When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
MELİSA Taburcu oldum. 15 gün evde dilendim. Bu süre zarfında babam abim beni bir an yalnız bırakmadılar. Zehra hanım her gün ziyaretime geldi. Tabiki Pars’ta. Zehra hanım sağolsun bize biraz nefes almamız için zaman veriyordu. Babam evde olduğunda babamla abim evde olduğunda abimle sohbet ederek Pars ile baş başa kalmamızı sağlıyordu. PArs bana karşı o kadar nazik ve kibardı ki. Gerçi Pars’ın genel yapısı bu. Etraftan onun soğuk ve sert bir adam olduğu söylensede o sevdiklerine karşı her zaman nazik. Sevgili gibiyiz ama kendi evimde olunca pekte rahat hareket edemiyoruz. Elimi tuttuğu zamanlarda odamın kapısı çaldığı anda hemen bırakıyor. En son geldiğinde sohbet ederken. “Abinin adı Alparslan senin adının da ona uyumlu olması gerekmez miydi. Mesela Asena falan gibi bir isim beklerdim.