bc

KARDELENLER AÇINCA

book_age18+
0
FOLLOW
1K
READ
contract marriage
family
escape while being pregnant
fated
forced
single mother
heir/heiress
drama
campus
city
mythology
office/work place
small town
cheating
like
intro-logo
Blurb

Hiç olmaması gereken birine güvenen Kardelen 'in zorlu hikâyesi. Evlendiği adamın aslında onu bir araç olarak kullandığını en acı şekilde öğrenen kardelen ona en büyük cezayı kesmişti. Hamile olduğunu gizlediği ve bebeğinin ondan habersiz büyütmüştü. Kader onları kız kardeşinin nişanlısı olarak bir araya getirecek aslında hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını öğretecekti.

chap-preview
Free preview
1. Bölüm. (ilk karşılaşma)
kucağımda emzirdiğim kızıma bakıp derin bir iç çektim . Onunla ne mücadeleler vermiştim. Oysaki onu öğrendiğim günün sabahı bu dünyada ilk kez çok mutlu olduğumu hissetmiştim. Tabiki babasıyla evlendiğim günde öyleydim. Olsaki yalanmış herşey . Sabah aldığım telefon ile yirmi bir yıllık ömrümde ilk kez öğrenmek istediğim şeyi istememiştim. Ben Berfin Eda Ankara'nın soğuk kış ayında ayazda yetimhaneye bırakıldığımda henüz daha beş günlük bile değilmişim. Beni doğuran kişi yada kan bağımın olduğu kişiler beni gözden çıkarırken yetimhane kapısında donmak üzereyken farkedilmişim. Yurdun müdürü Ahmet amca eve giderken beni farkedip hastaneye götürmüş. Üç gün yoğun bakımda kalmışım. Sonra bronşit hastalığım ve astım . Ahmet amca çok iyi biriydi . Çoğu kişi ona Ahmet baba derdi. Sevgi dolu kalbi merhametli yapısı babacan kişiliği bize kol kanat gelirdi. İsmimi o koymuştu. Berfin kardelen çiçeği imiş . Ben ölmek üzere iken benim hayata tutunma mücadelemi Berfin çiçeğine benzettiği için koymuş adımı . Hastanede durumumu söyleyince hemşire Eda olsun adı demiş .Böylelikle Berfin Eda olmuş adım .Çok sürmedi Ahmet amca ile yaşamamız . Bir gece Ankara'nın ayazında eve giderken yolda gizli buzlanma varmış kaza geçirmiş orda ölmüştü. Ahmet amca bizi kimsesiz yine yetim bırakıp gitmişti. Hemde ne gitmek . Dilek diye biri geldi .Bize kâbus oldu .Yetimhanede yetim olduğumuz yetmiyor gibi bize etmediğini bırakmazdı. Yıllarca yetimhanenin soğuk duvarlarına onu bizi soğuk odalara koyup sabahlatırdı. Kaç kez bize sopa ile vurup bayıltana kadar hıncını alırdı. Tam on sekiz yaşına geldim . Kazandığım üniversite Ankara'daydı. Çok şükür yurt geçti elime yetimhanede kardeş olduğum Selim ve Yeliz ile ayrıldık . Selim üniversiteyi İstanbul'da kazandı. Yeliz ile aynı bölümü aynı okulu kazanmak istemiştik . Nasip olmamıştı. Yeliz Eskişehir 'de kazandı . İlk kez ayrılmıştık. Selim bizden iki yaş büyüktü biz Yeliz ile aynı yaştaydık. Kardeştik. Hele selim bize abi olmuştu. Üniversiteden sonra birlikte yaşayacağımıza söz verip ayrıldık .Çok zor bir gündü . Kardeşlerim gitmişti . İkisini yolcu etmiş yurda gidiyordum .Çok şükür bursum vardı. Yurt çıkmıştı. Ama kazandığım bölüm zorlu bir bölümdü . Eczacılık kazanmıştım. Ankara üniversitesinde iki gündür gidip geliyordum. Eğer ders saatlerimi duzene sokarsam part time bir işe girecektim . Tesadüflere inanmam ben tevavu vardır . Allah o an olması gerekeni sana gösterir. Otogardan gelirken yolda lüks güzel bir cafede “ bayan eleman aranıyor " yazısını gördüm .Bir umut eğer nasip olursa part time çalışır üç beş kazanırım diye baş vurdum . İçeri girer girmez beni sorumlu kişiye yönlendirdiler . Müdür Emre bey ile herşeyi konuşup anlaştık. Benden istediği ders saatlerimi iyice öğrenip onlara bir çizelge vermemdi .Öğrenci olduğumu söyleyince “destek olmak için bile işe alındığımı" söyledi. Bana aslında dünyanın en büyük mükâfatını üstüne birde cezasını verecekti o cafe . Günler su gibi akıp geçti .Okula yurda alıştım .Yeliz kadar olmasa bile İki kız ile aynı odada kalıyor ve çok sık arkadaşlıklar kurmuştuk. Üstelik aynı okula gidiyorduk. Kızlardan birinin adı Naz birinin adıda Emine idi. Emine Erzurum'dan buraya okumak için gelmişti .Ailesi çiftçilik yapıyor ve evin tek kızı oymuş. Üç abisi iki küçük erkek kardeşi varmış. Abilerinden biri polis diğeri ise hava kuvvetlerinde görev alıyormuş. Diğer ağabeyi ise Ziraat mühendisi olmuş babası ile kendi işini yapıyormuş. Küçük kardeşleri ise henüz orta okulluymuş. Naz ise Muğlalı oda köylü kızıydı. Onların bahçesi ve sadece kendi ihtiyaçları için bir inekleri varmış. O ve bir erkek kardeşi tekmiş. Çok iyi yetişmiş ailelerine çok düşkün kızlardı. Üç aydır aynı yurtta kalmamıza rağmen aileleri iki kere gelmişti. İkiside ailelerine benden bahsetmişti. Anneleri beni bağrına basmış“ bir evladımız da sensin" demişlerdi. Yeliz ve Selim ile hergün konuşuyor ara tatilde buluşacağımıza dair sözleşmiştik. Selim burda çalışıyordu. Küçük bir ev kiralamıştı. İki arkadaşı ile kalıyordu. Ancak arkadaşlardan biri gitmişti . Gelince bir kaç günlüğüne o evde kalmayı teklif etmişti . “Sonra bakarız deyip geçiştirmiştik. " Selim'in babası annesi öldüğünde başka bir kadın ile evlenmişti. Selim'i istemediğini söyleyince üvey annesi babası yetimhaneye bırakmıştı. Sonra arada gelip gidiyor Selim'i ziyaret ediyordu. Yıllar geçtikçe artık gelmemeye başlayan babasını merak eder üzülür ağlar oldu Selim .Belki bir yaştan sonra bizi ayırdıklarında aynı okula gittiğimiz için hiç kopmadık. Üçümüz de çalışkan çocuklardık. Ve iyi lise kazanmıştık. Ve nasip oyduki aynı lisede okuduk. Selim bir gün babasını görmeye gittiğinde üç çocuk ile babasının oyun oynarken görmüş .Uzaktan izlemişti. Sonra yanlarına gidince babası Selim'i tanımamış yeni hayatı ve üç çocuğu ile mutlu olduğunu görünce artık gitmeyi ve babasını anmayı bırakmıştı. Selim Ogün babasının onun için öldüğünü selasını okuduğunu söylemişti. Yelizde benim gibi kimsesiz di. Anne ve babası onu babaannesi bırakıp Almanya'ya gitmiş bir daha hiç gelmemişti. Baba annesi ölünce üç yaşında yurda getirilmişti. Kimse bir gün onu sormadı. Ne geleni ne gideni vardı . Anlıyacağınız kimsesizdik. Şimdi yurttaki arkadaşlarımın ailesini görünce gizli gizli ağlar oluyordum . Yeliz'i çok özlüyordum. İşim olmasaydı hafta sonu giderdim onu görürdüm. çalıştığım cafe çok yoğundu . Ve ben gidemiyordum .Emre bey çok iyi biriydi. Ama çok sertti . Konu iş olunca farklı bir kişiliğe bürünüyordü. Tam altı ay olmuş bu süre zarfında iki kez Selim ve Yeliz gelmiş biraz hasret göndermiştik. Kardeşlerimi görmenin sevinci ile mutluydum .Yurttaki kızlar ile çok iyiydim . Derslerimi aksatmadan işimi yapıyor güzel bir düzen kurmuştum. Bir gün cumartesi sabahı izin günüm olmasına rağmen Emre bey beni arayıp bir çalışanın annesi ameliyat olacağı için gelemedi deyip beni çağırmıştı. Gitmiştim . O kadar yoğundu ki yetişmek imkansızdı. Hafta sonu olmasına rağmen tıklım tıklım oluyordu. Ve ben artık yorgunluktan bayılmak üzereyken Emre bey bir grup gencin masasına bakmamı istedi .sipariş defterimi alıp gittiğimde hayatımı mahfeden kişi ile karşılaşıcağımı nerden bilebilirdim... Yazardan Genç kız eline aldığı sipariş defteri ile önce masadaki gruba kafasını hiç kaldırmadan “hoş geldiniz " dedi . Erkek grubu ona önce bir göz atıp siparişlerini tek tek vermeye başladı. Son kalan arkadaşlarına bakınca garson kıza daldığını farkedince hep bir ağızdan kahkaha attılar . Genç kız bunu farkedince kafasını kaldırıp ona gözlerini diken genç ile göz göze geldiler . İlk defa bir erkeğe bu kadar bakıyordu Berfin Eda. Bugüne kadar hiç sevgilisi olmamış olmasına fırsat vermemişti. Aralarından ismi Cenk olan genç çocuk ikisinin bakışlarını bozacak o cümleyi söyledi . “Serkan oğlum ! Ne istiyorsun kız burda ağaç oldu . " deyince Serkan ne yaptığını farkedip “Sert bir kahve "istediğini söyleyip siparişini verdi. Serkan ' da bilmiyordu bu cafeye gelmezken müptela olucağını bu mavi gözlü sarı saçlı kıza deli divane olucağını hiç bilmezdi . Kader onlara öyle bir oyun oynayacaktı ki ikisinin tek değil bir çok kişinin hayatı onlarla tepe taklak olucaktı.

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook