Uçağa bindikten sonra Falaz'ın yanına, çok rahat bir deri koltuğa oturdum ve bilmediğim bir yere doğru yola çıktık. “Peki, bana artık nereye gittiğimizi söyleyecek misin?” Diye sordum huzursuz sesimle. Falaz alaycı bir tavırla, "Elbette, uçak kalktığına göre sana nereye gittiğimizi söyleyebilirim," diye yanıtladı. İnanamayarak kaşlarımı kaldırdım. Uçak hala yerdeyken ineceğimden bu kadar mı korkmuştu yani? "Nereye gidiyoruz?" Cevap verilmesini talep ettim. Habersiz yapılan ya da hayatımda bir anda olan şeylerden hoşlanmazdım. "Hayvan derisi ticaretinde en büyük paya sahip ülkeye" dedi ses tonu ciddileşirken. Bunu söylemek bu kadar mı zordu yani? Deseydi onunla gelirdim zaten. Neden söylemeyi bu kadar geciktirmişti? "Gerçekten mi?!" Bunun gerçekliğini sorguladım. "Evet gerçekten. Ger