Bir hafta sonra... Dış kısmı kocaman resim kaplı camın ardından dışarıyı izliyordum ve Deniz'in hep yaptığı gibi kapı önünü süpürmek için hazırlık yaptığını görünce, içimden gelen o müthiş isteğe karşı koyamadım. Sabahın köründe salonu ben açmıştım ama sadece içerde bir ileri, bir geri yürüyüp durmuştum. Salonun içi çok havasızdı ve bende tıpkı Deniz'in yaptığı gibi mutfaki camı açıp, dış kapıyıda ardına kadar açık bırakarak salonu cereyana verdim. Saat yediye yaklaşırken, su dolu çaydanlığı ocakta kaynamaya bıraktım. Elektrik süpürgesinin hortumuna taktığım fırça ile tüm tezgâhların tozunu aldım, sonrada salonu dip köşe deli gibi süpürmeyi kafaya koymuştum. Aklımı fazlasıyla meşgul edeni unutmaya çabalıyordum ama inadına, o farklı tondaki yeşil gözleri ve hafif kıvrımlı uzun, parlak