Leyla'nın annaannesi ve yengeleri el birligiyle kısa sürede herşeyi hazırladılar. Geriye gelinlik ve altın alışverişi kalmıştı. Gelinligi hazır dikilmişlerden bulacaklardı. Hiç vakit kalmamıştı. Gelinlik almak için Alparslan'ın annesi Selma Hanım ve kızı Elif'te, Leyla'ya eşlik edecekti. Bir de yengesi Gülcan Hanım ve kızı Suna olacaktı. Böylelikle dört koldan arayıp gelinligi bulmayı planladılar. Leyla'nın annaannesi Hanife Hanım'ın iki evladı vardı. Biri seneler önce kaybettigi kızı Zeynep digeride Mustafa Bey'di. Zeynep'inden emanet bir torunu Leyla'sı vardı. Mustafa'sından üç torunu olmuştu. En büyük torunu Alparslan, ortanca torunu Kerem, en küçükleri ise Elif'ti. Elif Leyla'dan bir yaş küçüktü. Bu evlilik işine en çok sevinenlerden biride Elif olmuştu. Eve kuzeni gelecekti. Artık ev sıkıcı olmayacaktı. Üstelik Leyla'yla yaşıt sayılırlardı. Leyla'ya oda hazırlarken annesine Leyla'yı hiç görmediginden dert yanınca Selma Hanım, Leyla'nın resmini kızına gösterdi. Elif, Leyla'nın güzel oldugunu zaten duymuştu. Biliyordu da ama bu kadarını beklemiyordu. Allah için kız gerçekten bakanı bidaha baktırır cinstendi. Kıkırdayarak güldü "Allah abimin yardımcısı olsun gazası mübarek olaa! " Dedi. Selma hanım "Sus kızım abin duyacak şimdi. " Deyince Elif "Ayy anne abim zaten kıskanç. Bana bile etmedigini bırakmıyor. Ohh oldu! Görsün şimdi gününü. " deyip kahkaha atınca Selma hanım gülümsedi olurmu olurdu " Keşke gerçekten sevseler birbirlerini Elif. Baksana kızım nasıl yakışırlar. Birbirlerine eş olsunlar diye özene bezene yaratılmış gibiler. " Elif annesinin boynuna atladı " Abimi dagdan indiremiyorlardı. Şimdi daga zor çıkarırlar artık." Deyince Selma Hanım'ın yüzü güldü " Aminn " Dedi. Tek dilegi çocuklarını mutlu görmekti.
Leyla ve amcasının kızı Suna son son beraber yatıp sohbet etmenin tadını çıkarıyorlardı. Suna, Leyla'sız evde ne yapacaktı ki şimdi? Herşeyini ona anlatırdı. Uzandıkları yatakta bir off çekti " Amca'mı hiç sevmiyorum onun yüzünden ayrılıyoruz. Hayrı dokunmuyor şerride dokunmayaydı bari. " Deyip suratını ekşitince Leyla dayanamayarak Suna'nın haline kıkır kıkır güldü. Bu kız lafını hiç esirgemeyenlerdendi. Leyla babasının adını hiç anmazdı. Gördügü yerde saygılı davranırdı ama hiç baba diye yanına sokulmuşlugu yoktu. Mümkün oldugunca babasına karşı görünmez olmaya çalışıyordu ve bunu çok iyi de başarıyordu. Ümit Bey'in sadece adı babaydı kendisi yoktu. Leyla'nın yerine Suna kuzeninin babası Ümit Bey'e günde bir kaç saydırırdı " O ailenin yüz karası behh! " Dedi Suna "Babaannem bütün genlerini ona geçirmiş. " Bunları söylerken bir yandan da yüzünü buruşturuyor, midesi bulanıyormuş gibi yapıyordu. "Neyse madem çok çalışalımda aynı okula gidelim bari. Leyla ben sensizlige fazla dayanamam. " Deyince Leyla kuzenini öptü " Olur zaten okulda senin kavgalarını ayırmaya insan lazım. Yanlız kalmamalısın. " Deyip şirince güldü. İlkokul ve Lise hayatı Suna'nın kavgalarını ayırmakla geçmişti. "Sanki keyfimizden kavga ediyoruz. Sen hep sustugundan senin için kavga ediyorum. Mesela azcık sesini çıkarsan babaannem bu kadar üstüne gelemezdi. Bak bana dilimle bitiriyorum onu." Leyla'nın istemsiz gözleri doldu. Kırgındı babaannesine...Onun yüzünden annesine doyamadan kaybetmişti. Anne'sinin üzgün yüzü aklından, kalbinden ölse silinmezdi. Kırgınlıktan susuyordu. Uzak duruyordu. Kalbi karaydı Şükran Hanım'ın onun kötülügüne yetişemezdi... Baş edemezdi... Çareyi susup uzak durmakta bulmuştu. Kızların seslerinden hala yatmadıklarını anlayan Gülcan Hanım odaya girdi. "Aaa hadi kızım hala yatmamışsınız. Yarın erken kalkacaksınız. Gelinlik alışverişine gidilecek ya bekletmeyelim insanları." Dedi Leyla'ya dönüp baktı. "Vakit kısıtlı diye acele etme iyice bak emi gızım. Sen zaten inceciksin yakışanı buluruz. Gönlüne sinene kadar bak." Leyla bu kadını seviyordu. Babaannesi ateşse yengesi suydu. Annesiyle yengesi birbirini çok severdi. Amcası yengesini korumuştu ama annesi yengesi kadar şanslı degildi. Ümit Bey karısı Zeynep Hanım'a etmedigini bırakmamıştı. Yengesi "Amaan gızlar! Gelinligin içine nazar duası takmak lazım. Unutturmayın sakın haa! Babaanneniz sagolsun bende akıl kalmıyor. Hadi yatın artık. " dedi. Odadan çıkarken hala kaynanasına saydırmasına kızlar kahkaha attı. Kızlar ışıgı söndürüp yattıklarında Leyla derin düşüncelere daldı. Herhangi bir gelinlik olsa ne olurdu ki? Zaten gerçekten bile evlenmiyordu. Kalbinde anlamlandıramagı korkuları vardı. Hiç görmedigi Alparslan'ı düşünmeden edemiyordu. Acaba sevdigi biri var mıydı? Kolay degildi yalandanda olsa evleneceklerdi. Kimsenin üzülmesini istemezdi ki Leyla. Zaten mecbur kalmamış olsa kimsenin hayatına yük olur muydu? Asla olmazdı... Kendince karar verdi. Alparslan'a ayakbağı olmamak için elinden geleni yapacak, mümkün olduğunca varlığını ona hissettirmeyecekti. Yaptıgı iyilik büyüktü. Leyla onu pişman etmemek için ne gerekiyorsa yapardı. Baktı uyuyamıyor. Zihnini rahatlatmak için abdest alıp iki rekat namaz kıldı. Herşeyin hayırlısını diledi. Tevekkül edince kalbi rahatlayıp uykuya daldı. Sabah sofrada Leyla, Şükran Hanım'ın soguk bakışları altında kahvaltısını yaptı. Leyla'nın babaannesi enteresan bir şekilde bu evlilik işine karışmıyor, sessiz kalıyordu. Ev ahalisi bu durum karşısında gerçekten şaşkındı. Normalde herşeye firavun gibi esip gürleyen kadından beklemedikleri birşeydi bu. Halbuki bilmedikleri bir şey vardı. Şükran hanım Leyla'nın annesinin tarafıyla uzaktan akraba oluyordu. Zamanında Şükran Hanım, Leyla'nın dedesi Ahmet Bey'le evlenmeyi çok istemiş. Bunun için aileleri bile araya sokturmuştu. Aileler anlaşıp söz takmaya kadar iş ilerlemiş ama Ahmet Bey kesinlikle istememiş. Sonrada Ahmet Bey as*kere gitmiş, Şükran Hanım arkasından çok ağlayıp iki sene gelene kadar beklemiş. Ahmet bey dönmüştü dönmesine ama yanlız dönmemişti. Yanında karnı burnunda Zeynep'ine hamile karısıyla dönmüştü. Ahmet Bey'in ailesi çok şaşırmış ama gelinlerini hemen bagırlarına basmışlardı. Bu durumu kabullenemeyen tek bir kişi vardı oda Şükran Hanım'dı. Daha sonra Şükran Hanım başkasıyla evlenmiş kocasını hiç sevememişti. Yıllar sonra intikamını Zeyneb'i ogluna kaçırtırarak aldı. Ahmet Bey'in hem canına hem malına zarar verdi. Ahmet Bey öldügü güne kadar kızının arkasından vicdan azabı çekti. Şükran Hanımın şimdi eline bir fırsat daha geçmişti. Leyla'yı kullanarak Hanife Hanım'ı bitirecekti. Bu hesap Şükran Hanım yada Hanife Hanım mezara girmeden kapanmayacaktı.
Hanife Hanım alışveriş için Leyla'ları almaya Mustafa Bey'i gönderdi. Alparslan'ı gönderseler Leyla'nın babasıyla karşılaşma riski vardı. Alparslan Ümit'e zaten bilenmişti. Nikah kıyılana kadar uzak tutsalar iyi olacaktı. Alparslan alışverişe çarşıda dahil olacaktı. Kadınların dolaşmaktan artık ayaklarına kara sular indi. Selma ve Gülcan Hanım'ı tutabilene aşk olsundu. Üç kız onlara yetişebilmek için helak olmuştu. Elif, Leyla'yı yakından görünce daha bir begendi. İlk günden kanı kaynamıştı.Öyle olunca Leyla'ya şimdiden takılmaya başlamıştı bile omzuyla Leyla'yı dürtüp " Güzelin şansı olmaz derler dogruymuş. Sen de düşe düşe abim gibi suratsıza düştün. Neyse üzülme ben yanındayım ama. " Deyince Suna "Hiç görmedik ki abini. Sahi gerçekten çok mu suratsız kız abin? " dedi. Elif şöyle bir düşünür gibi yapıp "Valla otuziki dişiyle gülerken en son ne zaman görmüşüm onu bile hatırlamıyorum. Hem demin annemi aradı. Birazdan gelecekmiş. Kesin elbiseme laf edecek sabah degiştir demişti. " Dedi gelinliklere bakmaya geri döndüler. Leyla kızların sohbetini dinlemiyor gibi duruyordu. Ama aslında Elif'i dinlemişti. Alparslan birazdan gelirse Leyla nasıl davranacaktı? Hiç bilmiyordu ki böyle bir durumda nasıl davranılırdı. Gerginlikle Offladı. Sonunda Gelinligide seçebilmişlerdi. Ama Leyla çantasının olmadığını farketti. Diğer girdikleri yerde kabinde unutmuştu. Yengesine haber verdi. Zaten hemen iki magaza ötede unutmuştu. Hemen alıp dönecekti. Leyla'nın çantasını magaza görevlileri bulup Leyla'ya teslim etti. Çantasını alan Leyla yengelerinin yanına hızlıca dönmek için koşarken biri kolunu tuttu. Leyla kolunu tutana dönünce karşısında babasının onu sözlemeye çalıştıgı otuzbeş yaşındaki adamı görmeyi hiç beklemiyordu. Halit sabah beri peşindeydi. O kadar zamandır takip ediyordu. Hiç biride onu farketmemişti. Leyla'yı götürmek için fırsat kollarken sonunda tek yakalayabilmiş fırsat ayagına gelmişti işte. Leyla korkuyla koluna tutana bakınca ufak bir çıglık attı. Kolunu kurtarmak için çekince Halit tutuşunu daha bir sertleştirdi. Leyla'yı kendine çekip baştan aşaya süzdü. Yakından daha bir hoşuna gitmişti. Ötesi berisi yoktu bu kızı istiyordu. Beti benzi atmış Leyla'nın suratına dogru egildi "Ne o beni gördügüne sevinmedin mi Leyla Hanım? " Leyla kendini geriye çekip kafasını yan tarafa çevirmeye çalıştıkça Halit kendine çekiyordu. Leyla'nın korkudan konuşacak hali bile kalmamıştı. Şimdi ne olacaktı? Ne istiyordu bu adi adam? Çıglık atsa biri yardım edebilir miydi ki? "Ne oldu Leyla Hanım dilini mi yuttun? Afferin böyle sesini çıkarmadan benimle geleceksin." Leyla zaten gözleri kararmaya başlamış son bir güç "İstemiyorum bırak! Ben seni istemiyorum! " Deyince Halit iyce çıldırdı. "İsteyeceksin ulann! Ben o babana bir senedir senin için ne kadar para yedirdim haberin varmı lan? O babana senin için tahamül ediyorum. Yoksa onunla işmi yapardım ben! Böyle sözünden dönecegini bilsem baştan ugraşmaz çeker alırdım lan seni. " Leyla korkuyla kaçmaya çalıştı nafileydi Halit yapışmış bırakmıyordu ki "Hele bir gelmeee o babanıdaa, benim olana göz koyan o evlenecegin herifindeee ka*nı bana helaldir. Öl*dü*rürüm lann hepinizi öl*ürümde başkasına bırakmam!" Diye yol ortasında Leyla'ya bagırıp arabaya sürüklemeye başladı. Leyla son bir gayret "Yardım edin! Yalvarırım yardım edin! " Diye çırpınmaya başladı. Tam gücü tükenmiş arabaya sokulmak üzereydi ki biri Halit'e yumruk attı. Ama yumrugun çarpmasıyla Halit'in çenesinden gelen kemik kırılma sesini Leyla bile duymuştu. Yere serilen Halit'ten kurtulan Leyla hemen arabadan uzaklaştı. Ama gözleri iyice bulanık görmeye başlamıştı. Heran kendinden geçecek gibi duruyordu. En son gördügü şeyse Halit'te vuran adamın kendine dogru geldigiydi.