Bölüm 2

840 Words
Püren, Burak'ın dikkatini evlerindeki havuzda yüzdüğü sırada çekti. Burak'ın kız kardeşi Işıl'ın arkadaşıydı ve o yaz sık sık Işıl’la birlikte vakit geçiriyordu. İlişkileri de bu olaydan sonra başlamıştı. Başlangıçta masum buluşmalar vardı: parkta yürüyüşler, gizli bakışmalar, utangaç gülümsemeler... Her şey saf bir romantizm içinde ilerliyordu. Burak, kızın masumiyetinden, enerjisinden, tez canlılığından, zekasından, güzelliğinden çok hızlı bir şekilde etkilenmişti. Kızın ona aşık olduğunun farkındaydı. Başta bunu çocukluk aşkı gibi görmüştü. Zamanla soğuyacağını, başkalarına yöneleceğini de... Ama değişen bir şey yoktu. Bir yıldır birlikteydiler... Püren vazgeçmek yerine her geçen gün ona daha çok bağlanıyor, dah aşık oluyor gibiydi... Burak, evlenmek istiyordu. Arkadaşlarının aksine, oyalanmadan evlenmek, ona tapan bir kıza tapmak, bir sürü çocuk yapmak, huzurlu bir aile kurmak en büyük hayaliydi. Bir gece Burak, Püren'i alıp yeni satın aldıkları oteli göstermek istediğini söylerken de bunu planlıyordu. Gecenin sonunda evlenme teklif edecekti. Bu yüzden artık kendini tutmayı bırakmıştı. Püren, oteli görmeye gitmek için fazlasıyla hevesliydi. Şehir ışıkları altında ilerlerken Burak'ın sesi, ona kendini güvende hissettiren bir melodi gibiydi. O gece otelde birlikte oldular. Püren için bu, hayatının en özel anlarından biriydi. Ama sabah olduğunda Burak’ın yüzündeki ifade değişmişti. Burak, sabah ilk ışıklarında gelen bir telefonla sarsılmıştı. Babasının ani ölüm haberini almıştı. Aynı zamanda, kız kardeşi Işıl’ın bir arkadaşı sayesinde ciddi bir tehlikeden kurtulduğunu öğrenmişti. Hayatı bir anda altüst olmuştu. Babasının yerini alması, onun tüm işlerini devralması gerektiğini ve bu işlerin ne yazık ki mafyayla iç içe olduğunu fark etmişti. Bu durum, ona sevdiği kadını koruma sorumluluğunu da beraberinde getirmişti. Yatağında masumca uyuyan Püren'e baktı. Onu ne kadar sevdiğini kendine bile itiraf edemiyordu, ama hayatının gerçekleri, bu sevginin imkansız olduğunu söylüyordu. Püren’i bu tehlikeli dünyadan uzak tutmak zorundaydı. Kendisiyle birlikte olmanın, genç kadının hayatını mahvedeceğini biliyordu. Zor olmasına rağmen o an, onu korumak için kendi hayatından uzaklaştırmaya karar verdi. Püren uyandığında Burak’ın soğuk bakışlarıyla karşılaştı. Adamın sözleri, genç kadının kalbini paramparça etti. “Bu bir hataydı,” dedi Burak. Sesi sert ve duygusuzdu. “Sen, çok küçüksün, cahilsin... Bizim gibi insanlar birlikte olamaz. Benimle birlikte olabilecek biri değilsin, Püren. Seni hayatımda istemiyorum, isteyemem. Beni rezil etmekten başka işe yaramazsın. Bir çocukla birlikte olduğum duyulursa zaten mahvolurum. Gitmen en doğrusu.” Püren, bu sözler karşısında şok olmuştu. O anda dünyası başına yıkılmış gibi hissetti. Gözyaşları yanaklarından süzülürken Burak’a yalvarmaya başladı. Yataktan indi, kendini yere bıraktı. Adamın ayaklarına kapanıp hüngür hüngür ağlamaya başladı. “Lütfen, Burak,” dedi hıçkırarak. “Bana bir şans daha ver. Hemen büyürüm! Çocukluk yapmayı bırakırım, şımarıklıklarımı da... İstediğin gibi olurum! İstersem olurum! Beni bırakma. Seni seviyorum. Burak, ben seni çok seviyorum! Şimdi neden böyle yapıyorsun! Ne yaptım ki? Hata mı yaptım?" Kendini suçlamaya meyilliydi. Bakışlarını bedeninde gezdirdi. "Yeterince güzel değil miyim?" diye sordu korka korka. "Güzelsin diyorlar!" Püren, kusursuzdu. Öyle kusursuzdu ki oyuncak bebeklere benziyordu... İri mavi gözleri, sarı, düzgün bukleleri, bembeyaz, tek bir leke olmayan bedeni... Sadece kısa boyluydu. Onu da peşinde gezen hiç kimse sorun etmemişti... Burak'ın onunla birlikte olduktan sonra pişman olmasını başka bir şeye yoramamıştı. Burak, kıza tepeden bakarken tüm ciddiyetini takınmıştı. Kızın göz yaşlarına da dayanamıyordu... Ama o an için kararlıydı. Kendisinden uzak durmasının Püren için en iyisi olacağını biliyordu. En azından kendini bu pislikten sıyırana kadar kızdan uzak durmalıydı... Her ne kadar onu incitmek istemese de, bu acıyı yaşatmanın gelecekte daha büyük bir acıyı engelleyeceğini düşünüyordu. Kıza biraz daha bakarsa kararının arkasında duramayacağını biliyordu, bakışlarını pencereye çevirdi, geri adım atmadı. “Böyle olması gerekiyor,” dedi son kez. "Bir daha beni arama, peşimde dolaşma... Sıkıldım... Düşündüğüm gibi eğlenceli değildin..." Püren, ağlamaya devam ederken yerde yıkılmış bir şekilde oturuyordu. "Sıkıldın mı?" derken donmuş gibiydi. Burak, "Seni sevdiğimi sanmıyordun herhalde?" diyerek başını sağa sola salladı. "Yatakta nasıl olduğunu merak etmiştim. Öğrendim. Bitti... Bilirsin, bizde biri gelir, biri gider... Kendini farklı mı sandın?" diyerek kıza döndü. Yüzünde alaycı bir gülümseme vardı. "Beni daha fazla yorma. Seni etrafımda görmek istemiyorum. Ayak bağı olma... Tatlı tatlı söylüyorken git!" dedi. Püren, irkilerek geceyi düşünmeye başladı. Olanları... Söylediklerini, dokunuşlarını... Sonra bir de şimdi dediklerini... İki farklı kişiyle karşı karşıyaydı sanki... "Burak," dedi dudakları titrerken. "Bana doğruyu söyle... Bir şey mi oldu?" Burak, iç geçirdi. "Çocuksun! İnkar etsen de saf bir çocuksun... Kandırdım kızım seni... Seni kullandığımı bile anlayamıyorsun! Yatağa atmak için peşinde dolaştım. Attım. Hevesim geçti!" Püren, başını sağa sola sallarken "Büyüyünce bir daha gel, bir de öyle deneriz..." deyip göz kırpınca kaskatı kesildi. Burak, bu sözlerinin ardından odadan çıktı ve Püren’i paramparça bir kalple geride bıraktı. Bir daha kimseye güvenemeyeceğini, bir daha kimseyi böyle sevemeyeceğini biliyordu... Bir daha kimsenin onu kullanmasına izin vermeyecekti... Yerden kalkarken, perişan haldeydi... Ama Burak doğru söylüyordu. Yaptığı hiçbir şeyden pişman değildi. Sevilmemiş olabilirdi. Ama sevmişti. Çok sevmişti. Sevdiği erkekle birlikte olmuştu. Rol yapmış olsa bile, onu kullanmış olsa bile Burak'ı değil, kendini suçluyordu. Hala sevdiği için, bir kez daha çağırsa yine koşa koşa geleceği için... Ama yapamayacaktı. Aşkından ölse bile bir daha karşısına çıkmayacaktı. Peşinde koşsa bile bir daha onunla birlikte olmayacaktı. Bir şeyler olduğunu düşünüyor, nedenini bir türlü bulamıyordu... Eve gittiğinde durumu haberlerden öğrenmişti. Yeraltı dünyasının ünlü isimlerinden Metin Karayel bir suikaste kurban gitmişti... Herkes Burak Karayel'in babasının yerini alacağından bahsediyordu. Ve adama kalan servetten...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD