HAZAL Miran’ın gidişiyle üstümdeki hırkayı çıkarıp üstünde tepindim. Sinirimden ağladım. Resmen esaret altındaydım. Beni görmezden gelmesini isterken her şeyime dikkat ediyordu. Ne giydiğimden ona ne! Pencereden dışarı bakmam bile onu rahatsız ediyordu. Kardeşlerini ayartmaya çalışan bir sürtüktüm onun gözünde… Biraz sakinleşince hırkayı yerden alıp silkeledim. Sonra üstüme geçirip aşağı indim. İnerken fermuarını çekmeye uğraşıyordum. Ama fermuar aksi gibi takılmıştı. Üstünde tepindiğim için bozmuş olmalıyım. Hayattaki şansım bu kadar işte… Kızsam da zararım kendime. Köşeyi dönerken çarptığım şeyle burnumun ucu acımıştı. Miran hala burdaydı. Telefonla konuşuyordu. Ona çarpınca yüzünü bana döndü. Dekolteme dimdik bakarken kaşları çatıldı. “Tamam Ayşem, geldiğimde o konuyu konuşuruz