Defne; Mulier Mea’nın ne demek olduğunu anlamasa da, diğer sözcükler öylesi aklını başından almıştı ki, dilini yutmuş gibi sessiz kaldı. Konuşursa bu anı bozacak aptalca bir şeyler dile getirmekten, ilk defa mutluluktan ağlamaktan korkuyordu. Kendine gelen mesajlara rağmen, Doğu’nun söylediklerine tüm kalbiyle inanıyordu. O an konuşmak yerine, sadece sevdiği adama sarılmak istiyordu ve sarıldı. Ateşle barutun bir araya gelmesi gibi bir yakınlaşmaydı bu. Doğu, günlerdir dizginlediği duygularını özgür bırakıp, dudaklarını Defne’nin dudaklarıyla birleştirdi. Dili genç kızın ağzının içini talan ederken eli başının arkasına gitti. Saçlarını okşadı, onu kendine daha çok bastırdı. İkisi de nefes nefeseydiler. Bu noktadan sonra Doğu için artık durmak mümkün değil, vazgeçmek içinse çok geçti. İçi