When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Yıldırım bey yaklaşık yirmi dakika sonra, kendi ayarladığı ama geç kaldığı toplantıya gelebildi. Adamı odasında, kadının birinin ağzını becerirken basmıştım. Babamdan ve abimden çok da farkı olmayan bu insan kılıklı yürüyen testesteron malı, yine de bizi yirmi dakika daha bekletti. Ekip ne kadar ısrar etse de gördüklerimi veya söylediklerimi onlara anlatmadım. Hem ne diyecektim ki ? Şaka gibi bir durum içindeydim. Adamın geç kalma sebebi belliydi. İşini bitirip öyle gelecekti. Ya kışın ağzına boşalıp gelecekti ya da kızı becerip öyle gelecekti. Hangisini tercih etti bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum. Tek istediğim odasına daldığımda ki görüntüyü aklımdan silebilmek. Eğer belirli anılarımızı seçip, silebileceğimiz bir ilaç üretilmiş olsaydı, hiç düşünmeden alırdım. Ve o iğrenç anı