Devran genç kızın neden bir anda gülen yüzünün solduğunu anlamamıştı. Arkasından afallamış bir halde bakarken, yanına gelen Dicle ile neye uğradığını şaşırdı. Dicle’yi kolundan tutup, köşeye çekerken tek derdi Hüzün’ün bu kadını görmemesiydi. Düğüne iki gün kala girdikleri strese bir de Dicle’yi eklemek istemiyordu. Hem bu kadının burada ne işi vardı ki? Öfkeyle kısılan gözleri Dicle’nin üstünde memnuniyetsizce gezdirdi; kibarlığı bir kenara bırakıp, direkt söze girdi. Hüzün görmeden bu kadının buradan gitmesi herkes için iyi olacaktı. Annesinin ve Leyla Hanımın gözlerinin üstünde olduğunun farkındaydı. “Senin burada ne işin var? Sana bir daha karşıma çıkma demedim mi ben?” Dicle pişmanlığın eserini taşıyan gözlerini Devran’a çevirdiği anda, bazı şeylerin geri dönüşü olmayacağını fark et