Bölüm 1-Salak Cesareti

1064 Words
Hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim. Sabahattin Ali/Kürk Mantolu Madonna ~ Kartal...Onu seviyordum,gülüşünü bile.Bağcıklarını bağlayışını,beyaz tişörtünün altında nefes aldıkça inip kalkan omuzlarını,topu tutuşunu seviyordum.Basketbol oynamayı çok seviyordu.Tenefüslerde,boş derslerde ve bulduğu her aralıkta arkadaşlarıyla sahaya gelir ve basketbol oynardı.Şimdi de spor dersindeydiler,koç sınıflarında ki erkeklerin basketbol maçı yapmalarına izin vermişti.Sınıfın kızları ise bahçede ki sahanın tribünlerinde oturmuş tezahürat yapıyordu. Ben ve arkadaşım Seda ise tribünlerin en arka ve en köşe,kimsenin gözüne çarpmayacağını umut ettiğimiz bir yerinde yan yana oturuyorduk.Bu saatin dersi boştu,hocamız gelmemişti.Bende Sedayı tuttuğum gibi buraya sürüklemiştim.Çünkü Kartalı sadece maç yaparken rahatlıkla izleyebiliyordum.Kartal ile aynı yaştaydık,ikimizde 11. sınıf öğrencisiydik.Ama şubelerimiz farklıydı. Kızların olduğu bölümden büyük bir alkış ve bağırış sesleri koptu.Sebebi belliydi;Kartal takımına bir sayı daha kazandırmıştı. Tabii ki okulun en popüler ve havalı çocuğuna aşıktım!Başka ne olacaktı ki? Okulumuzda ondan daha yakışıklısı yoktu.Sadece ben değil okulda ki çoğu kız ona eriyordu.Bal rengi gözleri tüm kızların dilindeydi.Her maçtan sonra terleyen alnına yapışan siyah saçları vardı.İsmi gibi tıpkı gerçek bir Kartalı andıran keskin bakışları vardı.Çok nadir gülerdi.Güldüğünde ise gülüşü bir ateş topu gibi göğsüme çarpar ve kalbimi eritirdi. Top yine ondaydı.Kıvrak bir şekilde rakibinden sıyrıldı ve potaya uzandı,potaya her uzandığında beyaz tişörtü havalanır ve kaslı tenini biz kızlara bahşederdi.İç çektim... "Teni..." dedim,sesli söylediğimin farkında olmayarak.Yanımda bir hareketlilik sezdim.En yakın arkadaşım Seda bana dehşetli bir şey görmüş gibi baktı ve usulca yan tarafa kayarak aramıza boşluk bıraktı. Boş gözlerle boşluğa baktım. "Sen sapıtmışsın!" dedi. Omuz silktim,önüme döndüm ve karamelli patlamış mısırımı yiyerek maçı izlemeye devam ettim. "Bu çocuğa nasıl aşık olduğunu anlamıyorum," diye devam etti konuşmaya."Sesini bile duymadığına eminim çünkü hiç konuşmadınız." "Yanılıyorsun,bir kere konuştuk." dedim,tek kaşımı kaldırıp meydan okuyarak. "Ne zaman?" dedi kaşlarını kaldırarak. "Hatırlamıyor musun,dokuzuncu sınıfta okulun ilk günlerinde,okulu tanımadığımız için avel gibi etrafa bakarak yürüyorduk.Tam o esnada birinin göğsüne çarptım...O kişi Kartaldı." dedim gözlerim parlayarak.O anı hiç unutmamıştım,dün gibi aklımdaydı.Göğsü o kadar büyüktü ve kolları o kadar güçlüydü ki o sığınılacak en güvenli en güzel yer gibi gelmişti.Tişörtünün yumuşak dokusu bile hala hafızamdaydı. "Eee?" dedi Seda boş gözlerle. "İşte bana,'İyi misin' diye sormuştu..." "Sen ne cevap verdin?" "Ben,bilmiyorum...Cevap veremedim,sesim içime kaçmış gibiydi,'Iııhh'diye bir ses çıkarmıştım sanırım." dedim. Seda burnunun ucuna kadar inen gözlüğünü,işaret parmağıyla dokunarak usulca yerine itti."Sen kafayı sıyırmışsın,"dedi,"Konuşma bunun neresinde?" Nefes vererek önüme döndüm."Beni sıkıştırmayı bıraksan olmaz mı?Anın tadını çıkarmaya çalışıyorum." dedim nazlanan bir tonda. "Çocuk senin varlığının bile farkında değil.Sen benim arkadaşımsın ve bunu kendine yapmanı istemiyorum.Ne olur biraz onun dışında birilerine,etrafında birilerine baksan?" diye konuşmaya devam etti."Mesela sürekli dolabına hediye bırakan o gizemli kişiye?" gülümsedi hevesle. "Iyy...Kim bilir hangi beslemedir." dedim gözlerimi devirerek. Sedanın gülüşü söndü,"Besleme olduğunu nereden biliyorsun?" dedi. "Bıraktığı notları görmedin mi?Hep çikolatam diye hitap ediyor!" dedim."Çikolata.ÇİKOLATA!" Kelimeyi her tekrarladığımda öfkem daha da yükseliyor,gözlerimi şaşkınlıkla daha iri açıyordum. "Ne var ki bunda?" dedi Seda,"esmer olduğun için diyor,demek ki" "Ben bir kere bir çikolata kadar esmer değilim,buğday tenliyim!" diye direttim sinirle,"Hayatımda başka hiçbir hitap şekli tüylerimi bu kadar diken diken etmemişti!" istemsizce tiksinme ifadesi olarak üst dudağımın kenarı havalandı.Düşündükçe baş dönmem artıyordu. Seda önüne döndü,nefes vererek güldü,"Tabii," dedi,"sen sevgi sözcükleri sevmezsin,sen ancak Mafyanın oğlunu seversin." Gözlerim irice açıldı,yüreğimden ince bir sızı geçti."O Mafyanın oğlu değil.Bu sadece bir lakap." dedim.Kartala takılan bir lakaptı.Çoğu kız havalı bulsada ben bu lakaptan hoşlanmıyordum.Her zaman onu zihnimde nazik biri olarak hayal ederdim.Kesinlikle öldürmek için listesindeki herhangi birinin peşine kendi adamını takan bir MAFYA olarak değil! "Kasel o bir Karahanlı," dedi Seda,"Karahanlılar bu şehrin köklü ailelerinden.Herkes onların mafya olduğunu ve birçok gizli iş yaptıklarını söylüyor.Buna ne diyeceksin?" "O bir Karahanlı bla bla bla..." diye söylendim"Her duyduğun şehir efsanesine inanmayı acilen bırakmalısın Seda balım."Kartala baktım,"Bu çocuğun insanlara ne gibi bir zararı olabilir ki?"Gözlerim parladı ve hevesle Sedaya dönüp"Gözleri güneş yutmuş gibi değil mi sence de" dedim Kartalın bal rengi gözlerinden bahsederek. Seda avucunun içini alnına yapıştırdı.Umutsuz görünüyordu. "Hem baksana senin ki de burada" dedim muzip bir şekilde gülümseyerek. Seda birden tedirgin bir şekilde bakışlarını kaçırdı,"kim?" dedi anlamamış gibi yaparak. "Polat Boran" dedim,sanki büyülü bir kelime söylüyormuş gibi yaparak ardından keyifle kıkırdadım ve önüme döndüm. Polat Boran,mavi gözlü,kumral ve yakışıklı...Kartalın en yakın arkadaşıydı.Onlar ayrılmaz bir ikiliydi.Tıpkı ben ve Seda gibi.Aynı sınıftaydılar,aslında anaokulundan beri aynı sınıftaydılar.Anaokulunda kurdukları arkadaşlık bağını bugüne kadar sürdürmüşlerdi.Bu bilgileri ben değil herkes biliyordu.Onlar hakkında ki her şey dilden dile çabuk yayılırdı.Sonuçta onlar okulun en popüler iki çocuğuydu. Seda,basketbol sahasında maçla meşgul olan Polata baktı,ona aşık olduğunu biliyordum.Arkadaşlar bilir.Ama o bunu itiraf etmekten çekiniyordu.Çünkü Seda mantık insanıydı.Olmayacağını düşündüğü hiçbir konunun bahsini açmak istemezdi,içine gömerdi.Onu iyi tanıyordum.Çünkü biz de ortaokuldan beri en iyi arkadaştık. Polatı biraz izledikten sonra gözlerini devirdi,bakışları üstünde oturduğum kahverengi hırkaya kaydı. "Bu kimin hırkası böyle?" diye sordu. "Hm,bu mu," dedim umursamaz davranarak,"bilmem,birinindir işte.Yan tarafımda duran şişenin üstündeydi."Maçı izlemeye devam ediyordum.Sohbet arasında Kartal iki sayı daha almıştı.Tribünlerde ki kızlara baktım,ya Kartalı ya da Polatı gösterip, fısıldaşıp,gülüşüyorlardı.Düşündüm;Gerçekten bende böyle mi görünüyordum.Böyle...salak?Neyse ki maçı izleyen bizim sınıftan ve başka sınıflardan kızlarda vardı.En azından göze batmadığımız için şükrettim. "Gerçekten tanımadığın birinin hırkasının üstüne mi oturuyorsun şuan?" dedi Seda,ela renginde ki gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. "Betonda bacaklarım üşüyor,napiyim" dedim masum görünmeye çalışarak. "Ya sahibi görürse o zaman ne yapacaksın?" dedi direterek. "Sanmam,"dedim omuz silkerek"büyük ihtimalle maç oynayan erkeklerden birinin hırkası,"Hırkanın bedeni büyüktü ve erkek tarzı bir hırkaydı."maç biter bitmez yerine koyarım."diye devam ettim bir patlamış mısırı daha ağzıma atarak. "Bazen gerçekten inanamıyorum..." dedi kaşlarını kaldırıp hayretle bakarak. "Neye" dedim anlamayarak. "Bu kadar cesur olmana!" Omuz silktim,"Aşkım salak cesareti bu,öyle herkeste olmaz." dedim sırıtarak. Seda espriyi anladı ve bir kahkaha patlattı.Kahkahanın sonunda,"Ah ah ne olacak bizim sonumuz..." dedi "İnan ki bende bilmiyorum." dedim gülümseyerek. Dakikalar sonra maç bitti.Maçı Kartalın kaptanlığını yaptığı takım kazandı.Tüm oyuncular sahanın kenarına gelip nefeslendiler ve su içtiler.Tribünlerdeki bazı kızlar,Kartal ve takımının yanına koştu.Bunlar okulun en popüler kızlarıydı.Aralarında sevmediğim Peri ve arkadaşları da vardı. Peri,uzun,çırpı bacaklarının üstünde koştura koştura Kartalın yanına geldi ve koluna dokunarak konuşmaya başladı.Buradan ne dediğini duymuyordum ama ağzının kulaklarına kadar vardığını görüyordum.Her zamanki gibi övgüler dizdiğine emindim.Kartal ise sadece başını sallıyordu. Bir anda Sedaya dönüp kolunu tuttum,"Kortol,mökömmöldön yönee,görçöktöön bö işte çöök öyösöön..." diye ağzımı büzerek Perinin taklidini yaptım. Seda gülmeye başladı.Bende güldüm.Hızımı alamayıp,"Ayy doorr lensöm düştöö..." deyip gözümü seğirtmeye başladım.İyice kahkahalara boğulduk. Seda birden kahkasını kesip bana seslendi,ama ilgilenmedim.Gülmeye devam ederken,"Bak bak bu çok komik..." deyip yeni bir taklide hazırlanıyordum ki Seda bu sefer daha sert bir şekilde seslenip beni sarstı.Sarsıntının üstüne ne olduğunu anlamak için ona baktım.Yüzü kaskatıydı ve arkama bakıyordu.Arkaya baktım.Ve beni şaşkınlıktan dilimi yutacak kıvama getiren o manzarayı gördüm.Polat ve Kartal tam arkamda duruyor,anlamayan gözlerle hem bana hem de üstünde oturduğum hırkaya bakıyorlardı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD