NOT : Türk okuyucular otomatik çeviri açık ise lütfen kapatarak okuyunuz.
.....................................................................................................................................................................................................................
Genç kız saldırının etkisiyle neye uğradığını şaşırmıştı. Bu adamda kimdi ve ne istiyordu neden onun arkasından bıçak fırlatmıştı. Zaten her şey kötüye giderken birde onu takip eden bu adamdan nasıl kurtulacağını düşünmeye başladı. Saat on'du ve bu mahallede bu saatte dışarıda kimse olmazdı. Korkuyla koşmaya başladı, evi çok uzakta değildi hemen oraya ulaşabilirdi. Ne olurdu bu günde diğer arkadaşı mesaiye kalsaydı diye düşündü o zaman bu adamla karşılaşmazdı. Ama bu işe ihtiyacı olduğu için hayır diyememiş ve mesaiye kalmıştı. Kimseyle sorun yaşama lüksü yoktu ve herkes bunu anladığı için ona fazla iş kitliyorlardı. Kız her şeyin farkındaydı ama salağa yatıyordu.
Adam hala onu takip ediyordu, köşeyi döndü ve arkasına baktı. Adamın, onun izini kaybettiğini düşündü şimdi hızlıca evine girebilirdi. Tam önüne dönüp koşacakken silüet gibi bir şey yanından hızla geçti ve önünde durdu. Bu neydi cin falan mı? nasıl bu kadar hızlı hareket ediyordu? Kız şok içinde bakarken silüet ona seslendi şimdi benimle gelmen gerekiyor sana sonra her şeyi açıklarım ama şuan hızlı olmalıyız, izimizi bulursa ikimizde ölürüz. Kız şaşkınlıkla bakarken bu neydi böyle bu cüsse ile o kadın mıydı? sesi kadın sesine benziyordu. Sonra bu kesinlikle cin diye düşünüp korkuyla diğer yöne koşmaya başladı. Kadın yine bir anda kızın kolundan yakaladı ve sen beni dinlemiyor musun? Buradan hemen gitmeliyiz artık gücünün izi sürülür hale gelmiş şimdi benimle gelmen gerekiyor dedi. Kadın yüzünü kapatan şapkayı açmak için elini kaldırınca kız anında gözünü kapatıp bırak beni, görmek istemiyorum seni, neye benziyorsundur sen şimdi diye haykırarak kadının elinden kurtulmaya çalıştı. Kadın şapkayı çıkarıp kendine gel buradan hızlı bir şekilde uzaklaşmalıyız dedi. Kız bir şok daha geçirmişti hiç tahmin ettiği gibi çirkin değildi çok güzel bir kadındı çok asil duruyordu. Ama yinede onun arkasından bıçak fırlatan bu kadınla gidemezdi. Ne saçmalıyorsun arkamdan bıçak fırlattın ve şimdi seninle gelmemi mi söylüyorsun diye sordu. Kadın iç çekerek arkandaki Merküt canavarını görmediğin için neredeyse yakalanıyordun o canavarı öldürmek için attığım bıçaktı o dedi. Belki onu görseydin bende görmek istemediğin yüzü görebilirdin diye ekledi kadın. Kız neler anlatıyor bu kadın, delirdi herhalde diye düşünmeye başladı. Son çare olarak çığlık atıp kadının elini ısırdı ve kaçmaya çalıştı. Ama bir anda bedenine ağırlık çöktü gözleri karardı. En son kadının diğer kişiye etrafı kontrol ettiniz mi? Başka Merküt canavarı var mıydı? diye sorduğunu duydu. Gözlerini açmaya çalıştığında üç kişinin bir şeyler söyleyerek geçit açtığını gördü ve sonra derin bir uykuya daldı.
Tulpar'da 100 yıl önce.
Bana saldırırken hala dostuna saldırır gibi saldırıyorsun bu şekilde asla gelişemezsin diye bağırdı komutanı Han'a. Genç hadi ama amca şuan çoğu krallık barış içerisinde savaşmamıza gerek yok toplumun huzurunu artıracak farklı politikalar üzerinde çalışalım diye çıkıştı. Bunu duyan adam sinirlendi ve birincisi şuan senin amcan değil komutanınım ikincisi kötülük yaşam olduğu sürece var olacaktır ve en ufak dikkatsizlikte seni alaşağı eder dedi oğlana. Adam oğlanın isyanını anlayabiliyordu sonuçta son büyük savaştan beri üç yüz yıl geçmişti ve şu anki çoğu genç gerçek savaş görmemişti. Ama yakın kaynaklardan öğrendiği bilgiler yakında yeni bir savaş başlayabileceği üzerineydi. Ara sıra bazı saldırılar oluyordu ama ciddi bir durum değildi. Ancak son bir aydır farklı bir büyü türü keşfedilmişti ve izini iz sürücüler bir türlü bulamıyordu. Üstelik krallılığın her bölgesinde eş zamanlı olan bu saldırılar adamı endişelendiriyordu. Çünkü bir kişinin bu kadar uzak noktalarda eş zamanlı olması neredeyse imkansız ve üstün koruma olan bölgelerdi. Yarın bu konuyu görüşmek ve daha önce keşfedilmeyen bu büyü izini incelemek için baş büyücüler toplanacakdı bu sayede adamda konuyu daha iyi öğrenebilecekti. Yarın yeğenini de kendisi ile götürmek istiyordu ama bu saldırganın yine saldırma ihtimalinden endişe duyuyordu. Adam yeğenine bu gün şu gördüğün dağın etrafında iki kez koşacaksın ve yarın sabah benimle birlikte baş büyücüler toplantısına geleceksin diye emretti. Han amcasının ciddi sesini duyunca bir cevap veremedi ve oflayarak dağın yolunu tuttu. Han aslında çok iyi dövüşen ve içsel enerjisini silahına iyi yönlendiren bir savaşçıydı. Ama amcası onun daha iyi olabileceğini düşünüyordu. Han'ın babası büyük savaşta önemli rol almış ve Sangal ejderinin gücünü elde eden Zilant'ı mühürlerken onu mızrakla kalbinden vurmayı başarmış ama Zilant'ın kılıcında can vermişti. O mızrağı Zilant'ın kabine zıplamasaydı asla mühürlenemezdi. Çünkü Zilant'ın en yavaş yenilenen yeri kalbiydi ve Sangal ejderinin gücünü kalbine gömmüştü. Bu durum Zilant'ı mühürleyecek zamanı baş büyücülere vermişti. Han'ın annesi ise mavi alev büyücüsüydü ve oldukça güçlüydü ve şuan baş büyücü ile birlikte alev kırallığını yönetiyordu.
Han biraz sinirlide olsa amcasının emrini yerine getiriyordu. Oldukça hızlı koşmasına rağmen bu dağı bir turunu bitirmek dört saatini alıyordu. İkinci turu bitirmek üzereyken bir ses duydu ve duraksadı. Burada bu saatte kim olurdu? Han merakına yenik düştü ve dinlemeye başladı. Pelerinli iki kişi konuşuyordu şapkalarından yüzleri görünmüyordu. Siyah pelerinli adam mavi pelerinli adama tüm bilgiler doğru değil mi ? Bu gün saat 6 da baş büyücüler toplanacak. Mavi pelerinli adam ise evet efendim her şey istediğiniz gibi oldu Lord Arklig sizin verdiğiniz zehri odaya toplantı başlamadan önce salgılamaya başlayacak ve sizin geldiğiniz zaman bütün baş büyücüler güçsüz düşecek dedi. Han duydukları karşısında şok olmuştu bu baş komutan Arklig miydi? Neden bu adamlara yardım ediyordu? Ve bu konuşma sanki baş büyücülere yapılacak bir saldırıyla ilgiliydi. Siyah pelerinli adam tamam artık işin bitti deyip mavi pelerinli adamın başını parçalaması bir oldu. Onu yere attığında ise ağaçlarda duran iki Açura canavarı adamın cesedini yemeye başladı. Gördüklerinin etkisinden hızla çıkan Han hızla krallığına doğru koşmaya başladı saat dört olmuştu amcası gitmeden onu bilgilendirmeliydi. Ama ona yetişemeyecek gibi duruyordu Amcası her ne kadar ona birlikte gidelim dese de böyle önemli bir toplantıya çaylak götürmeyeceğini biliyordu. Elinden geldiğince hızlı koşarak krallığa vardı ama amcası çoktan yola çıkmıştı hemen annesini bilgilendirdi ve ateş baş büyücüsü ile iletişime geçmesini istedi. Mavi alev ne kadar denese de baş büyücü ile iletişim kuramıyordu. Han hemen bir grup asker ile toplantı bölgesine doğru yola çıktı ve aynı zamanda tüm krallıklara haberciler gönderildi.
Han geç kalmış olmaktan korkarak ve babasından sonra amcasını da kaybetmek istemediği için rüzgardan hızlı at sürüyordu. Adamları ona yetişmekte zorlanıyordu. Han su krallığına vardığında tam bir kaos vardı. Her yerde Merküt ve Arçura canavarları vardı ve su halkına saldırıyordu. Bu nasıl olmuştu bu kadar çok canavar nasıl kimse fark etmeden buraya saldırabilirdi. Herkes bilirdi ki su krallığının çevresi nehirle çevrelidir ve bu suya değen veya üzerinden geçen yabancılar hemen krallığa bilgilendirilirdi. Han paniklemişti Amcası neredeydi veya yaşıyor muydu? Burada üst seviyeli canavarlar varken sarayda hangi güçlü kişiler vardır diye düşünmeden edemiyordu. Amcasını sağ bulmak ümidi ile kılıcını aldı ve koşarak saraya ilerledi.
********************************************SON**********************************************************
Merhaba arkadaşlar bu benim ilk kitap çalışmam. Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm bir hikayeydi. İçerisinde Türk mitolojisinden bazı karakterler var. Bunu fantastik bir hikaye ile sizin beğeninize sunmak istedim. Umarım okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız ve sizin için soluksuz bir hikaye olur :) Çok hatam olabilir belki ama zamanla bunu geliştireceğimi düşünüyorum önerilerinizi ve düşüncelerinizi benimle paylaşmanızı bekliyorum :) Yeni bölümleri düzenli paylaşmaya çalışacağım, ilk olarak taslak üç bölüm hazırladım son düzenlemeleri yapıp bu gün sırayla paylaşacağım. İyi okumalar :)
**********************************************************************************************************