"Cidden canınız sucuk ekmek çekti diye mangal mı yaktınız yani?" Telefondaki Baha'ya son kez evet dedim. İnanmıyordu resmen ya. "Kızım bu havada manyak mısınız lan!?" Gözlerimi devirip telefonu sucukların üstüne ekmek basan Umuta uzattım. "Beni anlamıyor bir de sen konuş." Arka bahçede yaktığımız mangalda annemin evde kesip hazırladığı sucukları pişirip yiyorduk işte. Balın içecekleri doldurduğunda Nehir elinde eldivenleri ve beresiyle daldı aramıza. "Al ablacım eve çık öyle ye. Hasta olma buralarda." Onun ekmeğini uzatıp burnumu çektim. Mübarek hava eksilerdeydi sanki. Akşama doğru daha soğuk olacağı kesindi. "Kola doldur kola." Umut üçümüzün de ekmeğini hazırladığında Baha'da katıldı aramıza. Hani soğuktu hava dünya kadar laf etmişti. Gözlerimi devirecekken burnuma vurmasıyla