When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Mert’e keskin bakışlar atarken eski bir jandarma aracı geldiğinde panikledi. “Duruyor! Beni yakalayacak.” Adam, “Sakin ol!” derken sesi her zamanki gibi durgundu. Tamam, kız sakin duruyordu ama içinde fırtınalar kopuyordu. Damarlarında dolaşan adrenalin, harekete geçmesi için ötüp duran sirenler gibi kaslarını harekete geçirmesi için beyninde uğulduyordu. Adam, önce üstünü düzeltti, yakasını çekiştirdi ardından kaşını çatarak aynada saçını kontrol etti. Gümüş kalpten giderken Mert’in bu halleri delirmesine sebep olacaktı. “Ne yapıyorsun!” dedi dişlerinin arasından. Adamın bakışları kolunu kavramış ellerine ulaştığında onu anında bıraktı. Elini uzatıp dokunacak gibi olduysa da sonradan vazgeçip geri çekildi. Adam, aralarına sürekli bir mesafe koymaya özen gösteriyordu. Duvarlar vardı,