti.
Çetin eve gelirse daha kötü şeyler olur buradaki insanlara zarar verir diye kendi ayaklarımla çıktım evden. Diğer korumalara görünmedik. Kalbimdeki hüzünle eve veda ederken şimdi bu adamların eline düşmüştüm.
Tek bildiğim yakınlarda olduğumuz ve adamların benden nefret ettiğiydi. Dağ evindeydik. Arabayla yirmi dakika yol almıştık. Sonra ne Çetin vardı ortada ne de özgürlük. Yüzüme vurdukları için burnum kanamış ve dudağım patlamıştı.
" Kızı öldüreceksin yeter artık " " Onlar benim sevdiğim kadını öldürdü ama bu kadın masum değil. Sen onun aranan kız olduğunu söylemedin mi?" " Bilmiyorum Uğur Beye ihanet etmiş gibi hissediyorum " " Saçma sapan konuşma elinden gelse o da bu kızı öldürürdü. "
" Tamam sabah oldu kız belli ki bir şey bilmiyor biraz dinlenelim. " Diğer adam onu durdurmasa bu canavar beni döverek öldürecekti. Eğer Uğur burada olsaydı bunları yapmasına izin vermezdi, bundan emindim.
Bayılmamak için kendimi zorluyordum. Aklım başımdan gitmeden buradan kurtulmalıydım. O canavar karşıma oturdu. Vurduğu kolumu sıkmaya başladı. Acıyla bağırmaya başladım.
Eli yanmış gibi elini çekti. Diğer adam kapıda nöbet tutmaya giderken beni onunla başbaşa bıraktı. Sarı saçlı adam karşımda titriyordu.
" Benim sevdiğim kadını da o sevgilin döverek öldürdü biliyor musun ? Biz evlenecektik. Hayallerimiz vardı. Senin psikopat sevgilinin eline düştü. Çalışmak istemişti sadece. Bir iş bulup kendi ayakları üzerinde durmak " Benden çok kendisiyle konuşuyor gibiydi.
" Ben bilmiyordum üzgünüm "" Üzgün müsün, üzgün müsün sende onun gibisin ama cezanı çekeceksin sonra sıra o şerefsize de gelecek "
" Ben bilmiyorum yemin ederim bilmiyorum, Çetinden haberim yok "
" Adını ağzına alma o şerefsizin " diye gürledi.
Çetinle ilgili anılar beynim de dolanıp duruyordu.
Bir gece ortadan kayboldu. Beni barakada bırakıp bir hafta gelmedi. Ne kadar korktuğumu hatırlıyorum. Sanki yeniden yetim kalmıştım. Geldiği gün iş bulduğunu artık zengin olduğumuzu söyledi.
Hırsızlık mı yaptın ne parası dediğim zaman bana kızmış senin hakkın olan parayı aldım. Ailenin parasını benim kullanmamı istemiyor musun demişti. Nasıl olacak dediğim zaman bana güven demişti bende güvendim.
Sorguladım ama beni hep memnun değilsen sen kullan ben sadece seni koruyorum diye geçiştirdi. Bana kendimi suçlu hissettirirdi. Sürekli ev değiştirip ayda bir Çetini görmeye başlamıştım. Yıllar geçtikçe azaldı görüşmeler. Farklı biri olmuştu artık bunu anlıyordum.
Mantığım bu işteki tersliği yüzüme vuruyordu ama kalbim kabul etmiyordu. Bana sen benim kardeşimsin deyip o yurttan kaçıran adamın birine işkence edeceğine inanamıyordum. Ortada büyük bir yanlış anlaşılma olmalıydı.
Beni itti diye yurttaki çocuğa kafa tutan Çetin yüzünden mi geliyor bunlar başıma. Yoksa sorgulamadan kör kütük güvendiğim için mi?
" Öldür beni " Ağzımdan çıkan iki kelime öyle kolay değildi. Hiç hayatımı yaşamamıştım. Hep kaçmak ve saklanmakla geçmişti en güzel yıllarım. Yağmurun altında kalacağım ilk gece soğuktan donuyordum, güzelliği kalmamıştı. Gece yıldızları izleyemezdim perdenin arkasında bakabilirdim sadece.
Asla diğer kızlar gibi arkadaş edinemedim, Çetin eve gelmese hep tektim. Bu yüzden Neriman abla ve Gülsümden kabul görmek önemliydi. Kaçmak istedim aslında oradan sadece kendime itiraf edemedim. İki cümleden fazla konuşmaya başlamıştım yıllar sonra.
Uğur ... içime yara gibi oturdu bu kelime. Düşman olduğumu düşündüğü zaman bile bana nazik davranan adam.
" Ne saçmalıyorsun sen ? "
" Hak ettiğimi ve adaletin böyle tecelli edeceğini düşünüyorsan öldür beni, sende kurtul bende. Çetin beni sever yada benim gördüğüm bildiğim Çetin bana kıyamazdı. Bütün bunlardan eminsen beni öldürerek ona büyük bir darbe vurursun. "
" Kafana aldığın darbe sayesinde beynin aktı senin. Öyle kolay ölüm yok sana. Önce sevgilime yaptığı gibi acı çekeceksin "Ayağa kalktı. Bana vurması için bekliyordum ama kapıyı çarparak dışarı çıktı.
Bunu yapmak istemiyordu. Çektiği acı, keder çok gerçekti. Gözlerinde gördüğüm şey Çetine olan sonsuz güvenimi ve sadakatimi sorgulatıyordu. Eğer ben ona bu gücü vermeseydim o kız yaşayacak mıydı?
Aklımı kaçırmak üzereydim. Esmer olan çocuk içeri girdi. " Sana yemek getirdim. "
" Zaten öldürmeyecek misin niye zahmet ediyorsun " " Sevgilin seni almaya gelene kadar sağ kalmalısın " " Demek Çetinin önüne atacağınız piyon olacağım, iyi plan. "
Cevap vermedi. Arkama geçip ellerimi çözdü. Yemek yerken başımda bekleyecekti demek ki oturmuyor ama beni izliyordu. " Uğurun bizi bulmasından endişe etmiyor musunuz? Fazla ilerlemedik ev çok uzakta değil sonuçta. " Peçeteyi alarak ağzımda ki kanı sildim. Yıkamam lazımdı böyle olmayacaktı.
" Sen bunları düşünme. Uğur Bey bizden şüphelenmez. Üstelik kendi arazisinde saklanmak bence iyi fikir seni şuan başka yerlerde arıyorlardır. "
Bizden şüphelenmez. Çok haklısın en beklemediğin yerden geliyor darbe. Bende mi böyle Çetinden şüphe etmedim. Kendimi sorgulamam bitmiyordu. " Yüzümü yıkamadan yiyemem hep kan " " Ye işte fazla uzatma " " Bu bacakla kaçamam herhalde üstelik tuvalete gitmeliyim. "
" Ne bitmez derdin varmış kalk hadi " Ses etmeden kalktım. Beni tuvaletin kapısına getirdi. Yürürken zorlanıyordum ama çok kötü değildi. Anlamasın diye daha ağırdan aldım işi. " Kapıyı kapatma "
" Hayırdır bok merakın mı var ? "
" Tövbe ya neyse zaten bu ayakla bir yere gidemezsin hadi kapat " Kapıyı kapatınca hemen tuvaletin havalandırmasına baktım. Eskiden izlediğim bir film geldi aklıma. Buradan kaçmıştı kız. Ben niye kaçamayayım.
Klozetin kapağını kapatıp üzerine çıktım. Ses çıkarmadan havalandırma kapağını açtım. Ayağım iyiydi ama kolum çok acıyordu. Birinci kattı zaten oradan kendimi sarkıtıp düşmek zor olmadı.
Ormanlık bir alandı. " Kız kaçıyor sesi ben daha bir metre gitmeden gelmişti kulağıma "
Ayağım el verdiği sürece düz bir şekilde koşmaya başladım. Nefes nefese kalmıştım. Kaslarım isyan ediyordu. Arkamdan sesler geliyordu. Bakmak için kafamı çevirdiğimde yakınımda olduğunu gördüm.
Siyah saçlı adam koşuyordu, diğeri neredeydi ? " Ahhh " Üstüme çullanan adamla onun da yeri tespit edilmiş oldu. Ellerimi başımın üzerinde birleştirdi. " Bırak beni, bırak yeter " " Demek kaçarsın elimden. Bunu sen istedin "
Neyi ben istedim. Debelendikçe daha sıkı tutuyordu ellerimi. Dayak yediğim için vücudum hareket etmekte zorlanıyordu. Sırtım taşlara battıkça canım yanıyordu. Bluzumu tutup birden yırttı. Yırtılma sesiyle mücadele etmeyi bıraktım.
" Ne yapıyorsun sen? Bırak beni bırak" " Sevgilinin kızlara yaptığını yapıyorum, çırpınman boşuna " " Yalvarırım bırak beni, yapma " Bir eliyle kollarımı tutarken diğer elini pantolonuma götürdü.
Çırpınmam işe yaramıyordu. Sağ elimi kurtarıp tırnağımı yanağına geçirdim. " Seni kaltak " elini kaldırarak bana bir tokat daha attı. Bilincimi kaybetmek üzereydim. Artık ağrı hissetmiyordum. Gözüm kararmadan önce iki el silah sesi duydum.
Üzerimdeki yük birden hafifledi. " Seran konuş benimle Seran bilincin yerinde mi ? "" Uğur geldin " " Özür dilerim, seni koruyamadığım için özür dilerim "
Beni kucağına aldığı zaman kokusunu içime çektim. Ona söylemek istedim, geldiği için ne kadar mutlu olduğumu ama dilim dönüyordu. Bilincim kapalı değildi olanları duyabiliyor, hissediyordum ama tepki veremiyordum.
Arabaya gelmiştik. Ceketini üzerime örtünce ona teşekkür etmek istedim. Soğuk havayı sevmiyordum, soğuk hiçbir şeyi sevmiyordum. Bana iyi olacağımı söyleyip duruyordu, beni mi yoksa kendini mi ikna etmeye çalışıyordu anlamadım. Daha fazla dayanamayarak kendimi bıraktım.
( Uğur)
İşe yaramıyor. Sinirlerime hâkim olamıyorum. Yıllarca bunun eğitimini aldıktan sonra bu nasıl oldu bilmiyorum ama sinirden duvarı yumruklamak istiyordum.
Nereden tutarsam tutayım elimde kalıyordu. Sevdiğim iki adamımı kendi elimle öldürmüştüm. Çetinden intikam alma düşüncesiyle bana ihanet etmişlerdi. Sadece yaralayıp hapishaneye gönderebilirdim ama kendimi kaybetmiştim. İhanetin sebebi olmazdı. Ne olursa olsun emirlere karşı gelmemesi gerekirdi
Mahmutu Seranın üzerinde gördüğümde kendimi kaybettim. Çetinden ne farkın kaldı? Bunu nasıl yaparsın ? Onu anlıyordum ama destekleyemezdim. Ne zamandan beridir intikamımızı kadınlardan alıyorduk. Çaresizlik nefesimi kesiyordu.
Ben onlarla aynı masada yemek yedim. Sevgilisi öldürüldüğü zaman ben teselli ettim. Birlikte intikam yemini ettik. Kendi ellerimle öldürdüm onu.
Seranı suçlarken hiç masum olduğu aklına gelmedi mi? Kızın hiçbir şeyden haberi yoktu. Soruşturmalarda Seranın suçlu olduğunu gösteren kanıt yoktu. Araştırdığımız evde bir şey çıkmamıştı. İnsan kendi günlüğüne yalan söyler miydi?
Kız günlük tutmuş ve her şeyi yazmıştı. Rapor çok açıktı. Kızın tek suçu kardeş bildiği adama güvenmek ve böyle bir ailede doğmaktı.
Doktor iyi olduğunu söylemişti ama başında beklemek istedim. Günlüğü elimde kendisi karşımda uyuyordu. Ona bakınca göğsümdeki yanmaya engel olamıyordum. Bu yanma kafamın içindeki dağınıklığı uzaklaştırmak için neredeyse yeterliydi, neredeyse.
Günlüğüne bakıp birinci sayfadan okumaya başladım.
Özgürlüğün birinci günü
Sevgili günlük, Heyecanlıyım, kurtuldum ve yanımda kardeşim var. Yalnız değilim artık bu dünyada tutunacak bir dalım var.
İki gün önce kaçtık o hapishaneden, kimsenin bizi bulamayacağı bu güzel yerlere. Seni yanıma aldım çünkü seni de seviyorum. Sen ben ve Çetin muhteşem bir üçlü olacağız.
Özgürüm artık, özgür. Kalk, otur şunu yap, bunu yap diyen kimse yok. Biraz zor bu durum evet ama her zorluğa değer. Çetin biraz hasta lütfen onun için dua et. Şimdi ona bakmalıyım, sana müjdeyi vermek istedim.
Umarım bir gün lunaparka gittiğimi ve tüm hayallerimin gerçekleştiğini de yazarım. Hepsini başaracağız birlikte ... Seni çoookkkkkk seviyorum.
Yazdığı şeylerin masumluğu gülümsetirken, ağırlığı eziyordu. On beş yaşında derslerinden başka derdi olmaması gereken bir kız hayat mücadelesi ve özgürlük savaşı veriyordu.
Tek suçu güçlü bir ailede doğmaktı. Herkes o gücü eline alarak kullanmaya çalışıyor kimse o kızın duygu ve düşüncelerini önemsemiyordu.
Günlüğü kapatarak dolaba koydum. Yatağın yanına giderek saçlarını okşadım. " Seni hep koruyacağım, bir daha asla bu duruma düşmeyeceksin söz veriyorum " Alnından öptüm ve yanına sokuldum.
Onun sıcaklığı olmadan uyuyabileceğimi düşünmüyordum. Saçlarını okşayıp onu kendime çektim. " Uğur"
" Buradayım Seran istediğin bir şey var mı ? "
Konuşmasıyla telaşla yüzüne baktım. Yarı uyku, yarı uyanık haldeydi. " Beni bırakma korkuyorum "
" Korkma prenses seni asla bırakmayacağım. " Kollarını daha sıkı doladığı zaman göğsüme düşen başıyla bir ağırlık hissettim kalbimde.
Bu iş sandığımdan daha zor olacaktı. Bur operasyon ilk defa gözümü korkutuyordu. Bu küçük kız bunu nasıl başardı ...