Tansel gideli tam yedi ay oldu. Bu süreçte çok şey yaşadım. Artık bir kimliğim ve soyadım var. İlke Altaner. Evet babamın soyadını aldım. Mezarı açıldı ve DNA testi yapıldı. Hakkımdaki suçlamalar düştü. Yani daha doğrusu Karan zaten bunları yapmıştı ama resmi olarak hepsi yeni düştü..Halid hapse atıldı. Sonra da orada öldü. Daha doğrusu öldürüldü. Bu bana çok tuhaf geldi. Neredeyse onun ölümsüz olduğuna inanacaktım. Yenilmesi imkansız bir dev gibi geliyordu gözüme. Hatta Tepegöz gibi. O zamanlar neden böyle bir şeye benzettiğimi bile bilmiyordum ama zamanla hatırladım. Tepegöz bir zamanlar babamın anlattığı bir masaldaki kötü canavardı. Anılarımın çok azı geri geldi. Bunların içinde en çok İlker var. Onu hatırladıkça kendimi daha eksik hissediyorum. İkiz olmak böyle bir şey herhalde. Bazen mezarlarına gidiyorum ama aslında onlardan geriye pek bir şey kalmamış olduğunu biliyorum. DNA testi için bile o kadar zor bulundu ki örnek gecelerce kabuslarıma girdi bu durum. Yıllarca ailemi öldürenlerle yaşamak, onların azda olsa yemeklerini yemek ağır geliyordu. Bu konuyu çözen Derin oldu. Benim orada esir olduğumu ve askerlerin bile esir düştüklerinde yiyecek bir şey bulursa yediklerini söyledi. Önemli olan vatana geri dönmekti çünkü ve ben bunu başarmıştım. Para pul kısmı önemli değildi. Babamdan bana bir maaş bağlanmıştı. Anlamadım ama karşı da gelmedim. Yasal işleri anlamıyordum. Zaten Karan' ın parasını kopardığı bir evim vardı. Hayatım bir düzene girmiş gibi görünüyordu ama aslında girmedi çünkü Tansel yoktu ve ben her gün bir öncekinden daha fazla korkuyordum. Bu süreçte en büyük destekcim Derin' di. Benzer bir durum yaşamıştı ve beni anlıyordu. Tansel' in döneceğini söylüyordu. Nasıl döneceği konusunda bir cevap veremiyordu ama döneceğini söylemesi bile bana iyi geliyordu.
Sonra hiç beklemediğimiz bir şey oldu. Karan evlendi. Onu gördüğümüz günden üç ay sonra üstelik. İtalyan bir kızla evlendi ve hatta İtalyan gazetelerine manşet bile oldu bu evlilik. İtalyan bir oyuncunun kızıyla evlenmişti. Alev ve Melek gelip görev içindir belki falan dese de Derin boş teselli istemediğini söyledi. Adam tanınmış bir oyuncuydu ve kızı da son derece mütevazı bir hayat süren bir kızdı. Gerçi geçmişi biraz çapkın bir kızdı ama Derin bu duruma tencere kapak diyordu. Derin' in benimle kalmasını istedim. Sadece kendim için istememiştim bunu. Günden güne soluyordu o haberden sonra. Karan için tek bir kötü söz söylemedi. Aksine mutlu olmasını ve baba olmasını diledi hep ama içindeki yangında aylar oldu hala geçmedi. Belki Karan' dan duysa bu kadar canı yanmazdı ama bir magazin haberinde görmüş öğrenmişti. Birbirimize destek olduk. Derin bana çok şey öğretti. Artık normal bir genç kızdan farkım olmadığını söyledi.
Bu arada Göktürkler ile tanıştım. Babamın kurmak istediği tim kurulmuştu. Aslında kimlikleri gizliydi ama beni ziyarete gelmişlerdi. Üniformalarla birden evimde belirdiler. Kendilerini tanıttılar. Öyle dik duruşlu öyle mağrurdular ki hayran kaldım. Kendilerini tanıttıktan sonra gür bir sesle ' Vatan Sağ Olsun!' diye bağırdılar. Sesleri sanki duvarları inletti. Babam adına gurur duydum onlarla. Ne olursa olsun babam hayaline kavuşmuştu. Çakı gibi bir time kurucu olmuştu. Hepsi pırıl pırıl gençlerdi ve onların sesi bile insanı vatan aşkıyla doldurmaya yetiyordu. Komutanlarının adı Ateş' ti. Gözlerinde bir acı vardı. Sanki asla geçmeyecek bir acı. Sanki o acısıyla birlikte ölecekmiş gibi derin. Fazla konuşmadı. Timini tanıttı. Sembolik olarak teşekkür etti. Çünkü o an babamı temsil ediyordum bu çok hoşuma gitti. Orada pisliğin içinde yaşadığım günler geldi aklıma. Bir de karşımdaki kalplerinin temizliği yüzlerine vurmuş gençlere baktım. Bana bayrak getirmişlerdi. Komutanları Ateş bir yastık üzerine katlanmış bayrağı uzatırken bayrağa gururla bakıyordu. Bayrağı aldım. Ateş yanlarına gitti. Komut verdi. Hepsi hazırola geçti.
'Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın,
Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecdile bin secde eder, varsa taşım,
Her cerihamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruhumücerret gibi yerden naaşım,
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal. '
İstiklal Marşı' nın tamamını hep birlikte gür bir sesle, asla teklemeden , senkronize bir şekilde okudular. Onlar okurken gözlerimden yaşlar boşalmaya başladı. Bittiğinde Ateş bana baktı.
'Nice şehitlerin kanı var o bayrakta. Asla yere düşürme. Kimsenin düşürmesine izin verme. Kadınıyla, erkeğiyle her Türk asker doğar. ' dedi.
' Onu asmak istiyorum. ' dedim. Onların yardımıyla evin balkonuna astık. Bir rüzgar esti. Dalgalandı. Nice şehitlerin kanı vardı, babamın, ailemin de kanı vardı. Selçuk adında bir asker yanıma geldi.
' Sen bir şehit kızısın. Ne yaşatmış olurlarsa olsunlar sana görüyorum ki içindeki vatan aşkını söküp atamamışlar. Geçmişi unut. Geleceğe bak. Tam bir Cumhuriyet kadını olmak yakışır sana. ' dedi. Ona hak verdim. Eğitimime sıkı sıkıya sarılacak ve bu ülke için elimden geleni yapacaktım. Belki asker, ajan olamazdım ama öğretmen olabilirdim. Vatan sevgisi ile dolu çocuklar yetiştirebilirdim.