1. Bölüm: Instegram

739 Words
#Maya Tavan aşkımla bakışırken mesaj atıp atmamak arasında gidip geliyordum. Acaba bu mesaj işi işe yarar mı yaramaz mı? Bence işe yarayıp yaramadığını deneyerek öğreneceğim. En iyisi atmak. Evet, evet atmak. Yatağımdan dik pozisyona gelip i********: hesabıma girdim. Onur'un hesabının üzerine basıp mesaj bölümüne girdim. Düşünmeye fırsat tanımadan hızlıca mesajı yazıp yolladım. Çevrimiçi olduğunu gösteren ibare olmayınca sabırla beklemeye başladım. 2 saat sonra... Telefonumun çalmasına şaşırarak telefonumu elime aldığımda Onur'un i********:'dan beni aradığını görünce gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Yuh! Ne oluyor be!? Sadece -Selam!- yazdım!" Korkuyla ekrana bakarken telefonun sunmasıyla rahatladım. Telefonum tekrardan çalmaya başlayıp yine Onur'un aradığını görünce içimden gelen cesaretle etrafta peçete aradım. Komodinin üzerinde gördüğüm peçete kutusunu elime alıp içinden 3 tane çıkartıp telefonun ses haznesine koydum. Telefonu açacakken telefonun susmasıyla umutsuzca omuzlarım çöktü. Telefon tekrar çalınca Onur'un sapık olduğunu anlayıp sinirle telefonu açtım. "Alo!" "Sen hangi yüzle bana mesaj atıyorsun!?" Onur'un sinirli sesiyle şaşırsam da "Pardon, anlayamadım." dedim. "Zeynep oyun yapma senin olduğunu biliyorum!" Onur'un bağırmasıyla içime sinirken "Yanlış anlaşılma oldu. Ben Zeynep değilim." diyebildim. "Sesini değiştirerek ya da telefonun ses haznesine peçete, mendil koyarak beni kandırmayı düşünüyorsan yanılıyorsun!" A, bu da çok bağırıyor ya ama baya zeki çıktı! Nasılda telefonun ses haznesine peçete koyduğumu anladı. "Bak kardeşim ben Zeynep falan değilim! Neyini anlamıyorsun!?" diye kızarak konuştum. #Onur Olmayabilir mi? Sakin kalmaya çalışarak "Tanışıyor muyuz?" diye sordum. "Hayır." Tanımadığım biri! Bakalım nasıl birisin. "O zaman tanışalım mı?" diye merakla sordum. #Maya Az önce köpürüyordun şimdi gülüyorsun! "Hayır." Onur şaşkın bir sesle "Anlayamadım?" dedi. "Tanışmamızı gerektirecek bir durum yok. Sadece sizden bir şey rica etmek için mesaj atmıştım!" dememle sinirli çıkan sesimle güldü. "Tanımadığınız bir insandan bir şey rica etmeniz ilginç ama yine de sizi dinliyorum, buyurun." Saçma bahanemin işe yaramasını diledim. "Ben bir kitap yazıyorum. Kitabım içinde bir erkek karaktere ihtiyacım var ama bu sefer mankenlerden veya oyunculardan seçmek istemiyorum. Böyle sıradan biri olmasını istiyorum. Eğer sizin için sorun olmayacaksa fotoğraflarınızı kullanabilir miyim?" diye bir çırpıda konuştum. Karşı taraftan ses gelmeyip telefonun yüzüme kapanmasıyla şaşkınlıkla donup kaldım. 3 saat sonra... Resmen telefonu yüzüme kapattı! Bu ne terbiyesizlik ne hadsizlik? En iyisi tekrardan mesaj atmak! Yok yok en iyisi onun gibi aramak! Ya beni engellerse? Engellerse engellesin aradan zaman geçince yeni bir hesap açarım. Telefona peçete yerleştirip i********:'a girdim. Onur'un hesabının üzerine tıklayıp arama motorunu devreye soktum. Telefon sonuna kadar çalmasına rağmen açan olmamıştı. "O beni ısrarla aradı! Ben de ararım." diye inatla konuşup arama motorunu yeniden devreye soktum. Telefon 3. çalışta açılınca "Telefonu yüzüme kapatmak yerine -Hayır!- demeniz incilerinizden bir şeyler eksiltmez." diye cırladım. "Cevap vermediğime göre pekte ilgilenmediğimi belirtmiş oluyorum." Bu ne çok kendini beğenmiş, ukala, umursamaz biri! "İlgilenmediğiniz bir şeyi cevapsız bırakmak yerine bir cevap verebilirsiniz!" Onur sinirle "Sen bana ne yapıp yapmamam gerektiğini söyleyemezsin. Haddini bil!" dedi. Sinirlerime hakim olamıyorum! "Ben haddimi de hududumu da iyi bilirim. Haddini ve hududunu bilmeyene de göstermekten hiç çekinmem." Onur'un cevap vermesini beklemeden telefonu yüzüne kapattım. Hesap açmanın pekte iyi bir fikir olmadığına kanaat getirip engeli bastım. #Onur Sergüzeşt denilen kızın çok bilmiş tavrına sinirlenerek "İddialarınız sadece sözlerinizde. Eğer gerçekten had ve hudut bilseydiniz takma ad kullanmak yerine kendi adınızı kullanarak hesap açıp konuşurdunuz!" dememe rağmen karşı taraftan ses gelmiyordu. Kulağıma dolan -Dıt!- sesiyle şaşkınlıkla telefona baktım. Telefonu yüzüme kapatmış! Sinirle Sergüzeşt denen manyak kadını geri aradığımda telefonun çalmaması ve direkt aramanın sona erdiğini gösteren ifadeyi görmemle sinirle soludum. "Oha ya, terbiyesize bak! Resmen beni engellemiş. Hadsiz! Asıl benim seni engellemem gerekirken sen beni engelledin. Benim adım Onur ise bunu yanında bırakmam!" Şimdi hesap açmayla uğraşamayacağımdan dolayı yatağımdan kalkıp ablamın yanına gittim. "Abla telefonunu verebilir misin?" "Neden?" Bıkkınlıkla "Çünkü birine i********:'dan mesaj atmam gerekiyor." dedim Ablam ayağa kalkıp yanıma geldi. Meraklı bir sesle "Neden?" diye sordu. "Abla biraz daha neden dersen telefonunu zorla alacağım!" diye sinirle konuştum. "Hiçbir şekilde telefonumu zorla alamazsın. Söyle bakalım sen neden kendi i********: hesabından mesaj atmıyorsun da benim i********: hesabımdan atıyorsun?" diye meraklı tavrını koruyarak sorusunu yeniledi. Sinirle "Çünkü beni engelledi!" dedim. Ablam şaşkınlıkla elini ağzına götürüp "Oha, seni mi engelledi? Oh olsun sana! Kim bilir ne yaptın?" diye söylendi. "Ben bir şey yapmadım!" diye isyan etsem de ablam kollarını göğsünde dolayıp "Zaten siz bir şey yapmazsınız bin şey yapıp sonra da bir şey yapmadım dersiniz!" demesiyle eski sevgili skandalına takıldığımı anladım. "Tamam abla, istemiyorum." Ablamın arkamdan seslenmesini umursamadan odama geçip kapıyı kapattım. Telefonumda yeni hesap için kayıt yaparken kullanıcı adımı ve adımı Felatun Bey yaptım. Aklımdan geçen düşünce dilimden firar etmekte gecikmedi. "Sen Sergüzeştsen ben de Felatun Bey'im..."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD