“Üzerindekileri çıkart!” dediğinde şaşkın şaşkın ona baktım.
“Nasıl? Neden?”
Alık alık ona bakmaya devam ederken kaşlarını çattı. “Alık mısın? Kaç kez söylemem gerekiyor? Üzerindekileri çıkart!”
Benim de kaşlarım çatıldı. Tam bir şey diyecekken iki adımda yanıma gelip elini dudaklarıma koydu. “Sakın tek kelime etme! Sana hâlâ çok sinirliyim! Gitmeyi bile başaramadın! Şimdi ben ne söylersem onu yapacaksın!”
Elini ittirdim. Ben de öfkeyle ona baktım. “Burada olma nedenimiz sensin! Arabayı uçurumdan aşağıya attın! Senin yüzünden az daha ölüyordum!”
“Ölüyor muydun? Lan sen benim sayende kurtuldun! O kadar şey yaptın ben seni kurtardım! Yine suçlu ben mi oldum? Bana kafayı yedirteceksin!”
Kuzey’in deli damarı yine atmıştı. “Kurtarmasaydın! Bıraksaydın da evlenseydim! O zaman rahatlardın!”
İyice delirdi. Ellerini kollarıma koydu ve beni sarstı. Dişlerini sıkarak “Kes sesini, Gülfem! Çıkart üzerindekileri!” diye bağırdı.
Beni kıskanıyordu işte. “İşine gelince kes sesini Gülfem! Bir kez olsun beni dinlemeyi düşündün mü? Sen her zaman böyleydin ama en azından beni dinlerdin! Fırtına gibi eserdin ama benim yanımda fırtına dinerdi.”
Kuzey iyice delirme aşamasına geçmişti. Beni dinlemiyor, aynı zamanda da öfkelendiriyordu. Aramızdaki gerilim devam ederken beni yaralayan sözler söylemeye başladı. “O eskidendi! Biz diye bir şey kalmadı. Biliyor musun? Burada seninle olmaktan ben de memun değilim! Hatta yarın ilk iş işim kurtulmak olacak. Polis arkadaşının yanına seni ellerimle göndereceğim! Sonra da sonsuza kadar senden kurtulacağım!” diye bağırdı.
Beni tek sözüyle yağ gibi eriten adam şimdi üzüyordu. Kalbimin kırılma sesini duymuştum. Etrafa saçıldığını ve gördüm ama o görmedi. O neden beni görmüyordu? Kırıldığımın farkında değil miydi?
Ben susmaya devam ederken “Çıkart üzerindekileri, hipotermi geçireceğiz!” dediğinde kaşlarımı havaya kaldırdım.
“Benden etkilenmeyecek misin?”
Kaşlarını derince çattı. “Ne saçmalıyorsun, Gülfem? Ne etkilenmesi? Öleceğiz lan öleceğiz! Çıkart şu kıyafetleri!”
Öfkesi devam ediyordu ben de inadına üzerine gittim. Bana söylediklerinin intikamını almak istiyordum. Hem de lanet olsun ki onun bana dokunmasını çok özlemiştim. Ondan sonra elime erkek eli bile değmemişti.
“Diyorum ki ben üzerimi çıkartınca etkilenmeyecek misin? Sen eskiden bana asla karşı koyamazdın!”
Kuzey’in sertçe yutkunduğunu gördüm. Ona yaklaştım. Elimi ıslak gömleğinin üzerine koyup hafifçe sürttüm. “Sana her dokunduğumda kasılırdın!”
Kuzey’in gözleri kapandı. Bana hâlâ karşı koyamıyordu. Elimi yavaşça aşağıya indirirken “Ateşle oynuyorsun!” diye uyardı.
Güldüm. “Bilirsin, biz seninle ateşle barut gibiydik. Sen ateştin ben barut. Ne zaman bir araya gelsek cayır cayır yanardık. Yoksa o günleri unuttun mu, Fırtına?” diye sordum, fısıltılı bir sesle.
Beni o kadar çok kırmıştı ki ben bile kendimde değildim. Az önce konuştuklarımı yapmam görülecek şey değildi. Ben şu an gerçekten iyi değildim ama bu anın devam etmesini istiyordum.
Ellerimi gömleğinin düğmelerine doğru çıkarttım. Ben ona dokundukça elimin altındaki kasları da kasılıyordu. Benim de kadınlığım sızlamaya başlamıştı. Nefesi kesilir gibi kesik kesik nefesler alıp veriyordu.
Düğmelerini yavaşça açarken “Ne yapıyorsun, Gülfem?” diye sordu.
“İstediğini yapıyorum. Senin üzerini çıkartıyorum,” dedim.
Kuzey bana olumsuz bir tepki de veremiyordu. İstese de veremezdi. Sadece derin derin nefesler alıp veriyordu. Gömleğinin düğmelerini çıkartınca pürüzsüz göğsü ortaya çıktı. Elimi göğsüne koyup hafifçe sürttüm.
Kuzey kaskatı kesildi. “Yapma,” diye fısıldadı.
“Neden? Eskiden okşamama bayılırdın. Özlemedin mi?”
Her konuşmamdan sonra Kuzey’in mavi gözleri gece gibi kapkara oluyordu. İçimden nasıl geliyorsa öyle davranıyordum. Kuzey de tepkisizce olduğu yerde duruyordu. Gömleğini yavaşça çıkarttım.
Sıra benim üstlüğüme gelmişti. Hiç düşünmeden çıkarttım. Kuzey’in bakışları kaymamak için kendini zor tutarken sütyenim ıslak olduğu için uçları belirginleşmişti. Ardından da eşofmanımı çıkarttım. Karşısında iç çamaşırlarımla kalmıştım.
Kuzey sadece gözlerimin içine bakıyordu. Ona bir adım daha attım. Elini tuttum. Ne yapacağımı izlerken elini alıp önce boynuma koydum. Onun dokunduğu her yer yanarken diğer yerlerim çok üşüyordu.
Elini yavaşça aşağılara sürterken Kuzey “Yapma, Gülfem! Şu an yeri ve zamanı değil!” dediğinde onu önemsemedim.
Elini göğüs uçları belirginleşmiş göğüslerime koydum. Kuzey’in eline temas eden göğüs uçlarım… Kadınlığım sızlıyordu. Kuzey’in eli kaskatıydı. “Onu kavrasana! Eskiden tam avcuma göreler derdin! Neden kavramıyorsun?” diye sordum.
Kuzey kendini çok zor tutuyor gibiydi. Elini aşağılara indirirken Kuzey’in gözleri de açılıp kapanıyordu. “Kendini tutmana gerek yok,” diye fısıldadım.
İç sesim sen ne yapıyorsun Gülfem dese de umursamadım ve devam ettim. Aslında ona ceza verdiğimi söylerken en çok kendime ceza veriyordum. Ondan çok ben yanıyordum. Kendimi ateşe vermiştim.
Ardından ellerini serbest bıraktım. Elleri iki yanına düşerken benim ellerim pantolonuna doğru indi. Kemerini çözerken birden kendimi koltuğun üzerinde buldum. Beni koltuğa doğru itmişti. Heyecandan göğsüm inip kalkarken ellerini iki yanıma koyup bana yaklaştı.
“Sen ne yaptığının farkında bile değilsin!”
“Farkındayım. Sen istemedin mi? Al işte çıkarttım!” dediğimde dişlerini sıktı.
“Seni s*kmemi mi istiyorsun? Bunu söylemen yeterli! Nasılsa benim için diğer sıradan bedenler gibi olacaksın!” dediğinde içim tuhaf olsa da çaktırmadım.
Kafamı iki yana salladım. “Sen bana karşı koyamıyorsun, Kuzey Karayel! Benden nefret ettiğini söylerken bile gözlerinde bunu inkâr eden emareler var. Şu an beni öpmemek için kendini zor tutuyorsun!”
Kuzey öfkeyle “Sen asla kendinde değilsin! Saçmalıyorsun! Yarın yollarımız ayrılacak. Şimdi rahat dur!” dediğinde gözlerim doldu.
Ondan ayrılmak istemiyordum ama onunla da olmuyordu. O beni istemiyordu. Az önce yaptıklarım yine elimde patlamıştı. Tam bir acizdim ama az sonra söyleyeceklerim beni daha da aciz gösterecekti farkında bile değildim. Tek istediğim ondan ayrılmadan önce hasret gidermekti.
“Madem yollarımız ayrılacak. Senden tek istediğim bu gecenin güzel geçmesi. Tıpkı eskisi gibi olsun. Bana eskiden nasıl dokunuyorsan öyle dokun! Kuzey beni yıllardır bu anı bekliyorum. Ben senden sonra kimseyle olmadım. Bana inanmayacaksın belki ama yemin ederim kalbimde senden başkası da olmadı. Az önce başlattığım yangını söndür!”