Heyecan tüm bedenimi kaplamıştı,ensem yanıyordu.Sevdiğim çocuk tam karşımdaydı.Ama bir gariplik vardı, dik dik,üstüne oturduğum hırkaya bakıyorlardı.Polat biraz daha bana yakın duruyordu,vücudu bana dönüktü.Kartal ise bir ayağı beton basamağın üstündeydi ve vücudu tamamen farklı bir yöne dönüktü.Gitmeyi bekliyor gibi duruyordu.Bize doğru kafasını çevirmişti.
Polat elini ensesine attı,"Şey,galiba benim hırkamın üstünde oturuyorsun." diye konuştu anlam veremediğini belli eden yüz mimikleriyle.
Şoktan bütün devrelerim kapanmıştı.Düşünce sistemim iflas etmişti.Benimle ilk kez iletişim kuruyorlardı.(yıllar önce göğse çarpma olayını saymazsak tabi)
Ne ara bu kadar yakınımıza gelmişlerdi,kendimi Perinin taklidine o kadar kaptırmıştım ki geldiklerini farkedememiştim.
Ağzımı zar zor açabildim,ve canla başla görevini yapmaya kendini adamış son birkaç nöronum sayesinde,"B-ben mi?" dedim.
Polat güldü,"O senin üstüne oturamayacağına göre" dedi.
Aslında normal şartlarda buna gülerdim ama şuan kaskatı kalmış suratımda tek bir mimik bile oynamamıştı.
Tam bu sırada Peri ve arkadaşları beton merdivenleri çıkmış bize doğru yanaşmıştı.Hepsi anlamayan ve kıskançlık dolu suratlarla bize baktı.
"Ne oluyor" dedi Peri,gerçekten taklit ettiğim gibi ağzını büzerek konuşuyordu.Sonra gözleri üstünde oturduğum hırkaya kaydı ardından Polata baktı.Durumu anlamışa benziyordu.Ağzı iki metre açıldı.Şaşkınlık içinde eliyle beni gösterdi ve,"Ayy o, senin hırkanın üstüne mi oturmuş Polatt,"dedi."Ayy inanamıyorum ya..." diye devam etti.(sağolsun)Arkadaşlarıyla beraber hem gülüp hem de şaşırıyorlardı.Aynı zamanda ezikleyici bakışlar atmayı da ihmal etmiyorlardı.
Ben hiçbir şey diyemedim.Çünkü Kartal buradaydı.Cazgır gözükmekten,rezil olmaktan ödüm kopuyordu.
Tabi ki insiyatifi yine Sedam aldı ve beni kolumdan tutup ayağa kaldırdı.Sonra da hırkayı beton basamağın üstünden kaldırıp silkeledi ve tam Polata uzatacakken onu durdurdum.Herkes anlamayan gözlerle bakarken ben Sedaya döndüm ve kısık bir sesle,"Seda,sıcaktır o şimdi o kadar üstüne oturdum,biraz soğusun öyle verelim."dedim ciddiyetle ve utanç dolu gözlerle.
Polat çok yakınımızda olduğu için bizi duymuş olacak ki genizden gelen bir gülme sesi çıkarttı ama hemen durdu.
Seda,"Saçmalama Kasel,çocuk bekliyor." dedi kısık bir sesle ve hırkayı Polata uzattı.
El mecbur utangaç bir şekilde gülümsemekle kaldım.Hemen buradan gitmelerini ve daha fazla rezil olmamayı istiyordum.
Polat teşekkür etti.İçimden,"Kibar çocuk vesselam." diye geçirdim.Tam Sedaya göreydi.Sonra yan tarafımda duran şişeye uzandı.Şişede onunmuş.O an Kartal,gözlerine eridiğim o çocuk ilk kez ağzını açtı.Ve hayatımda beni yerin dibine en mükemmel şekilde sokacak böyle başka bir cümle duymayacağıma emin oldurtan o cümleyi kurdu.
"İyi tarafından bakalım,neyseki şişeye oturmamış."dedi.
Bunun üzerine Peri ve arkadaşları kahkahalarla gülmeye başladı.Düştüğüm durumdan dolayı egoları o kadar tatmin olmuştu ki aldıkları zevk yüzlerine yansıyordu.Kartal kahkaha atmıyordu ama gülümsüyordu.Polat gülmedi sadece mahcup bir şekilde yüzüme baktı ardından bakışlarını kaçırdı.Sonrada gittiler.Gittiklerinde bile seslerini duyuyordum.Peri,neşeli ve yüksek bir sesle,"Ben tanıyorum böyle tipleri canım,bunlar sırf size yakın olmak için her şeyi yaparlar." diyordu.
Perinin kız arkadaşlarından biri de,"Eminim ki hırkanın sana ait olduğunu çoktan biliyordur." diye ekledi,nefret dolu bir sesle.
"Ayyy yazık" dedi bir diğer kız.Sonda sesleri gittikçe uzaklaştı ve duymadım.
Daha önce oturduğum yere çöktüm bu sefer hırka yoktu.İçimde ki utançla yanan alevden kıçım soğuğu hissetmiyordu bile.Öylece boş gözlerle baktım,vücudum kilitlenmiş,zihnim iflas etmiş gibiydi.
Seda telaşla bana bakıyor ve sürekli "Kasel iyi misin" diyordu.
Zihnimde Kartalın cümlesi sürekli yankılanıyordu.Şoktaydım.Yıllardır binlerce farklı versiyonda hayalini kurduğum iletişimimiz böyle mi olacaktı?Canım yanıyordu.Aşağılanmak değildi canımı yakan sevdiğim biri tarafından aşağılanmaktı!Sanki bir kalbim yokmuş gibi gelişi güzel bir espiri savurmuştu ortaya.Sanki hiç önemli değilmişim gibi...Kendimi çok değersiz hissediyordum.
Bana sürekli seslenen Sedaya doğru başımı kaldırdım,kocaman gözler ve kaskatı bir suratla ona baktım.Endişeli gözlerle bana bakıyordu.Ona cevabım dolmuş gözlerimden akan bir damla yaştı.
***
Seda,kapının ardında bekliyordu.Ben ise tuvaletin içinde,klozetin üstüne oturmuş hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.Ders zili çalmıştı ama ben sınıfa gitmek yerine kapalı spor salonunun içindeki kızlara ait giyinme odasında ki tuvalete gelmiştim.(Çünkü burada ağlarsam kimse duymazdı)Seda da derse girmeyip peşimden gelmişti.
"Kasel hadi güzelim çık dışarıda konuşalım,"dedi yumuşak bir sesle.
O kadar şiddetli ağlıyordum ki aynı zamanda vücudum sarsılıyordu,"Hayır istemiyorum." dedim kesik kesik çıkan sesimle.
"Yapma ama böyle,o insanlar senin gözyaşlarını haketmiyorlar."
Hıçkırıklarımın arasından,"Resmen benimle dalga geçti.KARTAL BENİMLE DALGA GEÇTİ!"dedim.Yan tarafımda duran tuvalet kağıdından üç parça koparıp akan sümüklerimi sildim.
"Bence sen fazla abartıyorsun." dedi Seda.
"Fazla mı abartıyorum?"dedim,"Bana 'iyi ki şişenin üzerine oturmamış' dedi,bununla resmen şişenin mabadıma girmesini kastetti yani ben üstüne oturucam ve şişe mabadıma girecekti..."
"Tamam tamam,anladım!" dedi Seda.
"Peki o Peri kaltağına ne diyeceksin,resmen benim okulun en popüler iki çocuğuna yakın olmak için türlü oyunlar çeviren bir kaşar gibi gösterdi." dedim son gözyaşlarımı dökerken,konu Periden açılınca kırgınlığım geçip öfkem diriliyordu.
Birden ayağa kalktım,"Onu öldürücem,"diye sinirle bağırdım.
"Bunu tuvaletin içinde yapamazsın biliyorsun değil mi?" dedi Seda.
"Onlara isteseydim çok güzel cevap verirdim ama Kartal orada olduğu için kaskatı kesildim,"dedim ağlamaklı bir sesle,burnum hala sızlıyordu.Gururum yer bezine dönmüş gibi hissediyordum.
"Biliyorum arkadaşım sen altta kalmazdın." dedi Seda beni onaylayarak.
Burnumu çektim,"Biliyorsun dimi..." dedim nazlanan,kırgın bir sesle.
"Biliyorum," dedi,gülümsediğine emindim."Hadi çık oradan artık elini yüzünü yıka,konuşalım."dedi.
Hala üzgün olsamda kendimi biraz daha rahatlamış hissediyordum.Kilidi açtım.Seda karşımda şefkatli bir şekilde gülümsüyordu.Ben de gülümsedim.Ama onun birden gülümsemesi soldu ve yüzü gerildi,kaşları büzüldü.
"Ne oldu?" diye sordum.
"Ah,bir şey yok,sadece...biraz dağılmışsın o kadar." dedi gülümsemeye çalışarak.
Hemen aynanın karşısına geçtim ve yüzüme baktım.Gözlerim kocaman açıldı.Ağladığım için rimelim suratımın her yerine akmıştı.Normalde sadece yanaklarımda olması gereken rimel alnımda bile vardı.Yüksek ihtimalle ellerimle her yerime bulaştırmıştım.Sonra uzun kahverengi saçlarım dağılmış ve berbat duruyordu.Normal kızlar ağladıklarında güzelleşirlerdi,kirpikleri ıslanır,gözleri parıldar,yanakları ve burunları pembeleşirdi.Ben ise çamaşır sepetine atılan kirli donlara dönmüştüm.
Nefes verdim,"Ağlamak bile yakışmıyor..."dedim umutsuzca.Sonra elimi yüzümü yıkadım,havlu kağıtla ıslak yüzümde ki dağılan rimeli sildik.Geçmeyenleri ise Seda çantasından ıslak mendil çıkarıp sildi.Sakin ama dağılmış bir halde soyunma odasında ki tahta oturaklardan birine oturdum,Seda da yanıma oturdu.
"Sen haklıydın."dedim.
Seda sırtımı sıvazladı,"Arkadaşım ben boşuna demiyorum bunlar züppe insanlar diye.Baksana sadece birkaç dakikalık karşı karşıya gelmenle bile nasıl dağıldın.Bir de onunla sevgili olma hayalleri kuruyordun.Ya onun hayatında olup bunları daha çok yaşasaydın?O zaman tamamen mahvolurdun.Biz onların hayatlarına göre değiliz,"dedi,hissis bir şekilde duvara bakıyordu.Sanki bunları kendine de söylüyormuş gibiydi."Onlar zenginler,aileleri güçlü,şimdiye kadar istedikleri her şeyi elde ettiler,şımarıklar...Şimdi anladın mı neden onu sevmeni istemediğimi,çünkü mahvolan sen olursun.Belki bu sana bir ders olmuştur,biz onların hayatlarına asla girmemeliyiz."
"Dilerim ki Kartalın hayatına öyle bir gireyim ki istesede beni hayatından atamasın,bana bağımlı yaşasın."dedim hırsla.
"Bak şimdi!" dedi Seda,avucunu alnına yapıştırdı."Ben daha demin ne dedim?"
"Ne olacak ki," dedim üzgün ve umursamaz bir şekilde,"Duam kabul mu olacak sanki...Sen demedin mi onların hayatına girmemiz imkansız diye."Duraksadım,"Sadece çok öfkeliyim,kırgınım ve salaklığıma üzülüyorum.Ne dediğimi bilmiyorum."
"Bak,karşında ki sevdiğin kişi olduğu için bu kadar kırılgansın,eğer sıradan bir insan bunu yapsaydı umrunda olmazdı,emin ol."dedi Seda.
"Öyle mi dersin," dedim,dudaklarım aşağı bakıyordu.
"Kesinlikle öyle"
"Haklısın,duygularımdan dolayı mantıklı düşünemiyorum."dedim.
"Evet,işte bu!" dedi Seda hevesle,canlanmıştı.Beni de canlandırmak istiyordu."Kendine gel artık,hem biz birbirimize ne söz vermiştik,iki sene sonra hatırladığımızda üzülmeyeceğimiz şeyleri kafaya takmak yoktu."
"İki sene mi?" dedim kaşlarımı kaldırarak,"iki yüz senede geçse bu olay benim tüylerimi diken diken eder."
Seda gülümsedi,ben de onun gülümsemesine,gülümsedim ve ona kocaman sarıldım,"Canım arkadaşım iyi ki varsın." dedim.İyi ki varsın,terapistim,akıl hocam,dostum...
O da bana kocaman sarıldı,"Sende iyi ki varsın canım arkadaşım." dedi.
Başımı huzurla omzuna koydum,en azından benim Sedam vardı.Sonra aklıma bir şey geldi,doğruldum,hevesle ve gülerek;
"Seninki de pek nazikmiş" dedim.
Seda gözlerini devirdi,"Seninki deme şuna Kasel,o benimki falan değil!" dedi.
"Yalan söyleme, ondan hoşlanıyorsun işte, biliyorum" dedim,ben bu haldeyken benimle didişmeyeceğini bildiğim için rahatlıkla konunun üzerine gidebiliyordum.
Seda nefes verdi,yere baktı;"Hoşlansam ne olacak?"dedi.
"Hiçbir şey" dedim sıcak bir şekilde gülümseyerek,"...ama en azından arkadaşından bir şey saklamamış olacaksın."
Dakikalar sonra toparlandık ve soyunma odasından çıktık.Sedayla sohbet edip gülüşüyorduk,mutluydum,sonuçta hayatıma asla dahil olmayacak insanlar için çok da fazla üzülmeye gerek yoktu.Eski neşeli,vurdumduymaz Kasele geri döndüm.
Dönmüştüm...erkekler soyunma odasının önünden geçmeden önce...