Sabahın köründe birinin beni dürtüp uyandırma çabalarına karşı gelmeye çalışıyordum. Sağa sola dönüp duruyordum. Ama uyandırmaya çalışan kişi pes etmemiş aksine omzumu delmişti. Betül "Uykucu uyansana. Betül Sayer'i böyle mi karşılıyorsun?" diye seslenmesiyle gözlerimi açtım. Şaşkınca Betül'e baktım. "Senin ne işin var burada? Yoksa rüyada mıyım?" diye sordum. Gözlerimi ovuşturup mahmur bir ifadeyle ona baktım.
Betül saçlarını savurdu. "Rüya olmayacak kadar güzelim,” dediğinde "Sabah sabah çok mütevazısın." diye homurdandım. Aslında Betül'ün genel haliydi bu. Betül bencil ama fazlasıyla duygusal bir kızdı. Bencil gibi gözükür ama karşı tarafın duygularını çok önemserdi.
Betül "Her zamanki halim boş ver!" dediğinde güldüm. Bazen kendi bile kabulleniyordu bunu. Yatakta doğruldum. "Siz ne zaman döndünüz? Bu kadar erken olmasını beklemiyordum,” dedim. Betül çift kişilik yatağımın boş tarafına yattı. Omuz silkip "Bana ihtiyacınız var sizin. Keşke en başından sizinle gelseydik çünkü Pusat bir kere bile ortaya çıkmadı,” dediğinde omuz silktim. “Burada ortaya çıktı ama.”
Betül elimi tuttu. “Biraz geç kaldık ama her zaman yanınızda olacağız.”
"Geç kalmış sayılmazsın."
Betül "Bir atasözü vardı. Güç olmasın geç olsun muydu?" diye sormasıyla kahkaha attım. "Geç olmasın güç olsun, olmasın." dedim alayla.
Betül göz devirip yataktan kalktı. "Hadi kalk okula geç kalıyoruz,” dedi yataktan kalkarak. Gözlerimi büyüttüm. "Oha siz ne ara?" diye sordum şaşkınca.
Betül "Dün babam halletti. Hadi kalk. Can da Defne'yi almaya gitti. Az sonra gelirler." deyip beni kolumdan tutup yataktan kaldırmaya çalıştı. Ama sonu hüzünle bitti. Popumun üstüne düştüm. "Ah! Ya sen ne biçim arkadaşsın kızım. Gitti popom."
Betül "Popon benimki kadar güzel olsaydı üzülebilirdim." deyip burun kıvırdı. Ah Betül'ün egosu. "Tamam, şampiyon sensin." dedim alayla. Yerden homurdanarak kalktım. Popom cidden acımıştı. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Betül de bu arada bana kıyafet seçeceğini söylemişti.
Odama girdiğimde yatağımın üstünde kot, yırtık, dar paça pantolon ve sıfır kollu beyaz bir tişört vardı. "Bunları giy üstüne de şu kot ceketi giy." deyip ceketi bana uzattı.
Kafamı salladım. Şu an kıyafet seçecek zamanım yoktu. Benim için seçtiklerini üstüme geçirdim. Beyaz ayakkabılarımı da giyince hazırdım. Betül diğer yandan saçlarımı düzleştirdi. Betül "Okulda taşlar var mı? Heyecanlandım. Dün akşam bir yakışıklıyla çarpıştım ama mal çıktı. İnşallah o tipler yoktur." diye homurdandı.
Kahkaha attım. Genelde Betül mıknatıs gibi salakları kendine çekerdi. "Salaklar seni bulur zaten. Bilirim onları çekersin sen." dedim alayla. Betül göz devirdi. Telefonuyla uğraştıktan sonra cebine koydu. "Hadi Can aşağıda bekliyormuş."
Birlikte evden çıkarken annem ve babamın erkenden çıktığının öğrendim. Abim de çıkmış. İşte buna şaşırmıştım. Çünkü abim asla erken çıkmazdı. Öğleye kadar uyur keyfi olursa okula giderdi.
ARAS'TAN
Sabah sabah evde yankılanan müzik sesiyle uyanmak zorunda kaldım. Bu gece Arda’nın evinde kalmıştım ve Doruk da kalmıştı. Çok pişmandım, kaldığım için. Doruk ve şarkıları. Yataktan kalkıp aşağı indim. Doruk favori şarkısı Bodrumun Akşamlarıyla saçma salak bir şekilde dans ediyordu. Yok, bu çocuk cidden nasıl Rizeli? Koltuğun üstündeki kumandayı alıp müziği kapattım. Doruk hala dans etmeye devam ediyordu.
"Doruk!" diye bağırmamla gerçek dünyaya döndü. "Lan sabah sabah neden açıyorsun bunu?" diye sordum. Bu müziği açtıysa yine bir şeye sevinmişti. "Âşık oldum lan! Şu gördüğün kardeşin âşık oldu!" demesiyle yüzümü buruşturdum. Bu yarım akıllının normal hali çekilmiyordu bir de aşık olunca hiç çekilmezdi.
Arda merdivenlerden inerken "Kim bu şanssız kız?" diye sordu alayla. Ben de güldüm. Cidden Doruk’la sevgili olacak kişi hayatın en şansız kızıydı. Doruk göz devirdi. "Simay." demesiyle kaşlarımı çattım. Simay mı? Tüm bedenimi ele geçiren sinirle ona doğru yürüdüm.
"Ne saçmalıyorsun lan sen? "
Doruk güldü. "Kıskandın mı?" diye sordu. Koltuğun üstündeki yastığı ona fırlattım. "Sikerim belanı Doruk!" diye bağırdım. Nedensiz sinirlenmiştim. Bu kız tüm dengelerimi alt üst etmişti. Doruk "Şaka lan! Simay benim yengem sayılır. Kızı tanımıyorsunuz. Aslında ben de tanımıyorum."
Arda "Lan ben de gerçek sandım." deyip merdivenleri çıkmaya başladı. Doruk "Ne anlarsın sen aşktan be!" diye bağırdı arkasından. Doruk bazen fazla saçmalayabiliyordu. Tam ağzını açıp bir şey anlatacakken onu görmezden gelip merdivenleri çıkmaya başladım.
***
Arabaya bindiğimizden beri Doruk âşık olduğu kızı anlattı durdu. Başım şişmişti. Doruk sustan anlamıyordu. "Abi o yeşil gözlerini bir görsen. Nasıl da haşin ve göz alıcıydı."
Arda kafasını koltuğun arkasına yasladı. Sıkıntıyla ofladı. Doruk "Lan hele o bacakları yok mu? Gigi Hadid yanında halt etmiş,” dediğinde "Doruk arabadan atmamı istemiyorsan kes lan sesini artık!" diye bağırdım. Doruk "Siz de vurun." diye homurdandı.
Arda sırıttı. "Lan başka kim dövdü seni? Kızdan dayak yedim deme bana sakın!" demesiyle Doruk homurdandı.
"Lan kız değerlime bir tane vurdu. İşte o an dedim tam bana göre."
Ben dikiz aynadan ona alayla bakarken ekledi.
"Ben de doğacak çocuklarımıza bunu yapma deyince bu sefer de çantasıyla vurdu."
Kahkaha attık. "Lan sen harbi malsın!" diye homurdandım. Doruk "Neyse sen onu bunu bırak yarın akşam büyük bir teslimat işi var. Hem de işin başında Pusat var."
Arda kafasını arkaya doğru uzattı. "Nereden öğrendin?" diye sordu. Merakla Doruk'un vereceği cevabı bekledik. Doruk telefonunu çıkarttı.
Bir şey açıp Arda'ya verdi. Arda "Oha lan!" demesiyle "Ne o?" diye sordum.
Arda telefonu bana doğru tuttu. Pusat'ın Secrecy'deki odası ekrandaydı. "Bunu nasıl yaptın oğlum? Bu kamerayı nasıl taktın?" diye sordum şaşkınca.
Doruk sırıttı.
DÜN GECE DORUK'TAN
Secrecy'e girip Pusat'a yakın bir locaya oturdum. Koridorda bir sürü insan vardı. Odasına girmem imkânsızdı. O yüzden yanındaki kızdan yararlanacaktım. Pusat kızla ayaküstü sevişirken ben de gizlice onları izliyordum. Mekândaki korumalardan biri bizim adamlardan biriydi. Adı Görkem’di. Ona mesaj attım.
-Az sonra buraya gelip aşağıda karışıklık çıktığını söyleyeceksin.
Mesajı gönderdikten sonra telefonu cebime koydu. Bu mekânın altında bir gizli geçit vardı. Orada uyuşturucu, esrar, bonzai ne ararsan vardı. Büyük abi denen adamla Pusat ve dede yönetiyordu orayı. Gençleri kandırıp onları zehirliyorlardı.
Az daha Aras'ı da kandıracaklardı. Görkem'in Pusat'a doğru ilerlediğini görünce sırıttım. Plan tıkır tıkır işliyordu. Görkem'in söylediği şeyle Pusat burnundan soluyarak kızı orada bırakarak gitti. Fırsatı değerlendirip kızın yanına gittim. "Selam." deyip yanına oturdum.
Kız beni süzdükten sonra gülümseyip "Bu akşam olmaz. Doluyum tatlım,” dediğinde yüzümü buruşturdum. "Çok para kazanmak ister misin?" diye sordum. Kızın gözleri ışıldadı. Bu sürtüklerin tek derdi paraydı. Bunu anlamamak çok zor değildi.
Cebimden çıkarttığım gizli kamera ve çek kâğıdını ona uzattım. "Çekte tam 50 bin Türk lirası var. Bu kamerayı yakalanmadan Pusat'ın odasına yerleştirirsen senin olacak."
Sürtük elimdeki kamerayı sırıtarak alıp bacak bacak üstüne attı. "Sen bu işi olmuş bil."
Sırıttım. "Aferin şimdi gerisi sen de bir şekilde bunu yerleştir. Ben dışarıda seni bekliyorum. Yanlış bir şey yaparsan parayı unut!" deyip yanından kalktım. Secrecy'nin dışına çıkıp arka kapısında kızı beklemeye başladım. Cebimden Arda'dan gasp ettiğim sigarayı çıkartıp bir dal yaktım. Umuyorum ki bu kız arkamdan iş çevirmezdi. Yoksa Aras beni öldürürdü. Kötüsü ise Aras ve Arda'nın haberi yoktu. Daha kötüsü Demir abinin bile haberi yoktu.
Sigarayı içime çekip dışarı üfledim. Sırtımı duvara yaslayıp saate baktım. Daha 15 dakika geçmişti. Telefonumu çıkartıp oyun oynamaya başladım. Hayday oyununu bir süredir oynuyordum. Kendimi ne kadar kaptırdım bilmiyorum ama kız geldi. Saçı başı dağılmıştı. Yüzüm istemsiz buruşturdum. Kız "İşlem tamam." dediğinde kafamı salladım.
Telefondan kameranın görüntüsünü açtım. Cidden koymuştu. Sırıttım. Çeki ona uzattım. "Beni tanımıyorsun." deyip yanından uzaklaştım. İlerideki son model arabama binip kameranın görüntüsünü izlemeye başladım.
Pusat ve Büyük abi odaya girince sırıttım. Pusat koltuğa oturup sinsice sırıttı. "Bu teslimat sayesinde çok para kazanacağız."
Elindeki içkiden bir yudum alan büyük abi "Gemiler hazır değil mi?" diye sordu.
Bunlar yine neyin peşindeydi? Kaşlarımı çattım. Pusat sırıttı. "Gemi şu an Ambarlı Limanında teslimatı bekliyor."
Büyük abi bardağı masaya bırakıp "Gümrük işini çözdün mü?"
Pusat kafasını salladı. "Bir adamı parayla susturduk. Geçişe izin verecek."
Büyük abi memnunca kafasını salladı. "O zaman cuma akşamı bu iş sende. Başlarında sen olacaksın. Sorun istemiyorum."
Telefonu kapatıp sırıttım. Sorun yaratmak bizim işimiz aga!
ŞİMDİKİ ZAMAN DORUK'TAN DEVAM
İkisi de ağzı açık beni dinlerken ben kasıla kasıla arkama yaslandım. Arda "Oğlum sen dün ne ara yaptın bunları?" diye sordu. "Az önce kızdığınız Doruk yaptı bunları."
Okula geldiğimizde arabadan inerken aynı anda tam yanımızdaki araçtan inen kişiyi görünce gözlerimi büyüttüm. Oha o kızdı.
O da beni görünce gözlerini büyütüp yüzünü buruşturdu. Yok, artık bu kız Simay ve Defne'nin arkadaşı mıydı?
Aras "Nereye bakıyorsun hadi gidiyoruz." deyince "Oğlum burada lan! Hem de yengemin kankası." dedim gülerek.
DÜN GECE BETÜL'DEN
Can geldiği gibi bara gittiği için ben de sıkıldığım için onu bulmaya çalışıyordum. Secrecy denilen bir yere gitmişti. Orası sadece o işi halletmek ve içki içilen bir yermiş. Yani kulüpler gibi son ses müzik falan yokmuş. Yani Can gibi sıkıcı bir yerdi. Sokakta yürümeye devam ederken sokağın ürkütücü havası beni biraz korkutmuştu.
Yürümeye devam ederken sağdan gelen araç hızla bana doğru gelmeye başladı. Allah'ım ölmek için çok gencim. Ben gözlerimi kapatıp ölmeyi beklerken araç acı bir sesle fren etti. Tam dibimde durdu.
Araç inen ultra yakışıklı sarışın yaratığı süzerken çocuk "Yolun ortasında durma gibi bir hobin mi var?" diye sordu alayla. Sonra beni görünce sırıtıp beni süzdü. Bakışları bacaklarımda fazla oyalanınca "O bakışlarını silerim senin çocuk!" diye tısladım. "Her zaman karşıma böyle güzel bir kız çıkmıyor güzelim." deyip göz kırptı.
Bana doğru yaklaşmaya başlayınca değerlisine geçirdim. Acıyla inlemeye başladı. "Seni pis sapık!" diye cırladım. "Ama olmadı be haşin kız. Doğacak çocuklarımıza bunu yapma!" dediğinde benim devreler yandı. Çantamla kafasına vurmaya başladım. Çantamda bir hazine taşıdığım için çocuğa şimdiden acımıştım.
Ne acıyacağım be! Çocuk az daha beni taciz ediyordu. İçime gelen şevkle daha hızlı vurmaya başladım. İnlemeye devam ederken "Seni gibi şerefsizlerin topu kurusun be!" diye cırladım.
ŞİMDİKİ ZAMAN BETÜL'DEN
"Yok, artık ya! Biri bunun bir rüya olduğunu söylesin. Ne rüyası be kâbus bu!" diye mırıldandım. Bendeki şans Arda'nın Barcelona'ya gidip yedekte kalması gibiydi. Of yine saçmaladım. O geri zekâlı dün akşamki gibi öküzün trene bakar gibi bana bakıyordu. Simay "Kendi kendine ne konuşuyorsun?" diye sordu. Sonra da baktığım yere baktı.
"Bahsettiğim kişi o çocuk!" dedim yüzümü buruşturarak. Simay kahkaha attı. "Senin bahsettiğin salak Doruk muydu?" diye sordu. "Adı her neyse. Malın teki." diye homurdandım. Can "Gelsenize!" dediğinde o salaktan bakışlarımı çekip Can'ı takip ettim.
Simay'ın koluna girdim. "Kanka yanındakinin sana bakışlarını görmedim sanma. Alacağım ifadeni."
Simay'ın anında yanakları kızardı. "Oha! Kızım neler oluyor? Bu akşam size geliyoruz. Değil mi Defne?"
Defne hafifçe arkasını dönüp "Olur. Kız gecesi yaparız." dedi heyecanla. Can "Yine dışlandığımı hissettim."
Defne Can'ın saçlarını parmak uçlarında yükselerek karıştırdı. Can homurdandı. "Kızım sabah kaç saat uğraştım biliyor musun? Sen gel boz diye mi yaptım?"
Defne kıkırdadı. "Sen bana kıyamazsın." deyip yanağına öpücük kondurdu. O anda Arda Can'a omuz attı. Havada kıskançlık kokusu alıyorum. Burası şimdiden eğlenceli olacaktı.
Can "Önüne baksana birader!" diye diklendi.
SİMAY'DAN
Arda'nın yanındaki Aras ve Doruk da Arda'yla eş zamanlı döndü. Arda "Bir sorun mu var?" diye sordu tek kaşını kaldırarak.
Can öne doğru atılıp "Bana çarpan sensin! Asıl sen söyle bir sorun mu var?" diye sordu sinirle. Arda "Yeni olduğun için bir şey demiyoruz." deyip gidecekken Can "Söylesene lan! Adamsan söyle!" diye diklendi.
Arda arkasını döndüğü gibi Can'a kafa attı. Defne ve Betül anında çığlık atarken ben ise dehşetle olayı izliyordum. Baran "Ne oluyor lan?" diye araya girdi. Tüm bahçe toplanmış olayı izlerken Aras "Sen karışma!" diye araya girdi. Arda'yı Can'ın üstünden çeken Doruk "Lan sakin olsana!"
Baran "Karışırsam ne olur Soydan?" diye sordu alayla. Aras sırıttı. "Bu olur!" deyip Baran'a kafa attı. Baran sedelendi ama yere düşmedi. Aras'a yumruk atınca çığlık attım. Aralarına girdim. Aras "Lan!" deyip vuracakken Aras'ın kolunu tuttum. "Aras lütfen!"
Aras'ın dudağının kenarı kanıyordu. Baran'ın da kaşı kanıyordu. Hoca da gelince ortalığı dağıttılar. Melis Baran'la, Defne ve Betül Can'la ilgileniyordu. Ben de çantamdan çıkarttığım mendili Aras'ın dudağının kenarına koydum. Aras anında acıyla inledi. "Kötü görünüyor!" dedim yaraya bakarak.
Aras "Daha kötülerini de gördüm." deyip geri çekildi. Biri tarafından itildim. Derin denen kızdı. Melis’e saçma şeyler söylemiş ben de ağzının payını vermiştim. Beni sevmediği kesindi. "Aras iyi misin?" diye sordu dudağına dokunarak. Aras "İyiyim Derin. Büyütülecek bir şey değil."
Sesi bana kullandığının aksine yumuşaktı. Dün Aras'ın arabasına bindiğim için bana kötü kötü bakan kız da Derin’di. Dün fazla yüzüne bakmadığım için fark etmemiştim.
Belki de sevgiliydiler. Ben öylece onlara bakarken Aras'ın bakışları bana döndü. Duygularını gizlemişti. Düz bir şekilde bana bakıyordu.
Derin elini yanağından çekip "Revire gidelim." deyip elinden tuttu. Elinden. İçimde bir fırtına koptu değim yerindeyse. Aras o kızla birlikte tam yanımdan gitti. Ben arkalarından bakarken Betül "Simay sen o çocuktan hoşlanıyorsun!"
Anında ona döndüm. "Saçmalama sadece Pusat’ın kuzeni olduğu için merak ediyorum onu."
Betül "Ellerin neden yumruk şeklinde o zaman." dediğinde bakışlarım ellerime indi. Farkında değildim. Anında ellerimi gevşettim. "Saçmalama Betül! Dediğim gibi onu merak ediyorum."
Zil çalınca sınıfa çıktık. Aras'la Derin denen kız hala gelmemişti. Lavaboya gitme ayağına sınıftan çıkıp revire gittim.
İçeri girerken beni gören Derin bir anda Aras'ın dudaklarına yapıştı. Ben olduğum yerde kalakaldım. Filmlerde veya kitaplarda olduğu gibi başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
ARAS'TAN
Derin'in bir anda dudaklarımla yapışmasıyla şaşkınlıkla kalakaldım. Zaten benim buraya onunla gelmem hataydı. Onu ittim. İtmemle "Ne yapıyorsun sen?" diye bağırmam bir oldu. "Hoşuna gitmedi mi?" diye sordu dudaklarını yalayarak. Dudaklarımı sildim. "Hoşuma falan gitmedi. Simay görsün diye yaptın değil mi?" diye sordum.
Simay'ın buraya geldiğinin farkındaydım. Derin "Simay mı o ne alaka?" demesiyle "Yalan söyleme Derin!" diye kükredim. Derin olduğu yerde hafifçe atladı. Korkmaya başlamıştı. "Kendinle onu bir mi tuttun cidden? Sürtüğün tekisin!" diye tısladım.
Anında timsah gözyaşlarını akıtırken "Derin ağlama! Ağlayan kişilere dayanamadığımı bildiğin için yapıyorsun!" diye tısladım.
"Neden ben değil de o? Neden beni sevmedin Aras?" diye sordu. "Seninki aşk falan değil hastalık! Hale'ye yaptıklarını unuttum sanma! Sadece beni seven masum bir kıza yapmadığını bırakmadın!" diye bağırdım.
Derin bana doğru bir adım attı. "Sakın! Simay'dan uzak dur. Hale'deki gibi sessiz kalacağımı zannetme!" diye bağırdım.
Derin "Onu seviyorsun değil mi?" diye sordu titrek bir sesle. "Seviyorum ya da sevmiyorum seni ilgilendirmez! Ondan uzak dur!"
Revirden çıkıp sınıfa girdim.
SİMAY'DAN
Sınıfa girdiğimde başım dönüyordu. Kendine gelmelisin Simay! Yerime geçtiğimde Defne "Neler oluyor, iyi misin?" diye sordu. Kafamı salladım. İçeri Muzaffer Hoca girince derin bir nefes çektim ciğerlerime.
Kendine gel ve dersi dinle Simay! Çok geçmeden içeri Aras girdi. Ama yanında Derin denen kız yoktu. Hoca gözlüklerinin altından Aras'a baktı. "Neden geciktin?" diye sordu. Aras "Revirdeydim." deyip sırasına ilerledi. Giderken bana da bir bakış atmayı unutmadı.
Belli etmemek için sırıttım ona. İçim kan ağlarken. Aras hafif şaşkınca bana baktı. Kızacağıma neden bu kadar emindi? Aras yerine geçince hoca "Yeni gelenler tanıtın kendinizi!"
Betül ayağa kalkıp "Betül Sayer 17 yaşındayım. Amerika'dan geliyorum." deyip oturdu. Sonra Can kalktı. "Can Tuna 18 yaşındayım. Ben de Amerika'dan geldim. Betül benim kuzenim." demesiyle arkadan Doruk "Ne!" diye bağırdı.
Hoca kaşlarını çattı. "Doruk burası dingonun ahırı değil!" diye cırladı. Doruk "Hocam içim kan ağlıyor!"
Hoca göz devirip Can ve Betül'e döndü. "Ben de Muzaffer hocanız. Biyoloji dersine giriyorum."
Betül "Hocam bir şey sorabilir miyim?" diye sordu. Hoca gülümseyip kafasını salladı. "Aileniz sizi erkek mi bekliyordu?" diye sordu gülerek. Hoca sinirden kıpkırmızı olurken tüm sınıf kıkırdadı. Betül yanmıştı. Muzaffer hoca "Betül bakalım espri yeteneğin kadar biyolojinde iyi mi?" diye sordu alayla.
Dudaklarım o şeklini aldı. Betül tam 3 senedir biyolojiden kalıyordu. Hem de istikrarlı bir şekilde 31 alırdı. Sürekli dalga konusu olurdu. Hatta hoca bile artık kâğıdını okumazdı.
Betül dudağını dişledi. Hoca "Söyle bakalım tek hücreli canlılar nelerdir?" diye sordu. Bu hocanın başka sorusu yok muydu yahu? Betül "Amip." dediğinde hoca gülümsedi.
"Bu sefer yırttın otur."
Betül arkasını döndü. " Bu kadın manyak mı?" diye sordu sırıtarak. İkimiz de kafamızı salladık.
***
Öğle tatilinde bizimkiler önden kantine indi. Ben de inerken biri kolumdan tuttu. Aras'tı. Cebinden bilekliği çıkartıp bana uzattı. "Ben de kaldı. O gün veremedim."
Kafamı sallayıp bilekliği aldım. Cebime koydum. Bir şey söylemeden yanından gittim. Nedensiz kalbim kırılmıştı. Kantine geldiğimde bizimkiler yemek almıştı bile. Yanlarına oturdum. Benim tabağımı da aldıkları için yemeye başladım. Can "Şu lavuklar benim sinirimi bozdu."
Masada yeni fark ettiğim Baran "Onlar öyledir."
Başka da bir şey konuşulmadı. Aras'a kaçamak birkaç bakış attım. Aralarında hararetli bir şeyler konuşuyorlardı. Merakla kaşlarımı çattım.
Bir şey vardı. Ve içimdeki merak kendini ortaya çıkartıyordu. Aras'ı çözmek istiyordum.
***
Okul çıkışı bize gitmeye karar verdik. Zaten annem ve babam geç geliyordu. Abim de evde yoktu. Bizimle Melis de geldi. Melis iyi bir kızdı. Sıcakkanlıydı. Hemen kanım ısınmıştı. Ben bir insanı seviyorsam ondan zarar gelmezdi. Odamda hep beraber otururken kızların ısrarıyla Aras'la ilgili her şeyi anlatmıştım.
Hepsi özellikle Melis şaşkınca bana bakmıştı. Melis "Aynı Aras'tan mı bahsediyorsun?" diye sordu. Kafamı salladım. Gülerek "Evet,"
Melis "Derin'i fazla kafaya takma ama o kız tehlike dolu. Ondan uzak dur!" demesiyle Betül "O tehlikeliyse biz daha tehlikeliyiz. Daha bizi tanımıyor!"
Melis kafasını iki yana salladı. "Emin olun onun kadar tehlikeli olamazsınız. Benden sana uyarı ondan uzak dur!" diye uyardı.
Konu değişti. Ama Melis kesinlikle bir şeyler biliyordu. Bu işin peşini bırakmayacaktım. Sonuna kadar didikleyecektim.
Betül "Bu kim be?" diye cırlamasıyla ona baktım.
"Kim kim?" diye sordu. Telefonu gösterdi.
053××××××××
Selam (08.05 p.m)
Betül'ün numarasını nereden bulmuştu? Betül bir şeyler yazdı.
Kimsin lan sen? (08.06 p.m)
"Çok kibarsın!" diye homurdandım. Betül kaşlarını çattı. "Bilinmedik numara yazıyor ne yazayım aşkım mı?" diye sordu alayla. "Oha!" diye bağırdı aniden.
Ekrandaki mesajı okumamla kahkaha attım. "Doruk'muş ya!" dememle kızlar da Betül gibi tepki verdi.
053××××××××
Ben Doruk bugünkü yakışıklı çocuk. (08.07 p.m.)
Yok bunlar arkadaş grubu olarak egoistti. Göz devirdim. Betül'ün yazdıklarıyla ekstra gülmeye başladım. Bico ne be?
Ne alaka bico? Numaramı nereden buldun lan?(08.08 p.m)
053××××××××
Bilmem. Bir anda rehberimde buldum.(08.09 p.m)
Betül "Bu çocuk harbi tescilli mal! Nerede salak gelir beni bulur zaten!" diye homurdandı.
Nereden aldın diye sordum. Cevabı bu değil.(08.10 p.m)
053××××××××
Betül nereden bulduğumun bir önemi yok. Önemli olan şu an.(08.11 p.m)
Kızlarla ooladık. Betül bize göz devirmekle yetindi.
Yazmanın benim için bir önemi yoktu.(08.12 p.m)
053××××××××
Ama benim için önemli. İlk defa kalbimin delice attığını hissettim. (08.13 p.m)
Telefonu yatağın üstüne atıp gülmeye başladı. Melis "Çok romantik kız." demesiyle Betül "Hehe gülüm."
Şaka mısın? Hahahaha yarıldım.(08.15 p.m)
053××××××××
İlk defa Müslüm Gürses dinleyip sigara içtim. Kartalım yok ama porscheyle drift attım. (08.16 p.m)
Defne "Iyy kekoya bağladı."
Kıkırdadım. "Bu çocuk harbi komik ya. Betül bence çok iyi anlaşırsınız." dedim.
Oha kıyamam. Gel çıkalım.(08.17 p.m)
053×××××××××
Harbi mi? Bu kadar çabuk mu?(08.18 p.m)
Zavallı Doruk. Karşısındaki kızı henüz tanımıyordu.
Harbi. Senin için ağlarken sümüğümü 200 lira verdiğim tişörtüma sildim.(08.20 p.m)
Hepimiz yazdığı şeye kahkaha attık.
053××××××××
İlk defa ciddiyim kızım.(08.21 p.m)
Oğlum siktir git. Güldük eğlendik bokunu çıkarma.(08.22 p.m)
Yazıp telefonu yatağa fırlattı. "Çıldıracağım ya neden mallar beni buluyor?" diye cırladı.
Melis "Daha ne arıyorsun? Drift yaparsınız birlikle." dedi alayla. Betül "Siz geçin dalganızı." dedi homurdanarak. Defne "Bak iyi Aleyna baba dinliyorum demedi. Ona da şükür." dediğinde kahkaha attım.
"Seni ben gibi kim sever sanıyorsun!" diye imada bulundum.
Melis "Misafir çocuğu gibiydin geldin dağıttın gittin be Betül!" dediğinde yerlere yattık.
Defne "Düşmeye doyamadığım dipsiz kuyumdum gülüm." deyip Betül'ün yanağından makas aldı. Ayağa kalktım. "Buldum şey oynayalım. Birilerini taklit edip kim olduğunu bulalım."
Hepsi kafasını salladı. Melis "O zaman ilk ben."
"İşte ben de okulun basketbol kaptanıyım. Tüm kızlar bana hasta." deyip göz kırptı aynı Baran gibi.
Betül "Baran." dedi gülerek. "Bu kadar benzerdi." dedim.
Betül "Seni kıskanıyorum Aras deli gibi. O kız kim ha?" dediğinde Defne gülerek "Kesinlikle Simay'ın iç sesi."
Göz devirdim. "Siz nasıl arkadaşsınız ya?"
Defne ve Betül yumruklarını tokuşturdu. Defne eliyle saçını düzeltirmiş gibi yapınca gülerek "Can." dedim.
Ben de ayağa kalkıp araba kullanırmış gibi yaptım. Elime de hayali bir sigara koydum. İçime çektim.
Defne yerlere yatarak "Betül'ün belalısı mc.yaralı yürek Doruk."
Bu sefer de hepimiz yerlere yattık. "Allah'ım karnıma ağırdı gülmekten." dedim karnımı tutarak. Gece boyu Betül'le dalga geçip durduk. Betül de sürekli somurttu. Defne ve Betül uyuyunca Melis'le balkona çıktık.
"Derin tehlikeli derken neyi kastettin?" diye sordum. Melis bana döndü.
"O kız masum bir kızı intihara sürükleyecek kadar tehlikeli.