Melike konağındaki haberi duyan duymayana söylemiş, Urfa kalabalığı geldiği gibi gitmişti. Artık her şey değişiyor, tüm bilinenlerin, kabul edilmiş her şeyin üstü kalın bir çizgiyle çiziliyordu. Kelimenin tam anlamıyla, tarih tekerrür etmekteydi. Korkulan olmuş, aynı soydan, aynı isimde bir kadın, aynı şekilde her şeyi ve herkesi avucuna almıştı. Kelimeler kıfayetsiz, karşı çıkışlar sonuçsuzdu artık. Bu kadarına müsaade edilmişti, bundan sonra da bir şey yapılamayacaktı. Rîha yıllar sonra tekrardan bir kadına baş eğiyor, bir kadının aklıyla başa çıkamıyordu. Şimdi o kadın, o aynı kan, tıpkı ismini taşıdığı gibi odasının bulunduğu kattaki büyük terasta ayakları altındaki şehri izlemekteydi. Sıkıca kavradığı demir korkulukları biraz daha sıktı. Tırnakları sürtününceye, avuçları s