Zamanın durduğu ve asla değeri olmayan bir yer düşünün. Aklımdaki her şey silindi, ben yok oldum. Sanki hiç olmamış gibiydim. Etraftaki nesneler yok oldu, boş bir evrende o ve ben vardım. Diğer her şey bize kapanmıştı. Göremiyor, duyamıyorduk. Sadece onun öpüşünü hissediyordum. Dudaklarının sıcaklığını, belime ve yanağıma dokunuşu… Bütün sıcaklığıyla beni öpüyor ve vücudumu kavuruyordu. Kendimden geçmiştim. Dudaklarını geri çektiğinde kavrulan vücudum buz tuttu. “Gökçe,” dedi, tekrar. Adımı mı ezberliyorsun, insafsızın oğlu? Ben, burada ölürken o nasıl adımı söyleyebiliyordu? Dilim tutulmuştu. Ne diyeceğimi ne yapacağımı unutmuştum. Düşünemiyordum. “Bir şey söyle,” dedi, yanağımı okşarken. Az önce biz ne yaşadık? Tutulup kalmıştım. Onun bana söyledikleri, yaptıkları gözümün önünden b