BÖLÜM.4 |+18|

1438 Words
Bir akşam Hasan, tarladan eve döndüğünde evin her zamankinden daha sessiz olduğunu fark etti. Zeynep'in nereye gittiğini düşünürken, evin içinde ağır bir sessizlik vardı. Mutfağın boş olduğunu görünce, yatak odasına doğru yürüdü. Ancak odaya yaklaştıkça, hafifçe aralık kalan banyo kapısından suyun akış sesini duydu. Zeynep'in banyoda olduğunu anladı ama gözlerini kapıdan alamadı. Bir an için durakladı, fakat gözleri, aralık kapının ötesinde hafifçe buharla kaplanmış aynaya takıldı. Hasan, istemese de, aralık kapının arasından Zeynep'in silüetini gördü. Buharın yavaş yavaş yayıldığı banyoda, onun ince bedeni suların altında hafifçe parlıyordu. Zeynep, sırtı kapıya dönük şekilde saçlarını yıkıyordu ve Hasan'ın gözleri onun omuzlarından aşağı dökülen su damlalarına takıldı. Saçlarından süzülen damlalar, onun sırtında parlayan ince çizgiler oluşturuyordu. Bu manzara, Hasan'ın içinde bir kıpırtı yarattı; onun zarif ve narin bedeninde beliren bu detaylar, kalbinin hızla atmasına neden oldu. Gözlerini kapıdan çevirmesi gerektiğini biliyordu, ama bedeninin onu ele geçiren bu çekim karşısında hareketsiz kaldığını hissetti. Zeynep, suyun altına hafifçe eğildi ve saçlarını geriye doğru savurduğunda, Hasan onun yüzünün bir an için belirginleştiğini fark etti. Buharın arkasından, teninin pürüzsüzlüğü, omuzlarına dökülen su damlaları ve yüzündeki sakin ifade, Hasan'ın gözünde adeta bir tablo gibiydi. Onun bu doğal, çekingen güzelliği karşısında içinden bastıramadığı bir istek uyandı. Zeynep'in bu mahrem anını görmek, Hasan'ın zihninde uzun zamandır farkında olmadığı duyguları tetiklemişti. Kendini ona daha yakın hissetmek, ona dokunmak arzusunu yavaşça içinde büyüdüğünü hissetti. Fakat Hasan, bu duyguların onu daha da çekmesine izin vermemek için kendini zorlayarak gözlerini kapattı, yüzündeki ifadenin ciddiyetini korumaya çalıştı. İçindeki bu kontrolsüz arzu, onu savunmasız hissettirmişti. Zeynep'in yanında, onun masum ama büyüleyici görüntüsünü zihninden atmaya çalışarak derin bir nefes aldı, fakat içindeki çekim hala dinmemişti. Tam o sırada, Zeynep kapının aralık olduğunu fark ederek ani bir hareketle dönüp Hasan'ı gördü. Yüzündeki şaşkınlık ve hafif mahcubiyetle göz göze geldiklerinde, Hasan gözlerini kaçırsa da yüzündeki ifadenin açığa vurduğu çekimi gizleyemedi. Bu an, her ikisinin de kalplerinde ağır bir sessizlik yarattı. Zeynep, bu ani bakışların altında yüzünün kızardığını hissetti. Kapıyı kapatması gerektiğini bilse de, Hasan'ın bakışlarındaki yoğunluğu görmek, onun da içinde derin bir etki bırakmıştı. Hasan, kendini daha fazla tutamayarak yüzünü hafifçe kapıya doğru çevirdi. Ama zihninde Zeynep'in bu görüntüsü, omuzlarından süzülen o su damlaları ve pürüzsüz teni yankılanmaya devam ediyordu. Bu, onun için sadece fiziksel bir çekim değil, aynı zamanda Zeynep'in hayatındaki yerini anlamaya başladığı, ona duyduğu bağlılıkla karışık bir arzu olarak kendini hissettiriyordu. *** Banyodan çıkan Zeynep, saçlarından süzülen su damlalarını hafifçe kurularken odanın kapısına doğru yürüdü. Üzerine yalnızca ince bir peştemal sarmıştı, hala nemli olan saçları omuzlarından aşağı dökülüyordu. Hasan'ın odada olduğunu biliyordu, ama bu kadar yoğun bir sessizlik içinde onun bakışlarını üzerinde hissetmek, kalbinin daha hızlı çarpmasına neden oluyordu. Elini hafifçe kapının koluna koyup odaya girdiğinde, Hasan'ın gözlerinin kendisine kilitlendiğini fark etti. Hasan, yatağın kenarında oturuyordu ve odaya giren Zeynep'e bakmaktan kendini alamıyordu. Gözlerinde, onu incelerken hissettiği yoğun bir çekim ve aynı zamanda bir çekingenlik vardı. Zeynep'in nemli saçları omuzlarına yapışmış, yüzü hafifçe kızarmıştı. Hasan, onun bu mahrem haline bakarken içindeki yoğun duyguları bastırmakta zorlanıyordu. Gözlerini kaçırması gerektiğini biliyordu, ama onun bu doğal ve zarif hali karşısında adeta büyülenmişti. Zeynep, Hasan'ın bakışlarındaki derinliği fark ettiğinde, odada ağır bir sessizlik hissetti. Hasan'ın sert duruşunun altında, ona karşı açığa çıkmakta olan bir duygunun ipuçlarını seziyordu. O an, Hasan'ın ona karşı bakışları içinde saklı olan çekimi hissetti ve bu çekim, onun da içinde bir kıpırtı uyandırdı. Yüzünü hafifçe yana çevirip gözlerini kaçırdı, ama Hasan'ın bakışları hala üzerindeydi. Zeynep yavaşça, hafif adımlarla odanın diğer köşesine yürüyüp dolabın önünde durdu. Bir an, sırtı Hasan'a dönük şekilde kalırken, onun bakışlarının hala sırtında olduğunu hissedebiliyordu. Dolabı açtı ve bir şeyler arar gibi yaparken içindeki heyecanın büyüdüğünü fark etti. Hasan'ın onu böyle sessizce izlediğini bilmek, içinde tarif edemediği bir heyecan yaratıyordu. Hasan ise, Zeynep'in hareketlerini gözden kaçırmadan izlemeye devam ediyordu. İçinde, onu kendine doğru çekmekten, ona daha da yakın olmaktan doğan bir arzu kabarıyordu. Fakat bu duyguyu bastırmak için kendini zorluyor, sessizce durarak sadece Zeynep'in varlığını hissetmeye çalışıyordu. Zeynep sonunda derin bir nefes aldı, Hasan'ın varlığını her nefesinde hissederek, çekingen adımlarla ona doğru yürüdü ve yatağın kenarına oturdu. Odanın içindeki sessizlikte, nefeslerinin bile birbirine karıştığını hissedebiliyorlardı. Aralarındaki mesafeye rağmen, ikisi de bu sessizliğin içinde yoğun bir çekim hissetti. Hasan, Zeynep'in bu kadar yakınında oturmasından kaynaklanan duygularını bastırmakta zorlanıyordu. Elini hafifçe dizine koydu, fakat içinde onu yanına çekme isteği gittikçe artıyordu. Bir an, Zeynep'e doğru dönüp göz göze geldiklerinde, onun gözlerinde aynı çekimi, aynı yakınlığı gördü. Aralarındaki bu sessiz anlaşma, her ikisinin de içinde bastırmaya çalıştığı duyguları açığa çıkarıyordu. Hasan yavaşça yerinden kalkarak odasında bulunan küçük sehpanın üzerinden defterini aldı. Bir şeyler yazdıktan sonra Zeynep'e yaklaşıp defteri ona doğru tuttu. Zeynep defteri eşinin elinden alarak okudu. 'Eğer rahatsız olmayacaksan sana dokunmak isterim.' Zeynep yanlış okuduğunu düşünerek tekrar tekrar okudu lakin hayır doğru yazıyordu. Hasan ona dokunmak istiyordu. Kızaran yanaklarını saklama gereğinde bulunmadan eşine baktı. Utanıyordu hem de çokça ama içinde bir yerlerde Hasan'a duyduğu arzu ve merakta vardı. Hasan cirkin değildi. Esmer,uzun yağız bir delikanlıydı en nihayetinde. Onu arzulamak ve içindeki kadını onunla keşfetmek onun en doğal hakkı. Zeynep kırmızı yanaklarıyla eşine olunlu şekilde başını salladı. Onaylamıştı ama ne yapacağınıza bilmiyordu. Korkuyordu,hatta titriyordu ama titremesinin nedeni korkudan değildi. Hasan aldığı onay ile Zeynep'e yakınlaştı. Banyodan çıkan eşi henüz yeni giydiği kıyafetleri içindeydi. Basit bir kaç parça içerisinde bile onun güzelliği göze çarpıyordu Hasan'a göre. Hasan başta sırf bu yüzden kendilerinden olmaz diyordu. En nihayetinde Zeynep güzelliği ile dillere destandı. Kendinize layık görmemişti ama şimdi ise küçük ateş parçası olarak gördüğü eşini arzulamaktan kendisini alıkoyamıyordu. Ellini eşinin saçına atarak uzunca dokundu. Ardından yüzünü yakınlaştırarak uzun zamandır merak ettiği solgun et parçasına, dudaklarına ufak bir buse bıraktı. Zeynep dudaklarına bırakılan ufak öpücükle gözlerini titrek bir şekilde alarak gözlerini kapatmış olduğu gözlerini açtı. Daha fazlasını istiyordu içinde bir yerlerde bir yangın vardı sanki. Hasan'ın ona daha büyük bir şekilde dokunmasını istiyordu. Ondandır beklentiyle ve parlayan hareleriyle Hasan'a baktığının farkında bile değildi. Hasan ona beklentiyle bakan eşiyle beraber sertçe yutkunup bu sefer hoyratça saldırdı dudaklarına. Aralarındaki mesafeyi kapatmak amaçlı bir elini Zeynep'in ince beline atarak kendisine çekti ve vücutlarının yapışmasını sağlamıştı. Ellinin altındaki yumuşaklık ve dudaklarından aldığı tat ile kafayı yiyeceğini düşündü Hasan. Karısının dudakları nasıl bu kadar tatlı olabilirdi. Aklındaki tel soru buydu. Belindeki elini çekmeden diğer elini de Zeynep'in kalçasına koydu ve baş parmağıyla hafifçe okşadı orayı. Zeynep kalçasında hisseyi ellerle istemsizce kendisini eşine doğru bastırmıştı ama bunun iyi bir fikir olmadığını karnına değen sertlikle anlamıştı. Artık nefes alamadığı için ikisi de sesli bir şekilde dudaklarını ayırdılar. Zeynep'in göğsü nefessizlikten dolayı inip kalkıyordu ve bu durum Hasan'ın görüşlerine bakmasının sağlamıştı. Hasan kendisine gelmeye çalışan karısına bakarak sertçe yutkunmuştu. Haftalardır bunu yapmadığına pişmandı. Ondan dolayı ona dokunmadığı her saniye onun için zaman kaybıydı. Hasan bu sefer dudaklarının rotasını Zeynep'in beyaz gerdanına yöneltmişti. Kar gibi beyaz o boynu morartmak istiyordu. İçindeki ilkel duyguya sahip çıkamayacak kadar tahrik olmuştu çünkü. Yanaklarından başlayarak boynuna doğru öpücüklerini sıraları bütün bu öpücükleri bırakırken de kalçalarını dudaklarının yumuşakça dokunduğu yerlerin aksine sertçe sıkıp, okşuyordu. Boynuna önce sertçe ses çıkaracak şekilde öpüp sonrasında emerek öpmeye başladı. Doymayacak gibiydi bu dokunuşlar her ikisine de yetmeyecek gibiydi sanki. Ateşle barut yan yana gelmişti ve bu saatten sonra tutuşmaktan başka bir şey kalmamıştı. Zeynep boynuna konan öpücüklerle kendisinden geçiyordu adeta. Kasıklarında bir yangın var gibiydi ve yangını söndürmek ister gibi de ıslaktı. Bacak arası şimdiden yapış yapıştı bunu hissediyordu. Hasan boynudan aşağıya doğru yönümü değiştiğinde önünde olan engele karşılaştı, yakalı elbise. Sabırsız bir şekilde elini iki düğmesi olan yakaya atarak açtı sonrasında ise oradan tutup Zeynep'in göbeğine kadar yırttı elbiseyi. Zeynep beye uğradığını şaşırmış halde Hasan'a bakakaldı. Elbisesinin yırtılmasıyla içindeki siyah iç çamaşırıyla kalmıştı. Üstünde ki şaşkınlığı atlamadan göğsünde hissettiği el ile derince inledi. "Hasan." İnce, cilveli ses ile Hasan duraksadı. O an keşke konuşabilseydim dedi. Konuşsaydım da sana neler yapacağım uygulamalı göstermenin yanı sıra dile getirseydim diye içinden geçirdi. "Daha fazla." Zeynep kendisini tutmadan konuşmuştu ve bunun sonucunda Hasan ona istediğini verdi. Yırtık elbiseyi çıkardı önce Hasan sonrasında ise Zeynep'i baştan aşağıya siyah çamaşırları üstünde iken süzdü. Bunu yaparken eli erkekliğine gitmişti. Sert olan organını pantolonunun üstünden bir iki kere sıvazlamıştı. Zeynep ise yer yer kızarmış boynu, sismiş dudakları ile karşınızda kendisine bakıp erkeklerine dokunan eşine bakıp bacaklarını birbirine bastırıyordu. Oda da derin bir sessizlik vardı. Tek ses ise derin alınan nefes sesleriydi ama bu sessizliğin uzun sürmeyeceğini ikisi de biliyordu. Hasan kendisine dokunmayı bırakıp üstünü çıkarıp eşine doğru yürüdü. Zaten yatağın yanında ayakta olan Zeynep ise eşinin ona doğru yürümesiyle geriye adımlamıştı ama yatağı hesaplamadığından yatağa düşmüştü. Islak dağılmış saçları siyah çamaşırları ile yatakta Hasan'a şölen yapıyordu. Hasan ise ona sunulan şölenin teşekkürünü en güzel şekilde vereceğinden ise son derece emin şekilde yatağın yanına diz çöktü. Asıl yangın o zaman başladı. Bu yangını onlar başlattı ve onlar bitirecekti ama biten şey yangınları olmayacaktı elbette.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD