Mira kontrol için odaya girdiğinde Han'ı küvete yaslanmış uyurken gördü. Bu çocuğa neler oluyor ki acaba diye düşünmeden edemedi çünkü bu oğlan çevresine karşı çok soğuk olması ile bilinirdi.
Mira oğlanın omzuna dokundu ve "Han kağan , kalkıp yatağa yatın burası rahatsız olmalı." dedi.
Tulpar'da Kraliyet ailesindeki erkeklere Kağan, kadınlara ise Katun şeklinde hitap ediliyordu.
Han gözlerini araladı ve hemen Umay'ı kontrol etti, Kızın artık acı çekmediği yüzünden belliydi. Oğlan rahat bir nefes alıp kızın elini bıraktı ve ayağa kalktı. Mira kağanın elini görünce şok olmuştu. " Kağanım elinize ne oldu?" diye sordu. Han o an elini görmüştü her tarafı kan toplamış ve morarmıştı. "Sanırım Umay'ın elini tutuğum için böyle oldu enerji akışından etkilenmiş olmalıyım" dedi. Mira "Anladım hemen tedavi edelim elinizi hissedebiliyorsunuz değil mi? " diye sordu endişeli bir ifade ile. Han " Evet hissediyorum endişelenecek bir durum yok biraz sızlıyor o kadar" dedi. Mira "O zaman ben gidip gerekli ilaçları getireyim." diyerek odadan çıktı.
Mira çıktıktan sonra odaya Tomris ve Yelana odaya girdiler. Tomris kızın üzerine örtülü bornozu görünce içten içe gülmüş olsa da tüm gece kız ölür de iyeler serbest kalırsa diye 200 askeri İda dağı etrafında nöbete koymuş ama yine da uyku uyuyamamıştı. Kıza bakıp "Artık acı çekmiyor gibi gözüküyor" dedi.
Yelana" Sanırım enerji akışı durmuş bu nedenle acısı da durmuş olmalı" dedi.
Han "Evet sabaha doğru enerji akışı normale döndü" dedi. Yani yaklaşık 10 saat enerji akışı sürmüştü.
Daha sonra odaya Mira ve Lalin girdi. Herkes pür dikkat onlara bakıyordu, bu küçük kıza ne diyebilirlerdi ki yaptığı çok büyük bir riskti ama yaşı bu durumu analiz edecek durumda gözükmüyordu. Bu yüzden Yelena derin bir nefes alıp kızla aynı boy olacak şekilde çömeldi. " Neden böyle bir şey yaptın Lalin, bu çok tehlikeliydi biliyorsun " dedi. Çocuk karşısında böyle kraliyet mensubu kişileri görünce biraz korkmuştu Yanlış bir şey mi yaptım ben diye düşünmeye başlamıştı. Kızın korktuğunu gören Mira elini sıkarak "Evet Lalin bu yaptığın şeyin ne olduğunu açıklamak ister misin? böylece biz de durumu daha iyi anlayabiliriz" dedi gülümseyerek.
Çocuk biraz rahatlayıp anlatmaya başladı "Ben Kızıl ışık kabilesinden kalan son kişilerden biriyim. Annem bana hamileyken babamla bir görev için köyden uzaktalarken köy saldırıya uğramış ve herkes öldürülmüş. Daha sonra babam gücünü gizlemiş çünkü eğer yaşayan kişiler kaldığı bilinirse bizim peşimize düşeceklerinden korkmuş. Kalkan yıkılmadan bir ay önce babam savaş alanında öldürüldü. Kalkan yıkıldığında ise annem bir çok kişinin hayatını kurtarmak için gücünü kullandı ve ağır yaralandı. Annem ve babam geriye kalan son Kızıl ışık kullanıcısı biz olduğumuz için bana ilk öğretmeye başladıkları şey bu gücü kimlerin nasıl kullanabildiği, kullanmak için gerekli olan büyüleri yani her şeyi öğrettiler. Ve iki yıl önce benim vücuduma da enerji yolu açma büyüsü yaptılar. Şuan kırmızı ışık gücünü kullanabiliyorum. Normalde bunun için yaklaşık 15 yaş beklenmelidir ama ailem ölme ihtimalleri olduğu için bunu bana 8 yaşımda uyguladılar. Umay abladan gelen enerji çok kararlı sanıyorum farkında olmadan enerji yönlendirmeyi öğrenmiş ve onu yaşam enerjisi ile birleştirmiş ancak içindeki güç çok fazla olduğu için arada dalgalanmalar oluyor ve kontrolü kaybediyor. Siz bunu taştaki sızıntı olduğunu düşündünüz çünkü dış enerjiyi kullanmakta iyi değilsiniz. Umay abla bizim kabilemize benziyor. İç enerjisi çok fazla ve kontrolü sağlayamıyor ama onu rahatça dışarıya salıp dış enerji ile yönlendirirse hem vücudu rahatlayacak hem de siz bu enerjiyi kullanabileceksiniz. Bunun en etkili yolu da enerji yollarını zorla açmaktır. Bu çok acılı geçen bir süreç olsa bile açıldıktan sonra kişi normal enerjisinin 100 kat fazla enerjiyi yönlendirebilir ve bu enerjiyi kaldırabilir. Biz kızıl ışık gücünü kullanırken 50 kat fazla enerji kullanıyoruz. Bu gücü iç enerjisi az olan kişiler kullanamaz, çünkü çevremizdeki enerjiyi harekete geçirmek için iç enerjimizi hareket ettiriyoruz ve çevredeki gücü bununla birleştiriyoruz. Bunu öğrenmeye çalışan diğer kişiler enerji yoları açıldığında tüm iç enerjsini tüketiyor bu nedenle ölüyorlar" dedi.
Herkes şok olmuş şekilde çocuğa bakıyordu, resmen beş krallığın bulamadığı çözümü ölüme terk edilmiş bir kız çocuğu bulmuştu.
Açık kapıdan Umay'ı kontrol etmek için gelen Mekselina sesler geldiğini duyunca konuşulanları dinlemişti ve ne yapmak üzere olduğunu anlamıştı eğer bu kız çocuğu ölseydi ve bunları sonradan öğrenseydi kendini affedemezdi.
Tomris" Yani biz şimdi Umay'ın içinden İyeleri alamayacak mıyız ?" dedi. Yelana "Hayır alabileceğiz. Enerjilerin yaşam enerjisi ile karışması normaldir. Bu nedenle içinde Ateş iyesini bırakacağız. Diğer iyeleri alırken Umay zorlanacak ama ölme ihtimali çok azaldı bu enerji yönlendirmeye benzeyecek" dedi.
Han bunu duyunca rahatlamıştı küçük kızın başını karıştırıp "Aferin sana minik bizi çok büyük bir tehlikeden kurtardın" dedi.
Kız gülümsedi ve "Han abi Umay ablayı akşam ki Runikte iyi koru ben şimdi annemi görmeye gideceğim ona bu olanları anlatmalıyım " dedi. Han bir an afalladı Tomris de imalı bir gülüşle oğlana baktı. "Tabi onu koruyacağız sen merak etme" dedi.
Mira elindeki malzemeleri Mekselinaya verdi ve kızı annesine götürmek için odadan çıktı.
Mekselina " Ben ne yapıyormuşum böyle. Çocukların bizim geleceğimiz olduğunu unutmuşum. Bu olay bende çok büyük pişmanlık bırakacak ne yapmalıyım bilmiyorum" dedi ve gözlerinden akan yaşlara engel olamadı. " Yıllardır bunun yanlış olduğunu bilsem bile değiştirmeye çalışmadım. Şimdi düşününce geleceğini kaybetmiş biri ne için savaşsın. Bu hatayı bu kadar geç fark etmek canımı çok yaktı" dedi. Yelana Mekselinaya sarıldı "Bu şekilde kendimizi suçlayamayız. Bizimde doğru ve yanlışlarımız zaman içerisinde değişebilir. Bundan sonra bildiğin yeni doğru ile devam edeceksin üzülme" dedi.
Bu savaş herkesin psikolojisini bozmuştu ama kimse halkı için kötü bir bir şeyi isteyerek yapmıyordu.
Mekselina kendini toparlayıp Han'ın elini tedavi edip odadan ayrıldı.
Tomris "Han sen biraz daha dinlen akşam dolunay en tepedeyken Runik başlayacak" dedi ve odadan çıktı.
Yelana "Ben gidip diğerlerini durum hakkında bilgilendireyim" diyerek odadan ayrıldı.
Han Umay'a bakarak " Ben mutluyum umarım bundan sonraki hayatın seni çok zorlamaz" dedi ve odada bulunan yatağa yattı.