Ben oturduğum yerde, yeni doğmuş bir bebek kadar ürkek ve savunmasız hâlde olacakları beklerken Kenan; âdeta girdiği savaşı yeni kazanmış, mağrur bir kral edasıyla bekliyordu, koca kütlesiyle sığmadığı sandalyede. Onun, avcı gibi etrafı seyreden yüzüne kaçamak bir bakış atıp etraftan kulağıma sadece uğultu olarak duyulan sesleri anlamlandırmak için salonumuzu doldurmuş yüzlerde gezdirdim gözlerimi. Aileler birbirini tanıma telaşıyla hızlı bir sohbete girmişken, ustam ve Kadir Bey kendi aralarında sakince laflıyor; anneannem, Güler Hanım ve Bahar Teyze de eğlenceli bir sohbete dalmış gibi görünüyordu. Bakışlarım en son olarak aileme uğradığında, annem beni kaş göz işaretleriyle mutfağa çağırmaya başladı. Doğru ya, kahveler yapılacaktı daha! Fazla dikkat çekmeden yerimden kalkıp gidecek