Sırtında taşıdığı odun çıkınları misali ağır, sancılı, korkulu bir aralayıştı göz kapaklarını esir alan. İlk anda nerede olduğunu algılayamadı ve aklına hücüm eden o görüntü ile nefesini tuttu. Üstünde her adım atıldığında gıcırtılı sesler çıkaran ahşap zemine serdiği, üzerinde yıllardır yata yata sertleşen yün yatağına gireli henüz on dakika kadar bir zaman olmuştu ki, başına bela olan, ruhuna ve genç kalbine dehşet bir korku salan Onu, ayan beyan ilk kez ayak ucunda görmüş ve kıpırdayamaz olmuştu. Hiç ışığın, tek bir yıldızın bile olmadığı gecelerin zifiriliği neydiki o varlığın uzun, dalgalı, saçlarının karalığının yanında ve o bedeni, hiçbir şeye benzetemediği, daha önce görmediği kadar büyük, iri bedeni nasıl bir şeydi ki yıllardır gördüğü tüm bedenlerin yanında? Şaşkın ve korkmu