Sigaradan bir nefes çekerken baktım saate, işime başlama bir saat vardı.
İşte ne iş ama! Temiz kadınların tiksindiği, tutkulu erkeklerin heyecanlandığı bir işti. Kısaca seks işçisiydim, kibarca escort diyorlardı bize!
Madem bir saatim kalmıştı erkeklerin altında zevk alıyormuş gibi inlememe, o halde makyajımı yapmam gerekti.
Her zaman ki gibi koyu bir göz makyajı yaptım, ardından olmazsa olmaz kırmızı rujumu sürüp aynaya baktım. Her zaman ki gibi güzel duruyordum.
"Kız Neslihan, boya küpüne dönmüşsün yine!"
Gelmişti yine haset Leyla, ters bir bakış atıp aynada kendimi izlemeye devam ettim.
"Anam en azından makyaj yapınca daha bir güzel oluyorum, sen bir boka benzemiyorsun diye kıskanma deli Leyla!"
Kudurmuştu gerçekleri duyunca, oradaki bir minderi alıp bana fırlattı!
"Fahişe!"
Bu yeni duyduğum bir şey değildi, onu sinir edecek bir kahkaha attım.
"Sanki sen çok farklısın, aynı bokun laciverti! Bana bilmediğim bir şey söyle."
Leyla ilk başta kötü kötü baktı, ardından kahkahayı bastı.
"Doğru valla, ikimiz de fahişeyiz kız!" Komikmiş gibi güldük ikimizde.
Burada geçirdiğim üç yıl bana hiçbir şeye alınmamayı öğretmişti, genelevin yazılı olmayan kurallarından biriydi bu.
"Bırak zevzekliği, birazdan gelir karılarını aldatan piç kuruları, hazırlan haydi!"
"En sevdiğim müşteri tipi yeni yetme bakir erkekler, kız o kadar hoş ki onların beceriksizliğini izlemek, anlatamam!"
Çoğu cinsel ilişkiye girmeyen erkekler tiksinirdi oysa bizden, hastalık kapmamak için prezervatif kullanırlardı, ya da sadece sakso çektirirdi.
"Bana da kıllı kıllı erkekler geliyor. Senden güzelim, sikildiğim erkekler dağ ayısı gibi amına koyayım ya!"
İsyanıma karşı dil çıkardı Leyla.
"Kaltağa bak, kendini de güzel sanıyor!"
Genelevde yazılı olmayan bir kural daha! Balık etli kadınlar daha hoş geliyordu müşterilere. Bunun aksine ben ne kadar zorlasam da kilo alamayan bir kadındım, yüzüm ne kadar güzel olsa da müşteriler kilodan dolayı beni pek seçmezdi.
"Herkes toplansın şurada!" Yaren ablanın sesi tüm binada yankı yapıyordu resmen. Bütün kadınlar odada toplanmaya başladı. Oysa bunu demesi için daha yarım saat vardı, yine erkenden sperme doyacaktı midem belli ki!
Yaren abla içeri girip göz gezdirdi, yanında bir adam vardı. Hepimizin nefesini kesecek kadar yakışıklı bir adam!
"Beyefendinin seçtiği kızlar bir odada toplansın," dediğinde kocaman gözlerle baktık hepimiz birbirimize.
Aynı anda kaç kadını sikmeyi planlıyordu bu adam? Seçilmemek için dua ettim içimden ilk başta, ama sert vücut hatlarını görünce duam tersine döndü hızla.
Buraya gelen en yakışıklı müşteri sayılırdı bu, uzun boyu ve kaslı yapısıyla buraya yakışmayan bir adamdı. Giyimi de güzel duruyordu, hangi rüzgar onu buraya atmış olabilirdi ki?
Adamın gözleri üzerimizde dolanıyordu, birkaç kişiyi işaret ettikten sonra gözleri köşede süs bebeği gibi duran bana kaydı. Ardından Yaren ablaya bir şeyler söyledi.
"Ayşe, Nilay, Neslihan, Merve," beni takip edin!
Kurbanlar arasında ben de vardım, içten içe ne olacağını merak ettiğim için takıldım peşlerine.
Yaren abla bizi odaya tıkıştırdı, ardından o adam içeriye girince çıkıp kapıyı kapattı.
Adam hepimize tek tek baktı, sanki gözü benim üzerimde çok durmuştu, ya da ben panik olduğum için öyle hissediyordum.
"Soyunun!" Sert bir ses tonuyla söylemişti bunu, itiraz kabul eder gibi bir hali yoktu.
Bu kabul edilecek bir şey değildi, diğer kızlara baktığımda hiç itiraz etmeden üstlerini indirdiğini gördüm.
"Hayır tabi ki!" Bu isyanımla adam kapkara gözlerini bana çevirdi. Sertti bakışı.
"İtiraz etme hakkı sunmadım ben sana, şimdi hemen soyun. Ben size boş yere para mı saçacağım lan, görevini yerine getir!"
Korkmam gerekirdi, ama korku yoktu. Kendimden emin bir şekilde konuştum.
"Benim müşterim sensin, onlar değil, vücudumu görmek istiyorsan onlar çıkacak!" Kızları işaret ederek demiştim bunu. Normalde olsa olay çıkarırlardı bu lafım için, ama şu an büyük ihtimalle korkudan bir şey diyemiyorlardı.
Sandığımın aksine, adam bu sözlerime gülerek karşılık verdi.
"Siz soyunun, bu kızla birazdan ilgileneceğim!" Kızlar soyunduğunda uzaklaştım onlardan istemsizce, onları sikmesini izlemek istemiyordum bu adamın.
Genç adam sırayla vücutlarında göz gezdirdi hepsinin, ardından ellerini onların memelerinde, daha sonra da ıslanmış vajinalarında gezdirdi.
Bizim kızlar boş durmuyordu, adamı etkilemek için onun her hareketinde inliyorlardı. Yalan gözle tanımadığım bu adama baktığımda hiç zevk almadığını fark ettim.
İkisi balık etliydi, diğerinin benden en fazla birkaç kilo fazlası vardı. Adam elleriyle iyice onları okşadıktan sonra memnun olmayan bir yüzle uzaklaştı.
"Giyinin geri, çıkabilirsiniz!"
Bu nasıl bir müşteriydi, sırf dokunmak için mi gelmişti buraya yani? Onlar emirlerine uyarken ben şaşkın gözlerle bakıyordum adama.
Aklıma gelen şeyle gülüşümü bastırdım, büyük ihtimalle siki iş göremeyecek kadar küçük olmalıydı.
Onlar çıktıktan sonra bana kaydı gözleri, bakışlarından belliydi ne istediği.
"Sıra sende, tek müşterin ben olduğuma göre utanmadan soyun!"
Bu kez itiraz etmedim ve üzerimdeki mini elbiseyi hızlıca indirdim. Üzerimde sütyen yoktu, külodu da indirdikten sonra karşısında tamamen çıplak kalmıştım.
Adam ben soyununca yaklaştı, ardından diğerlerine de yaptığı gibi memelerimi avuçladı. Büyük ellerini neredeyse tamamen dolduruyordu dolgun memelerim.
Ardından eli vajinama kaydı, iki parmağıyla darlığını kontrol etti. İlk defa böyle tuhaf bir müşteriyle karşılaşıyordum.
Ben işinin bittiğini düşünürken o bir anda kalçama sert bir şaplak attı. Bu ağzımdan bir iniltinin kaçmasına sebep oldu.
"Ahh!" dedim acı dolu bir sesle. Adam zevk almak için değil, öldürmek için vuruyordu resmen. Oysa diğerlerine vurmamıştı böyle.
"Hepsi inledi, sende inlemesen olmazdı." Bunu dediğinde hiçbir şey demedim. Elini uzattı bana, baş parmağını dudaklarıma sürttü.
"Öyle bir em ki tutkuya getir beni!"
O benim müşterimdi, emirlerini yerine getirmek zorundaydım! Kalın parmağını ağzımın içine aldım, onun dediği gibi emmeye başladım.
İlk başta odaklanamıyordum, daha sonra sakso çektiğimi düşünüp gözlerimi kapadım.
Tutkuyla emdim parmağını, dilimle etrafında tur atıyordum, bir anda ağzımdan çekilen parmakla olduğum yerde kaldım.
"Bu kadar yeter! Giyinebilirsin." Bunu dedikten sonra odadan çıktı.
Böyle bir tepki beklemiyordum. Az müşterim olsa da sonunda hepsini tatmin olmuş bir şekilde yollardım evlerine, oysa bu adam birkaç saniyede kaçmıştı benden.
"Orospu çocuğuna bak sen, bir de beğenmiyor!"
Buradaki tek orospunun ben olduğu aklıma gelince yutkundum.
"Her neyse, ben aldığım paraya bakarım!" Bunu dedikten sonra giyinmeye başladım hızla. Birazdan daha delikanlı müşteriler gelecekti sonuçta.
Giyinip odadan çıktıktan sonra kızların olduğu yere geçtim, son on dakika olduğunu gördüm oradaki saatten. Kızlara baktığımda hepsinin bana kin dolu bakışlar attığını fark ettim.
"Noldu lan size, düşmüş yüzünüz?"
Bunu sorunca bana bakmayı kestiler, sanki ben yokmuşum gibi davrandılar. O sırada biri koluma yapıştı, dönünce Yaren ablanın gülen yüzüyle karşılaştım.
"Gözün aydın kız, az önce gelen adam seni çok beğenmiş! Seni seçti, gidiyorsun artık buradan!"
Bu sözler kafamı karıştırdı, ben nereye gidiyordum tam olarak?
"Ne diyorsun abla sen, nereye gidiyorum, ayrıca o adam da kimdi?"
"Aptal ayağına yatıyor birde," dedi Nilay kin dolu bir sesle. Onu duymazdan geldim, sonuçta daha önemli konular vardı burada.
"Adam kendisine birini arıyordu, seni seçmiş. Şimdi hazırlan, daha fazla uzatıp bekletme adamı. O sana herşeyi anlatır, tek diyeceğim çok şanslısın!"
Adam beni buradan alıp başka bir geneleve verecekti büyük ihtimalle, bunun neresi şans sayılıyordu tam olarak?
"Şansınız batsın!" Bunu dedikten sonra odama ilerledim, Yaren ablanın arkamdan küfürler etmesini umursamadım.
"Bıktım saçma sapan erkeklere hizmet etmekten, hayatımın ben ta amına koyayım!" Diye küfürler ede ede odama geçip eşyalarımı toparlamaya başladım yeni cehennemim için.
(•‿•)
Dışarıya çıktığımda o adamın elleri cebinde bir şekilde bir cipe yaslandığını gördüm. Güneş gözlüğünü takmış bir şekilde etrafı inceliyordu. Bana döndüğünde kaşları çatıldı.
"Bırak o bavulu, kaç kişinin giydiğinin belli olmadığı elbiseleri yanımda taşıyacak değilim," dedi ters bir sesle.
"Bize verilen kıyafetler bunlar, başka ne yapabilirim ki?"
Sakin bir sesle söylemiştim bunu. Bu adam beni satın almıştı, bundan sonra sahibimdi. Tek bir bakışla bile belli oluyordu tehlikeli olduğu, bu yüzden ona itiraz etmek az önce ki kadar kolay gelmiyordu.
"Ben o işi halledeceğim," diyerek yanıma geldi ve bavulu tuttuğu gibi dış kapıdan içeriye doğru fırlattı. Kulağıma bavuldan gelen ses doldu, sıkıntılı bir şekilde nefesimi bıraktım.
"Peki patron," dedim galip olmuş bir sesle. Bana kapıyı açtı, binince sertçe kapattı. Ardından kendisi de binip arabayı çalıştırdı.
Yaklaşık on beş dakika boyunca sessizce sürdü yolculuk, bir eczanenin önünde durdu aniden.
"Eczaneden bir şey istiyor musun ufaklık?"
Yandan bir bakış attım. Gerçi haklıydı, aramızda en az 10-15 yaş vardı. Öte yandan eczaneden ne isteyebilirdim sanki?
"Hayır, teşekkürler!" Arabadan çıktı ve eczaneye ilerledi. Arkasından onu izledim. Adam arkadan daha da heybetli duruyordu, istemsizce ıslık çaldım.
"Yakışıklı adam, sikinin olmaması kötüymüş!"
Yaklaşık iki dakika sonra geri geldi, elinde iki tane büyük poşet vardı. Arabaya bindikten sonra poşetleri benim üzerime bıraktı yüzüme bile bakmadan.
Poşeti açtığımda içinde bir sürü prezervatif ve kayganlaştırıcı jel olduğunu gördüm. Belli ki genelevin bir haftalık ihtiyacını almıştı.
"Genelevde ne görevindesin, ben seni ilk başta sahibi sandım, ama alışverişi yapan sensen başka biri de olabilirsin yani?"
Adam bunu duyunca şaşkın gözlerle baktı, dediklerime anlam vermiş gibi durmuyordu.
"Ne saçmalıyorsun sen, ne genelevi?"
"Beni bizim oradan başka bir geneleve götürmek için almadın mı?"
Bunu duyunca tepkisiz bir şekilde arabayı çalıştırdı, birkaç dakika sessiz kaldıktan sonra konuştu.
"Seni satın aldım, tamamen benim olman için. Genelev falan işletmiyorum, tamamen benim için aldım! Tek bir müşterin olacak, yani ben!"
Bu beklediğim bir şey değildi, oysa onun siki bile olmadığını sanmıştım. Heyecanla gözüm pantolonuna kaydı.
Siktir! İlk başta neden oraya bakmayı akıl etmemiştim sanki? Sikinin büyüklüğü kalkmamış olduğu halde belli oluyordu, bunu görünce istemsizce dudaklarımı yaladım.
"Onlarca kız vardı, neden beni seçtin peki?"
Bunu sorduğumda aniden frene bastı, öne savruldum frene bastığı için.
"Onca kız arasında nasıl parladığını fark etmiyor musun güzelim?"
Bunu söylemek için böyle bir şey yapmaya gerek var mıydı? Sakin olmaya çalıştım, yoksa adamın bana ne yapacağı belli bile değildi.
"Güzel olduğumu biliyorum, ama pek müşteri gelmez bana. Kilolu kadınlar istiyor müşteriler, onların tadı daha hoşuna gidiyormuş erkeklerin!"
Bu söze karşı tehditkar bir gülüş oluştu yüzünde.
"Baya mütevazisin!"
"Teşekkürler!"
Geri çalıştırdı arabayı hiçbir şey demeden. Elimdeki poşetlere baktım tekrar.
"Şimdiden iştahın açılmış gibi, ondan mı böyle meraklı bakıyorsun?"
"Bizim genelev yasal,, kontrollerimiz yapılıyor. Bir hastalığım yok, prezervatife gerek var mı ki?"
"Her ne olursa olsun sen bir seks işçisisin, bir seks işçisinden çocuk sahibi olmak istemem."
Bunu duyunca ona kısa bir bakış attım. Haklıydı, benim gibi insanlar anne olmamalıydı. Yine de gözlerim doldu istemsizce, ama her zaman ki gibi bu birkaç saniye içinde geri dönmüştü.
"Boşuna bu kadar masraf etmişsin, sahip. Çünkü benim ne hastalığım var, ne de çocuk yapacak rahmim!"
Yüzüne bakmasam da beni izlediğini fark ettim, bunu bildiğim için tepkisiz kalmaya çalıştım.
"Neden?" Sadece bunu sormuştu. Bu olayları konuşmayı hiç istemiyordum, yok saymak için o kadar çaba harcarken nasıl anlatabilirdim ki?
"Üvey babam öyle istedi!"
"Üvey baban ne alaka amına koyayım!"
Ona gülerek baktım, bu kendimden emin bir gülüştü.
"Emin ol ki bilmek istemezsin sahip!" Sahip dedikçe yumuşuyordu. Saniyesinde geçmişti acım bu seksi adama bakınca.
"Bilmek istemesem sormazdım küçük fahişem!"
Fahişe kelimesinin hoşuma gitmesi hiç normal değildi, ama gidiyordu işte. Belki de hoşuma giden fahişe olmak değil, fahişesi olmaktı.
"Bu işimin arasında değil, ama eğer öğrenmek istiyorsan o zaman benim sorduğum sorulara cevap ver sahip."
"Boş sorular sormazsan iyi edersin, kendi sağlığın için yani!"
Onun bu tehditlerini duymazdan geldim ve sorularımı sormaya başladım.
"Arabana bakıyorum, üzerine, alışveriş yapışına. Belli ki zengin bir adamsın, bir fahişeyle ne işin olabilir? Gidip kendine çıtır bir kız bulabilirdin, neden genelevden seçtin?"
"Çünkü siz ne yaşarsanız yaşayın, hiçbir şekilde yetiştirmezsiniz bir yere. Buna güvendiğim için genelevden seçtim işte."
Tek sorun güvendi demek ki, yoksa benim gibi birine asla ihtiyaç duymazdı.
"Ben nerede kalacağım, senin evinde mi yoksa?"
Yine o ters bakışlarından birini attı bana, bu kez ters bakışı aynı zamanda alaycıydı da.
"Alınma ama seni evime alamam, bu bana ters! Ayrı evin olacak, herşeyin de karşılanacak, merak etme."
"Bu içimi rahatlattı, teşekkür ederim sahip."
Karşılık vermedi. Arabanın hızını arttırdı.
Birkaç dakika sonra aklına gelmiş olacak ki geri döndü bana.
"Bu rahim aldırma işini anlatacaktın bana, üvey baban neden böyle bir şey yaptı?"
Hatırlamak istemesem de bu adam bunu zorla da olsa anlattıracak gibi duruyordu, o yüzden boş yere konuyu uzatmanın bir anlamı yoktu.
"Aslında bahsetmeyi sevmiyorum, ama yegane sahibim için bu kez böyle bir şey yapabilirim."
Ona olayları anlatırken yine aynı şeyleri yaşamıştım.
4 yıl önceye geri dönmüştüm!