Ertesi sabah kalktığımda, yatağımın başucunda göz kamaştırıcı bir mavi elbise duruyordu. Heyecanla yerimden kalktım. Elbiseyi üzerime girdim, mavi kolyenin taşı parlıyordu. O sırada kapım çalındı, içeriye tombul ve orta yaşlı bir cadı girip, eğilerek selam verdi. "Saçınızı yapmama izin verir misiniz Prenses?" diye sordu kibarca. Bu bile hayatımın ne kadar değiştiğinin bir göstergesiydi. Bitlenmeyelim diye bizi zorla her sabah önüne oturtup, ellerindeki taraklarla canlarımızı yakışı ve neredeyse koparacak şekilde sıkı sıkı saçlarımızı örüşü gelmişti aklıma. Nedense bu kadın bana hiç de sert davranacak birine benzemiyordu, ben de gülümseyerek karşılık verdim kendisine. Beş dakika içinde cadı asasıyla beni gerçek bir prenses görüntüsüne kavuşturmuştu. Kendimi tanıyamaz halde cadıya teşekkür