"Zeynep" Mervenin sesini duymamla arkamı döndüm. "Efendim" dedim ruhsuzca. "Bugün ortalarda gözükmüyordun, neredeydin" dedi. "Kütüphanedeydim" sonra bir ses duyduk çığlık sesi "Zeynep, Merve" diye bağırıyordu biri.
Arkamızı döndüğümüz de bunun Asya olduğunu gördük. "Neredesiniz kızım siz, sizi arıyorum iki saattir" dedi sitemli bir şekilde. "Buradayız işte Asya" dedi Merve ve "Hadi gidelim" dedim. İkisi de aynı anda "Tamam" dediler.
Yola çıktık onların evi benim evimden biraz daha uzaktı yolda ayrılmak zorunda kaldık. "Hadi yarın görüşürüz" dedi Asya, "Tamam" dedim. "Kendini fazla üzme artık 2 ay geçti olayın üstünden kendini harap ettin." dedi Merve ve yine o anda gözlerim dolmuştu. "Tamam" dedim zor çıkan sesimle. Ayrıldık ve bende evin yolunu tuttum.
Yine o lanet olası an aklıma gelmişti -gerçi hiç aklımdan çıkmıyordu- çığlıklarım, yalvarışlarım, durdurak bilmeyen ağlayışlarım hepsi sanki gözümün önündeydi. O anı hatırladıkça sanki tekrar o anı yaşıyordum o gün...
Hatırlamak istemediğim bir Ekim ayı iliklerime kadar ölmek istediğim o an...
O gün mutlu Bir sabah'a uyanmıştım yine günün sonunun kötü olacağını bilmeden. Yatağımdan kalktım okul için hazırlandım.
Sonbaharın ruhuna uygun olarak kahve tonlarında giyinmiştim, belime kadar gelen kumral dalgalı saçlarımı serbest bırakmıştım. Yüzüme deniz mavisi gözlerimi öne çıkaran makyaj yapmıştım -buna makyaj denirse tabi-.
Odadan çıktım ağzıma birkaç birşey attım ve saate bakarak evden çıktım. Merdivenlerden indiğimde karşımda beni bekleyen ve sıkılmış gözlerle bakan iki bedenle karşılaştım. Galiba onları yine bekletmiştim.
"Fazlamı beklettim" diye sordum çekinerek. "Sadece 15 dakika" dedi Burak espri ile karışık sistemle. "Hadi gidelim artık geç kalıcaz" dedi Emir. "Tamam hadi gidelim bu arada günaydınn" dedim neşeyle.
Günaydın güzeller güzeli kuzim" dedi Burak. "Günaydın canım kuzim" dedi Emir. Merdivenlerden indik ve kapıdan çıktık. Okula vardığımızda Merve ve Asya dedikodu yaparak bizi bekliyorlardı.
Yine kimi çekiştiriyorlar diye içimden geçirirken "bu sefer kim?" diye sordum yanlarına vardığımızda. Merve gülerek cevap verdi "Okula yeni çocuk gelmiş herkes onu konuşuyor. Galiba adı Emre'ymiş." dedi.
"Ama çocuğu görmeniz lazım" dedi Asya. Emir öfkeyle " öhm öhm artık içerimi girsek ders başlayacak" dedi. Öfkesini anlamamak imkansızdı. Kesinlikle Asya'yı kıskanmıştı.
Zaten uzun süredir Asya dan hoşlanıyordu bunu kendine itiraf etmese bile anlaşılıyordu. Sınıfa çıkarken Merve "Emre geldi Selçuk devri kapandı" dedi kahkahayla. "Onun hakkında konuşmasak olmazmı?" diyerek sitem ettim. O sırada sınıfa varmıştık. Kim ki bu çocuk?, ben hariç herkes görmüş diye geçirdim içimden.
O sırada hoca geldi bende boşvererek derse odaklanmaya çalıştım. Selçuk sabahtan beri bana o siyah gözleriyle çok kötü bakıyordu. Göz göze geldiğimizde bana yandan bir sırıtış ve göz kırparak baktı. Bende iğrendiğimi belli edercesine derin bir nefes alarak önüme döndüm. Ama hissediyordum gözleri üzerimdeydi
Ne istiyordu benden ondan ayrıldığım için bana kızgın olamazdı. Kesinlikle haksızdı beni aldatmıştı ne yapmamı bekliyordu hiçbir şey olmamış gibi davranmamı mı? Asla! Zaten ona karşı hiçbir şey kalmamıştı içimde.
Ben bunları düşünürken çıkış zili çaldı. Zil çaldığında Selçuk dibimde bitti "Benimle gel konuşmamız lazım" dedi."Ne konuşacağız beni nasıl aldattığını mı?" dedim. Gözlerinden ateş çıkıyordu adeta, çok sinirlenmişti "Hemen benimle geliyorsun", sinirle "Seninle hiçbir yere gelmiyorum" dedim sert çıkarmaya çalıştığım sesimle.
"Benimle gelmezsen kardeşini asla göremezsin" dedi biran korktum ve "Sen ne dediğini sanıyorsun" dedim bağırarak. "Ben çok ciddiyim neler yapabileceğimi sende çok iyi biliyorsun" dedi. Evet biliyordum.
O pisikopatın tekiydi ayrılma sebebimden biride buydu zaten. "Seninle gelmezsem kardeşime ne yaparsın" dedim. "Aklına gelebilecek herşeyi yapabilirim" dedi.
Korkmuştum ne yapabileceğini gercekten çok iyi biliyordum. O yüzden "Tamam" dedim mecburen ve ekledim "Seninle gelince kardeşime dokunmayacaksın" dedim sinirle. "Tamam güzelim emredersin" dedi yandan bir sırıtışla.
Çantamı aldım ve omzuna çarparak sınıftan çıktım peşimden geliyordu. O sırada Asya'yı gördüm "Benim bir işim var sizinle eve gelemicem siz gidin" dedim. Asya da "Tamam" dedi. Ama arkamdan gelen Selçuk'u görünce kuşkuyla ona baktı sonra bana dönüp ne iş der gibi tek kaşını kaldırdı. Yok bir şey der gibi elimi sakladım.
Binanın çıkış kapısına yürüdüm. Selçuk peşimdeydi. Okuldan çıktım. Arkamdan "Araba okulun dışındaki otopark da" dedi. Sinirle "Tamam" diye bağırdım o sırada Burak'ın yanında ki ela gözlü bedeni gördüm. Bu kişiyi ilk kez görüyordum. Galiba bu okula yeni gelen Emre'ydi.