23 Haziran 2017 Gümüş, gözlerini açıp, nefesini düzenlemeye çalışırken burnundaki kan kokusuyla öğürüyordu. İnce kolları şiddetle titreyen parmaklarıyla sarılmış, tırnakları derisine gömülmüştü. “Sadece kabus...” dedi bilinçli kalmaya çalışan yanıyla. Bacaklarına dolanan örtülerden güç bela sıyrılıp boğazını yakan safrayı midesine yeniden göndermeye çalıştı. Titrek ayakları, buzla kaplanmış gibi soğuk zemini bulduğunda başı önüne eğikti, hiçbir yeri görmeye cesareti yoktu. Yüzünü kaplayan saçlarından damlayacağını düşündüğü kanı görmemek için gözlerini kapatmıştı. Ferah suyla buluşmak için acele eden parmakları, önce üzerindeki tişörtü buldu, çıkarıp yere fırlattıktan sonra güçlükle altındakinden de kurtuldu. Bilinçsizce, alışkanlıkla ve büyük bir aceleyle koşturdu, iki adım sonra sol