BORAN Bir süredir bir dize gariplikler yaşıyorduk. Birce’nin inleme sesleriyle uyanmak da bunlardan biriydi. Yemin ederim; sabahın köründe daha gözümü açmadan aklıma gelen ilk düşünce, birinin odamıza dalıp onu boğmaya çalıştığını düşünmekti. Gözlerimi açıp yataktan nasıl çıktığımı bile hatırlamıyordum. Neyse ki oda boştu. Yatakta kıvranan Birce’den ve dudaklarından kaçan inlemeler dışında asayiş berkamal görünüyordu. Birce konuşurdu. Birce sürekli ama sürekli konuşurdu. Çocukken de böyleydi. Yatağın kenarına yaklaşıp ne dediğini anlamaya çalıştım. Mırıl mırıl sesini anlamak zordu ama iyice yaklaştığım o esnada “Bedir,” adını duymam her şeye yetmişti. Dişlerimi sıkarak yatağından uzaklaşıp kendimi banyoya attım. Güneş henüz yeni doğmaya başlamıştı ama ben yatsam bile bir daha uyuyabi