28. YIL ÖNCE... Odanın bir köşesinde oturan kadın dizlerini kendine çekmiş öne arkaya sallanıyordu. Diğer odadan gelen sesler delirmesine neden olabilirdi. Bir insan bu kadar şeyi hak edecek ne yapmış olabilirdi ki? Titrerken kalkıp elini yüzünü yıkamak istedi çünkü resmen ter içinde kalmıştı. Ağustos ayının sıcağı o kadar yoğundu ki camları çivilenmiş oda resmen insanı boğuyordu. Kadın ise yaşadıklarından sonra bozulan akıl sağlığı ile beden sağlığını da kaybediyordu. Kalktığı an nefesi daha da daraldı. Başı döndü çünkü açtı. Birkaç gündür ara ara su veriliyor yemek olaraksa oğlunun gizlice getirdiği ekmek parçalarıydı. Yatağın kıyısına tutunduğunda bacakları titriyordu. Kapı tıklandı. Bir kez tıklandığında “Benim anne” diyen kısık sesle gözleri doldu. “Oğlum. Alkan sen mi gel