5.

1075 Words
Parti yarın millet duyurulur. Murat ile o konuşmamızdan sonra sadece selamlaştık. Partiden sonra onu rahat bırakacağım. Bu oyun artık bitmesine karar verdiğim için de bir daha rahatsız etmedim. -Güneş kapıda kim var baksana. Özlem'in uyarısı ile kapıya baktım. Bu çocuğu tanıyordum. Kendisi hukuk son sınıf olup baya havalı tiptir. Yakışıklılığı dillere destan desem beni biraz anlarsınız. Sarı saçlar ve yeşil gözler ile etrafı süzüyordu. Her zamanki gibi vücudunu saran bir gömlek giymişti. Ben vücut çalışıyorum diyen biri gibiydi. -Neden gelmiş acaba? -Kesin parti için gelmiştir. -O kadar sınıf var Özlem. Buradan biriyle mi gidecek ? -Yani bana gelse beraber gidelim dese, kaçırmam. -O zaman senin olsun gülüm. Özlem ile gülüşürken bay yakışıklı adı Deniz olur tepemizde belirdi. Ben gayet normal bakarken Özlem çocuğun içine düşecekti. Kızlar çocuğa gel sen bu tarafa diyorlardı. Erkekler ise kendi çöplüğünde ötülmesinden pek hoşlanmamış gibiydiler. -Selam. Güneş değil mi? Deniz ile daha önce konuşmuşluğum yoktu. Uzattığı eli tutup gülümseyerek cevap verdim. -Evet. Sende Deniz. -Aynen, ders saatine az kaldı. Bir şey sormak istiyorum. -Tabi buyur. -Partiye gittiğin biri yoksa seni davet etmek isterim. Evet millet gelsin oooooolar varsın aaaaalara. Kızlar kıskanç şekilde bana bakarken gözüm Murat'a kaydı. Bizi izliyordu. Tabi benim yerinde kim olsa bu çocuğa hayır diyemez. Verilmiş sözüm olmasa belki bir şansı olurdu. -Teşekkür ederim Deniz. Daha önceden birine söz verdim. -Ya demek geç kaldım. Senin gibi güzel kızı hangi yakışıklı kaptı merak ettim. Bence Murat yakışıklı kimse kusura bakmasın. Tamam biliyorum daha hafta başı çocuğu tipsiz olarak adlandırdım, ama artık pişmanım. O kara gözler kimde var. Hele ince parmaklar, kokusunu demiyorum bile. Haa öz güvende tam. Cevap vermek istemiyordum ki hoca giriş yaptı. Deniz izin isteyip giderken millet bana salak bu kız ya diye bakıyordu. Yani her şey görünüş mü arkadaş. -Çocuğu gönderdin Güneş farkındasın değil mi? -Farkındayım canım, ama o partiye Murat ile gideceğim. -Senin bu Murat sevdan biraz fazla olmaya başladı. -Fazla oldu canım, şimdi hadi ders dinleyelim. Zorla döndüğümüz dersleri güzelce dinledikten sonra gün kapanışına geldik. -Kızlar biz yeni bir vafe açılmış oraya gideceğiz. Geliyor musunuz? -Gider miyiz Güneş? -Gidelim bakalım. Sinan, Mert ve Ömer'i alıp giderken bizde yavaş yavaş toplanıyorduk. Murat'a bakmak için döndüğümde yanıma geldiğini gördüm. Bir şey söylemeden önce etrafına baktı. Benimle herkesin içinde konuşamıyor beyefendi. Anlaşılan öz güven bir tek bana karşı. -Ben çocukların yanına gideyim, sen arkadan gel. -Tamam canım. Özlem bizi yalnız bırakınca izleyen gözlere döndüm. -Bir şey mi oldu Murat? -O çocuk ne dedi? Kaşlarımı kaldırmış sorusunu anlamaya çalışıyordum. Bu çocuk beni kıskandı mı? Ay severim ben bunu ya. -Yani seni yarın için davet ettiyse benim yüzümden geri çevirme diye sordum. An itibari ile her şey fos diye söndü. -Sen benimle gitmek istemiyor musun? Yaktım gemileri millet, hayır derse zorlamak yok.Sinir olmuştum. -Şey...öyle demek istemedim. -Ne demek istedin peki? Hazır cevap Murat gitmiş bana bir şey anlatmaya çalışan gelmişti. -Tamam saçmaladım. -Bunu anlamana sevindim. Yarın birlikte gidiyoruz o kadar. -Seni nerden alayım? Millet bu benim ilk randevum duyun. Sevgili gibi beni evden alacak, ay ne güzel. -Sen bana telefonunu versene.. Telefonunu çıkarıp bana uzattı. Numaramı yazıp kendimi çaldırdım. Farkındaysanız ilk defa birine telefonumu verdim. -Az önce telefon numaranı mı verdin? -Evet bunun kıymetini bil, kimseye vermem. -Güneş sadece benim peşimi bırakman için sana evet dedim. Yok arkadaş biz mehter takımı gibi olduk. İki ileri bir geri ilerleyemiyoruz. Telefonu tekrar alıp numaramı sildim. -Oldu mu şimdi? -Buna gerek var mıydı? -Murat sana hiç bir şeyi beğendiremiyorum. Bunun farkında mısın? -Benden ne bekliyorsun Güneş? Diğer erkekler gibi etrafında mı döneyim? -Dönme tamam mı? Sen hiç bir şey yapma. Sadece her seferinde beni kır. Artık sinirden ellerim titriyordu. Kitaplarını alıp gitmek için adım attığımda beni tuttu. Ona dönmeden bekledim. -Güneş tamam özür dilerim. Senin gibi bir kız benimle konuşunca bazen panik yapıyorum. -Buradan daha çok azarlama ustası görünüyorsunuz. Panik yapan biri değil. -Bana dönüp beni dinler misin? Bıkkın bir şekilde döndüm. Kara gözler bir şey anlatmaya çalışıyor,ama anlamadım. -Telefon numaranı alayım. -Ne için? Silmek içinse ben sildim zaten. -Biz neden hep kavga ediyoruz acaba? -Ben sana söyleyeyim, senin yüzünden. Hep bir şüphe hep bir inanmamak. -Sen olsan ne yapardın peki? -Bulmuşum benim gibi güzel kızı kaçırmazdım açıkçası. Gül sen gül oğlum bana Güneş derler. Tamam baya kavgalı bir ilişkimiz var, ama benim için hiç sıkıntı değil. Telefonunu tekrar uzatınca numarayı yazdım. Beyefendi de alıp cebine koydu. -Yarın sekizde alırım seni. Ve cevap beklemeden giden kaba oğlumuz. Bir evet desem kimler kapımda bekler biliyor musun? Tamam kendim kaşındım vurmayın yüzüme. Pişman mıyım? Hayır... Alıştım ben bu çocuğa galiba. Gözüme farklı geliyor. Dışarı çıktığımda bizimkiler bahçenin ortasında ağaç olmaya yüz tutmuş olarak buldum. -Güneş bize kastın mı var? -Hiç olur mu Sinan'cığım. Hadi bakalım  yeni yerler keşvedelim. Az önceki güzel dakikalarında etkisiyle mutluluk akıyor bee. Diyeceksiniz daha çok birbirinizi yediniz, orası doğru yani. Güzel bir mekana giriş yaptık. Üniversite öğrencileri ile doluydu. Bir masa bulup hep birlikte kurulduk. -Kim buldu burayı bakalım? -Ömer duymuş bu gün. Bizde hep aynı yere gitmektense deneyelim dedik. Mert'in söylediğini kafam ile onayladım. Hala bana bakıp beklediğini görünce hayrola der gibi baktım. -Sen gizli gizli biriyle mi buluşuyorsun? -Nerden çıkardın? -Pazartesiden beri bir acayipsin. Sınıftan en son çıkıyorsun. Birde yarın partiye biri ile geliyorsun. -Mert'ciğim biliyorsun ki hesap vermem, ama almasını severim. -Biliyoruz Güneş... Sinirle başka bir yere baktı. Bu çocuk iki senedir beni tanıyamadı. Bazen kaptırıyor kendini. Biliyorum beni alan yandı, orasını alan düşünsün artık. -Sen kiminle gidiyorsun Mert? Ben gülerek Mert'e bakıyordum. Masadakiler cevabı beklerken en son dayanamayıp güldü. -Pelin ile gidiyorum. -Vaayyy kızımız sonunda seni ikna etti. -Bende Özlem'e katılıyorum. Peşinde koşturmaktan yorulmuştu. Evet der gibi kafasını sallayınca ,bu sefer Sinan'a döndüm. -Sen kiminle gidiyorsun bakalım? -Birini bulamadım. Özlem ile idare edeceğim. -Oğlum sen benim gibi kız bulda öp başının üstüne koy. Bir de idare edeceğim diyor. Ben seninle idare edeceğim aslında. -O zaman gelen onca kişiye evet deseydin. -Çocuklar tamam tartışmayın. Birbirine dalaşan Sinan ve Özlem'e baktım. Bunlar iyi çift olurdu. Ömer onları susturunca ikisi köşesine sinirle çekildi. Göz savaşı ile devam ediyorlardı. Bunlar nasıl birlikte gidecek acaba? -Ömer bey siz? -Güneş hanım tabiki de gözüme kestirdiğim güzel kızı ikna ettim. -Kimmiş bakalım güzel kız? -Birinci sınıflardan, Su. İçeceklerimiz gelmiş konumuz değişmişti. Güzel vakit geçirdikten sonra Özlem ile evimizin yolunu tuttuk. Bu gece en sevdiğimiz şey birlikte film izlemekti. Yorucu haftayı keyif yaparak geçirmek kadar ne güzel olabilir? Özlem'in macera filmi seçmişti ve izlemiştik. Geç vakitte biten filinden sonra etrafı toplayıp odalarımıza çekildi. Yatağa uzandığımda aklıma Murat gelmişti. Yarın onu kırmadan güzel vakit geçirmek istiyorum. Belki yanlış başladık ,ama güzel bir son olabilirdi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD