"Sakın kıpırdama. Biraz uzan," dedi Murat boğuk ve tok bir sesle. "Dinlenmen gerek." Jale kendini çaresiz ve zavallı hissediyordu. Yine göz yaşlarına boğuldu. "Murat?" dedi boğuk ve kısık bir sesle, "Haber var mı? Bulabildiler mi?" "Daha değil ama bulacaklar, merak etme," dedi Murat. "Merak etmeyeyim mi? Allah aşkına, meraktan delirmek üzereyim." Kapı çaldı ve içeriye Hande girdi. Koşarak Jale'yi kucakladı: "Oy, bebeğim, nasılsın?" "Ev de duramadım. Babama olanları anlattım. Babam da neler yapabileceği hakkında araştırma yapıyor. Abim de az sonra gelecek." Biraz sonra içeriye Kerim girdi. "Jale, nasılsın?" diye sordu. "Gördüğün gibiyim." "Yine duyduğuma göre bayılmışsın. Kendini çok yoruyorsun. Bu sen de alışkanlık halini aldı. Tansiyonun düşüyor." "Bu durum da ne yapmamı bekliyo