“Sana yalvarıyorum! Ne olur, beni ona verme! Ben başladığım noktaya geri dönüp tekrar o acıları çekmek istemiyorum.” Omzunun üzerinden bana baktı. Yalvarırcasına bakmaya devam ederken kapıdaki da ısrarla vurmaya devam ediyordu. Gözlerimiz arasında böyle bir bakışma yaşanırken “Murat değildir,” dedi, emin bir şekilde. Nasıl bu kadar emindi? “Ya oysa? Kuzey, beni ona vermeyeceksin, değil mi? Onlar beni yaşatmazlar!” dediğimde kaşları çatıldı. Son cümlemden sonra daha fazla kaşları çatılmıştı. “Eğer kapıdaki o şerefsizse onun buradan sağ çıkma ihtimali yok! Eğer böyle bir niyetim olsaydı dün sana yardım etmezdim.” Ona minnetle baktım. Ne olursa olsun beni hâlâ sevdiğini fazlasıyla gösteriyordu. Burukça ona baktım. “Teşekkür ederim.” O ise tepki vermedi. Kuzey eskiden en azından mi