Alparslan Leyla'yı lojman evine getirdi. Kapıyı açtı. Zümrüt göze geçmesi için yol verdi. Altı üstü evine Leyla giriyordu. Niye bu kadar stres yapmıştı? Alparslan onu da anlayamamıştı. Nedeni belliydi aslında; evi beğensin, geldiğine pişman olmasındı. Yanında rahat olsun istiyordu. Leyla'ya baktı. Evi fazla incelememisti bile. Hah! Tam da adı ona yakışmıştı. Ürkek ceylandı işte... Hiç tepki de vermiyordu ki, beğenip beğenmediğini anlayabilseydi. Acaba sorsa mıydı? Bu kızla da konuşulmuyordu ki fazla şirindi. O konuştu mu Alparslan'ın aklı işlevini kaybediyordu. Ağır olan erzak kolisini mutfağa taşıdı. Uzun süre kullanılmadığından evin her yeri tozlanmıştı. Evi temizlemek için bir kadın çağırsa iyi olacaktı. Leyla'yı evde bırakıp Askeriye'ye dönecekti. Gitmeden zümrüt göze yiyecek bir şeyler ayarlaması da lazımdı. Birden aklına "Acaba Leyla yemek yapmasını biliyor mu?" sorusu geldi. Yok canım küçücük kız nerden bilecekti. Kendi kendine söylendi. Ahh o itler olmasaydı kızı ne güzel anasının yanında bırakacaktı işte..Burda bu kız Alparslan'la ne yapacakti? Etrafına bakındı.Bu eve doğru düzgün bir düzen bile kurmamıştı. Nasıl olacaktı? Ne yapacaklardı? Of'ladı..Ne zordu bu işler? Millet nasıl hemen evleniyordu? Hemen de çocukları bile oluyordu. Yuhh şimdi çocuğa nerden gelmişti. Bu Alparslan'da git gide Selma Hanım'a benzemeye başlamıştı yani...
Çalan kapı zili Alparslan'ı kendine getirdi. Leyla'yı düşünmeye başlayınca dünyadan soyutlanıyordu resmen. Kapıyı açtı. Gelen kadını görünce biraz rahatladı. Leyla'yı Fatma ablaya emanet etmek en iyisiydi. Alparslan kenara çekilip "Hoş geldin abla geç buyur. " deyince hafif toplu kilolu, güleç yüzlü kadın "Hoş bulduk oglum beni Bekir aradı. Gelini getirmişsin. Bir şey lazım mı diye bakmaya geldim. Hem de gelin kızımla tanışacagım. Çok anlattı bizim oglanlar. Geldiklerinden beri dillerinden düşmüyor. " dedi güldü. Alparslan gülen Fatma ablasına baktı. Bunda gülecek ne vardı? Konuşacak başka konumu yoktu da onun Leyla'sını konuşuyorlardı? Fatma Hanım zaten sert çehreli olan Alparslan'a baktı. Hepten yüzünü karartmış bakıyordu. Bu oglan da bu huyuyla evlenmişti ya şükürlüktü ha!Anası kurban kesip fakir fukaraya dağıtsa yeriydi yani. Alparslan'la, Bekir'i Askerî okuldan beri arkadaştı. Fatma hanım, Alparslan'ıda oğlu belleyip sahiplenmişti. Bu oglan iyiydi, hoştu, çokta severdi de ketumdu. Somurtan Alparslan'a dayanamayarak söylenmeye başladı "Oğlum düzelt şu suratını. Bak evlisin sen artık. Hep ters ters bakmaynan koca olunmaz. Yumuşakça bak azıcık! " dedi içeri girdi. Odadan çıkan Leyla, salondaki kadını görünce gülümsedi. Karşısında ki ellili yaşlarının sonlarında olduğu belli olan kadın onu baştan aşağıya süzerek bakıyordu. Utanan Leyla " Hosgelmişsiniz. " deyince Fatma Hanım baktı. Bu kız dedikleri kadar vardı. Hatta fazlası vardı eksiği yoktu. "Hosbulmuşum kızım. Maşallah bizim oğlanlar seni az bile anlatmış. Hele şu ahu gözlere bak seni görenin içi açılır. "dedi göbeğini hoplata hoplata gülmeye başladı. Karşısında utanan kıza bir daha baktı" Ne utanıyon kızım doğru söze ne hacet. Gel tanışalım senle. Ben bu somurtkan oğlanın arkadaşının anasıyım.Sizin karşı dairesinde oturuyoz. Düğünde Bekir abinle tanışmışsınız zaten. Senin geldiğini görünce bana haber verdi. Bu somurtkan oğlan zamanında diyeydi. Siz gelmeden ben bu lojmanı adam ederdim. Gerçi şimdi de el birliğiyle toplarız insallah" dedi. Leyla kadının söylediklerini duyunca rahatladı. En azından burda yalnız hissetmeyecekti. Leyla için ev önemli değildi. Babaanne'sinin eve verdiği önemi kimsede görmemişti. Ama gel gör ki; evin içi hep görkemli olsa ne olacaktı? Evin içinde huzur eksikti. Huzur olmayan ev ne kadar ev olabilirse o kadar evdi işte. Leyla'yı sığdıramadıkları eve eşyanın en iyisini sığdırmışlardı. O rahat koltuklar olsa ne olurdu? olmasa ne olurdu? Gelen misafir bile fazla oturmazdı. Birkere zaten Leyla'ların evinde ev sıcaklığı yoktu. O yüzden ev sıcaklığına hasretti Leyla. Eşya bulunurdu da asıl mesele o eşyayı huzurla kullanabilmekteydi. Kadına kafasını salladı "Olur abla düzeltiriz. Geç buyur otur. " dedi. Fatma Hanım'ı oturtu. Kendisi de etrafa bakıp temizlik malzemesi ne var ne yok aramaya gitmisti. Alparslan'ın telefonu çalınca onlardan müsaade istedi. Artık Askeriye'ye gitmesi gerektiği için karısını Fatma ablasına emanet etti. Etti etmesine de gene de içi rahat degildi.Akşama kadar idare ederdi heralde bu ceylan yavrusu. Kapıdan çıkarken Fatma hanımın, Leyla'yla konuşma sesleri geliyordu " Kızım senin bacın neyin var mı? Leyla gülümseyerek "Yok abla " dedi. Yok cevabını alan kadın iç cekti. "Olaydı onuda bizim Bekir'e alırdık. Hem bu senin kocan gibi somurtmuyor benim oğlan " deyince Leyla sesli gülmeye başladı. Gerçekten de herkese somurtuyordu. Alparslan'ı sadece kendine gülerken görmüştü. Sahi Alparslan bir Leyla'ya mı gülüyordu? Öylede düşününce yüzü güldü. İyiki de öyle yapıyordu. Gülüşünü sadece Leyla görsündü.. Alparslan kapıdan çıkarken, Fatma hanımın söylediklerine homurdana homurdana çıkmıştı. Herkes de takmıştı Alparslan'a yani. Onun neresi somurtuyordu. Sadece her şeye gülesi gelmiyordu o kadardı işte. Leyla ile Fatma Hanım Bismillah diyerek eve bir giriştiler. Ne var ne yoksa kaldırıp yeniden yerleştirdiler. Zaten evde az eşya vardı. Bir Alparslan'ın odasındaki eşyalar yeniydi. Diğer küçük odada ise tek kişilik bir baza, iki kapaklı da bir dolap vardı. Leyla bu odayı kendine düzenleyecekti. Fatma abla gidince eşyalarını buraya yerlestirmeye karar verdi. Salonda ise koltuk takımı iyi durumdaydı. Halıları halı yıkamaya verseler iyi olacaktı. Leyla o gün evi dip köşe temizledi. Fatma ablasıyla da yemekleri güle şakalaşa pişirip kenara koydular. Bekir kızı anlatırken yaşı küçük diye anlatınca, Fatma Hanım korkmamış değildi. Sonuçta bunlar asker adamdı. Yeni yetme çocuğa ağır gelirdi. Yaşı biraz büyük olsaymış keşke demişti. Ama şimdi Leyla'yı görünce korkusu geçmişti. Bu kızın yaşı küçüktü ama gönlü büyüktü. Bildiğini en alasıyla yapıyor. Bilmediğini ise hiç gocunmadan sorup öğreniyordu. Bu kızdan Alparslan'a en alasından yarende olurdu yanına dağ gibi dayananak da olurdu.Valla çok beğenmişti çok. Leyla günün nasıl geçtiğini bile anlayamadı. Çok yorulmuştu. Ama ev ışıl ışıl olmuştu. Acaba eşyaların yerini değiştirdikleri için Alparslan kızarmıydı ki? Gelir gelmez de adamın düzenine çorba olmuştu. Kızarsa da hakkıydı yani. Alparslan'nın aklı bütün gün ürkek Ceylan'da kalmıştı. Akşam Bekir yüzbaşı ve Laz Ali'yle beraber gidip, evde tamir işi ne varsa halletmeye karar verdiler. Buzdolabınıda doldurmak gerekiyordu. Eve geldiklerinde Leyla'nın, Fatma ablalarda olduğunu düşünerek ilk oranın kapısını çaldılar. Açan kimse olmayınca Alparslan şaşırdı. Diğer evde miydi? Evi temizletmeden durmasaydı keşke orda. Canı sıkıldı. Zümrüt göz acaba geldiğine pişman olmuş muydu? Alparslan'ın evinin kapısını çaldılar. Bu sefer açılan kapıdan Leyla gülümseyerek bakıyordu. Evdense mis gibi temizlik kokusu ve yemek kokuları geliyordu..
Bölümü nasıl buldunuz? Bu bölümden sonra özel sahneler gelmeye başlayacak. Anladıgım kadarıyla burda bizim kitap pek ilgi görmüyor. Talep olursa yeni bölüm yükleyecegim. Tekrar görüşene kadar Allah'a emanet olun ☺