Bölüm 6.3

1455 Words
Bu sürenin 40 olduğuna dair Kur'ân-ı Kerim'de bir işaret yok. Allahû Tealâ süre vermemiş. Belki gizli bir işaret koymuştur. Onu da biz sormadık. Ama sürenin 40 gün olduğu söylenir. Biz de size söyleneni aktarıyoruz. Gerçeğin ne olduğunu Allah bilir. Nefsiniz 40 günün sonunda sizi terk eder ve kıyamete kadar yaşayacağı berzah âlemine gider. Berzah âlemindeki yaşantısını kıyamet gününe kadar sürdürecektir. Bu, normal ölüm halindeki bir durumdur. Eğer kişinin ruhu Allah'a ulaşmışsa mutlaka geri gelecektir. Ölüm melekleri görevlerini yapacak, ruhunuzu Allah'a ulaştıracaklardır. Eğer ruhunuz Allah'a ulaşmışsa geri dönecek, gene Allah'a ulaştırılacaktır. Allah'a ulaşmamış, vücudunuzdan ayrılmamış olan bir ruhun sahibiyseniz, bir evliya olmayı istememişseniz ki o zaman gideceğiniz yer, ne yazık ki cehennemdir. Fizik vücudunuzun içinde bulunan ruhunuz, manyetik alanların bitimi sebebiyle, vücudunuzun çekim gücünün yok olması sebebiyle vücudunuzdan kurtulur, dışarıya atılır. Bir daha da fizik vücudunuzun içine giremez. Söylediğimiz gibi başınızın üzerinde yerini alır ve Allah'a ulaştırılır. Öyleyse Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in söylediği: "Ölmeden ölünüz." Bu, ne demek, ne demek istiyor? Şunu demek istiyor; Allah'a ulaşmayı dilediğiniz zaman bu, ruhunuzun vücudunuzdan ayrılmasını ifade eder. Allah'a ulaşmayı dileyen birisi, 1. ve 2. basamağı aşmıştır, 3. basamaktadır. Allah'a ulaşmayı dilediği an 4., 5., 6., 7. basamakları derhal aşar. Gözlerindeki hicab-ı mesture alınır, kulaklarındaki vakra alınır. Kalbinin mührü açılır, ekinnet de alınır, küfür kelimesi de kişinin kalbinden alınır. Sevgili öğrencilerim, sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, Allah'a ulaşmayı dilemek ya da dilememek. Herkes kendi kararını kendisi verecektir. Ölüm günü ne olur? Ölüm günü, eğer Allah'a ulaşmayı dilememişseniz, ölmeden evvel ölmemişseniz, ruhunuz vücudunuzdadır. Vücudunuzdan ayrılan ruhunuz, ölüm melekleri tarafından 7 tane gök katını aşacak ve meleklerle ulaştığı Sidret-ül Münteha'dan sonra da melekler orada kalacağı için tek başına Allah'a ulaşacaktır. Bu, ölen bir kişinin ruhunun Allah'a geri dönerek ulaşması halidir; Allah'a ulaşmamış birisi. Ama eğer siz Allah'a ulaşmayı dilerseniz ne olur? O zaman Allah'a ulaşmanızı tahakkuk ettirecek bir müessese oluşur. Ruhunuzun Allah'a ulaşması söz konusudur ve siz hayatta iken ruhunuz, vücudunuzdan ayrılacaktır. Neden ayrılacaktır? Çünkü devrin imamının ruhu, başınızın üzerine gelecektir, Mu'min Suresinin 15. âyet-i kerimesi gereğince ve ruhunuza diyecektir ki: "Senin Allah'a mülâki olma günün; yevm'et telâkın, Allah'a ulaşma günün geldi. Artık bu vücutla işin kalmadı. Bu vücudun üzerine Allahû Tealâ, beni gönderdi." Mucâdele Suresinin 22. âyet-i kerimesine göre de, "Artık bu vücudun üzerinde ben bulunacağım. Allahû Tealâ, bu vücudu benimle yed etti; destekledi. Bu vücudun üzerine beni muhafız olarak gönderdi. Şimdi senin görevin, bu vücudu terk etmektir." der. 40/MU'MİN-15: Dereceleri yükselten ve arşın sahibi olan Allah, kullarından (Kendisine ulaştırmayı) dilediği kişinin (Allah'a ulaşmayı dilediği için Allah'ın da Kendisine ulaştırmak istediği kişinin) üzerine (başının üzerine) Allah'a ulaşma gününün geldiğini (o kişinin ruhuna) ihtar etmek için, emrinden (Allah'ın emrini tebliğ edecek) bir ruh (devrin imamının ruhunu) ulaştırır. 58/MUCÂDELE-22: Allah'a ve ahiret gününe (ölmeden önce Allah'a ulaşmaya) îmân eden bir kavmi, Allah'a ve O'nun Resûl'üne karşı gelenlere muhabbet duyar bulamazsın. Ve onların babaları, oğulları, kardeşleri veya kendi aşiretleri olsa bile. İşte onlar ki, (Allah) onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi (orada eğitilmiş olan, devrin imamının ruhu onların başlarının üzerine yerleşir). Ve onları, altından nehirler akan cennetlere dahil edecek. Onlar orada ebediyen kalacak olanlardır. Allah, onlardan razı oldu. Ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razı oldular. İşte onlar, Allah'ın taraftarlarıdır. Gerçekten Allah'ın taraftarları, onlar, felâha erenler değil mi? Böylece ruhunuz vücudunuzu terk eder; hangi mürşide tâbî olmuşsa o mürşidin dergâhına gider. Nefsinin kalbinde %7 nur birikimine kadar zemin katta kalır. Oradan devrin imamının dergâhına giden (zemin katta bulunan yere, devrin imamının dergâhına giden), hayatta olan o kişinin ruhu, kişinin zikri arttıkça, kişinin zikri 15 bini aştığı zaman 1. gök katına ruh, ulaşır. Beraberce saf halinde 1. kata ulaştığı diğer ruhlar, onu ve onunla beraber zemin katta kalanları terk edecekler, üst katlara yükseleceklerdir. Ama 1. kata kadar çıkabilen ruh, o 1. katın standartlarında kalmak mecburiyetindedir. Sonra o kişinin zikri artacaktır. Hep 2 bin zikir artışında ruh, sırayla 2. kata çıkacak, suvarılma havuzlarında suvarılacak. 3. kata çıkacak, iki katlı bir mescitte secde edecek. 3. kat ve 4. kat arasını birbirine bağlayan mihenk menfezinden geçerek aşacak. 4. katta Mescid-i Aksa'nın içinde secde edecek. Oradan, onun kubbesinden 4. gök katına yükselecek. Mescid-i Haram'ın aslında secde edecek. Diğerleri ile birlikte oluyor bu secdeler. Beraber üste çıkılan ruhlarla birlikte oluyor. Sonra 6. katta sıbgatullah olacak, Allah'ın boyasıyla boyanacaktır. Derisi açık yeşil, beyaz bir renge bürünecek ve çatlamayacaktır. Ondan sonra kendisine verilen kılıçla 7. katın giriş kapısına, altın kapıya ulaşacaktır. Oradaki kapının önündeki altın zincire, 7 mermer merdivenin üzerinde bir tırabzandan diğerine uzanan altın zincire bir defa vuracak elindeki kılıçla, altın zincir ilk önce ikiye ayrılacaktır. Arkadaki altın kapı otomatik olarak açılır. Bu, ruhunuz için fetihtir. Oradan geçen ruhunuz, evvelâ kader hücrelerine ulaşır. Oradan Ümmülkitab'a, sonra Kudret Denizi'ne, sonra Makam-ı Mahmud'a, sonra Divan-ı Salihîn'e, sonra Zikir Hücrelerine ulaşır. En son ulaşacağı yer, Allah'ın İndi İlâhi'sidir. İndi İlâhi'nin en yüksek noktası olan Sidret-ül Münteha'dan da Allah'a yükselip, Allah'ın Zat'ına ulaşır. Ne oldu? Ölen kişinin ruhu Azrail (A.S)'ın takımı tarafından, ölüm melekleri tarafından Allah'a ulaştırıldı. Ama kişi öldü ve ruhu ulaştı. Diğeri ise hayatta. Hayattayken ruhu Allah'a ulaşır, Allah'ın Zat'ında her iki ruh da yok olur. Ölen kişinin ruhu da Allah'ın Zat'ına ulaşır, Allah'ın Zat'ın da yok olur. Allah'ın evliyası olan kişinin de ruhu Allah'ın Zat'ına ulaşır, Allah'ın Zat'ında yok olur. Evliya olanın ruhu, o kişi ölmeden evvel, ölen kişi hüviyetine girdiği için ruhu, Allah'ın Zat'ın da yok olmuştur. O kişi, ölmeden önce ölmüştür. Ölseydi ne olacaktı? Ruhu Allah'a ulaşacaktı. Bu kişinin ruhu Allah'a ulaşmıştır. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in söylediği: "Ölmeden evvel ölün ki Allah, size 700 katını versin." hüviyetindeki, 700 kattan muradı nedir? Ruhunuz vücudunuzdan ayrıldıktan sonra zemin katla 1. kat arasındaki geçen devrede, o güne kadar siz, Allahû Tealâ'dan her yaptığınız sevap için, her yaptığınız güzel amel için, hasenat için 1'e karşılık 10 katını alıyordunuz. Herkes için olay budur. Kazandığınız dereceler söz konusuysa 10 katını verir. Kaybettiğiniz dereceler söz konusuysa kiramen kâtibîn melekleri, aynı miktarı verir. Ama siz Allah'a ulaşmayı dileyerek, 12 tane ihsanla mürşidinize ulaşıp onun önünde tövbe etmişseniz, ruhunuz vücudunuzdan ayrılacaktır. Aynı noktada Allah'ın 1'e karşı 10 kat verdiği şeyleri, 10 kat arttırdığını göreceksiniz. Böylece 1'e 10 alırken, evvelce her yaptığınız 1 derecelik kazancın karşılığında 1'e 100 almaya başlayacaksınız. Ruhunuz 2. gök katına yükseldiği zaman bu, 1'e 200 olacak. 3., 4., 5., 6., 7., gök katlarında 1'e 700'e kadar yükselecek. Yükselen nedir? 1 derecelik sevabınıza karşı kazandığınız sevap derecesi, her bir derece için 700 kata yükselecek. İşte bu, 1'e 700 almaktır. Ve ölmeden evvel öldünüz. Hayatta olmanıza rağmen ölenlerin ruhu nasıl Allah'a ulaşmışsa, sizin de ruhunuz Allah'a ulaşmış durumdadır. İşte sevgili öğrenciler, ölüm mü? Hiç de korkulacak bir hüviyeti olmadığını göreceksiniz. O zaman Allah'ın dostlarının neden ölümden korkmadıklarını siz de yaşamış olacaksınız. Çünkü siz de Allah'ın dostu olacaksınız. Sevgili kardeşlerim, Allah'ın dostu olun, evliya olun. Bütün gönlümüzle size yardımcı olmak isteriz bu konuda. Sizi mutlu etmek, Allahû Tealâ'nın temel hedefidir. Biz de bunda naçiz bir vasıtayız. Bu devirde de bizi vazifeli kılmış. Bundan büyük bir mutluluk duyduğumuzu, şeref duyduğumuzu, huzur duyduğumuzu söylemek durumundayız. Sevgili kardeşlerim, her şey öylesine güzel dizayn edilmiş ki O, Yüce yaratıcımız olan Allah, bizleri; biz mahlûklarını öylesine güzel dizayn etmiş ki mutluluğun bütün fakültelerini bize emanet etmiş, teslim etmiş. Biz onları kullanmasını bilemediğimiz için mutsuzuz. İşte önümüzde koskoca bir saha. Bir sual: Mutlu olmak istiyor musunuz sevgili kardeşlerim? Hiçbirinizin istemiyorum diyeceğini tahmin etmiyorum. İnsanların çok büyük bir kısmının mutsuz olduğu bir dünyada yaşıyorsunuz. Herkes mutlu olmak ister. O zaman kolay, ölmeden evvel ölün. Her ne kadar bizim avcı; "Siz buna yaşamak mı diyorsunuz?" dese de bize göre hayat; dünya hayatı çok güzel bir olay. Hayır, onların zannettiği istikamette değil. Dünyanın geçici zevklerine kapılan insanlar, hep hüsran içinde yaşamışlardır. Neticede, gidecekleri yer, ne yazık ki cehennemdir. Biz size gerçek mutluluğu salı veriyoruz. Gerçek mutluluk Allah ile bir olmak. Yavuz Sultan Selim'in lalasına (mürşidine) söylediği şey: "Ya kimle olduğumuzu sanırsız?" Ölüm anında, "Artık Allah'a kavuşma zamanıdır." diyen lalasına, Yavuz Sultan Selim böyle söylüyor, "Ya kimle olduğumuzu sanırsız (sanıyorsunuz)?" Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, O, Allah. Siz ve biz; sadece birer mahlûkuz. Ama eğer mutlu olmak istiyorsanız, sözlerimi dikkate alın. Sizin mutluluğunuz için söylüyoruz. Mutlu olduğunuz zaman Allah'a çok şükredeceksiniz. Ve o noktaya ulaştığınızda bizi de biliyoruz ki %100 çok seveceksiniz. Biz, sizi her hâlükârda severiz. Sevgi üzerine kurulu bir dünyada yaşamak ister misiniz sevgili öğrencilerim? İster misiniz? O zaman ölmeden evvel ölün. Sada öğretmenini bir daha görmeyecekti. Öğretmeni ölmeden önce ölmüştü. Şimdi ise fizik beden olarak ölmüştü. Ölüm sohbeti sırasında hissettikleriyle karşılaştırdı şimdiki duygularını. Biri kılıçlarını çekti bir diğeri kalkanlarını ve ikisi de alt olmadı. Kendini tuttu Sada büyük bir soğukkanlılıkla. Dostu Yasef'i alıp bulundukları ortamdan çıktı. Ağlama sırası henüz ona gelmemmişti. Son defa olsun öğretmenini yeniden görmek için gelmişti. İş bahaneydi. Öğretmeniyle konuşma hayalleri kuran Sada, cenazesini karşılayacaktı. Arabanın içinde, yanından geçtikleri mekanları izleyen Sada'ya biri sert bir tokat atmıştı sanki. O an geldi kendine ve sordu. 'Ölmeden önce öldüm mü?'
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD