13.Bölüm:Geçmişten Gelen

2325 Words
Leyla ve Ardin, ormandan çıkıp önlerinde uzanan düzlükte ilerlerken, her şeyin sona erdiğine inanmak istiyorlardı. Karanlık güçlerin son direnişini yok etmiş, Seraphine’in gölgesini tamamen silmiş ve her engeli birlikte aşmışlardı. Yine de içlerinde, geleceğin onlar için daha fazlasını hazırladığını hissetmekten kaçamıyorlardı. Ardin’in bakışları ufukta parlayan güneşe takıldığında, Leyla’nın elini daha sıkı tuttu. İkisinin gözlerinde yeni bir umut ve aralarındaki bağın sonsuz gücü parlıyordu. Ancak bir an için Leyla, gökyüzünde hızla yaklaşan bir gölge fark etti. Gökyüzünde birden bulutlar toplanmaya başlamış ve karanlık bir sis ortaya çıkmıştı. Leyla, bu tuhaf enerjinin daha önce hissettiği hiçbir şeye benzemediğini anladı. Seraphine’in mirası tamamen yok olmuş olsa da, karanlık bu sefer farklı bir kaynaktan yayılıyordu. Ardin de bu tuhaf hissi fark etti ve kılıcını sıkıca kavradı. “Leyla, bu enerji farklı bir güçten geliyor. Ancak bu... Seraphine’den bile daha eski bir şey olabilir,” dedi, sesi kararlı ama temkinliydi. Tam o sırada gökyüzünden, uzun, koyu pelerinli, başında kapüşonla gizlenmiş bir figür belirdi. Bu yeni varlık, Seraphine’den çok daha derin, çok daha eski bir kötülüğü içinde barındırıyordu. Sessizce Leyla ve Ardin’in önünde durdu. Gözleri, alev alev yanan bir kızıllıkla parlıyordu. “Karanlığı yok ettiğinizi sanıyorsunuz,” dedi, sesi neredeyse uğursuz bir fısıltı gibiydi, ama aynı zamanda yankı yaparak etrafa yayılıyordu. “Ancak ben, Seraphine’den çok daha büyük bir varlığım; benim adım Morwen. Karanlık, benim mirasımdır.” Leyla ve Ardin, bu yeni tehdidin gücünün büyüklüğünü hissederek göz göze geldiler. Bu figür, karanlığın eski bir tanrıçası olarak bilinen Morwen’di. Onun, Seraphine’e karanlık güçlerini veren ilk varlık olduğu rivayet ediliyordu; yani karanlık diyarların kaynağıydı. Morwen, gözlerini Leyla’ya dikti ve derin bir nefes alarak konuşmaya devam etti. “Leyla, Seraphine’i yok ederek büyük bir hata yaptın. Onu benim gücüme borçluydu; ancak onun gücünü yok ettin, o gücü bana geri verdin. Şimdi bu gücü almak için buradayım ve seni kendi mirasımın bir parçası yapacağım.” Leyla, bu tehdit karşısında içindeki son büyü gücünü toplamaya çalıştı. Ancak Morwen’in enerjisi o kadar güçlüydü ki, ona karşı koymanın imkansız olduğunu hissetti. Bu, sadece Seraphine’in güçlerinin değil, tüm karanlığın kaynağı olan kadim bir varlıktı. Ardin, Leyla’nın yüzündeki kararlılığı görünce onunla birlikte savaşmaya hazır olduğunu belli etti. Ancak Morwen, bir el hareketiyle Ardin’i geri iterek onun yere düşmesine neden oldu. “Sen, bu savaşa layık değilsin, Ardin,” dedi alayla. “Bu, karanlıkla arasındaki bağa karar vermesi gereken biri için.” Leyla, Ardin’e doğru adım atıp ona yardım etmek istedi; ancak Morwen, elindeki asa ile Leyla’yı yerinde sabitledi. “Korkma Leyla, karanlık sana sadece zayıflıklarını göstermez, aynı zamanda seni sonsuz güçle de ödüllendirir,” dedi, sesi fısıldar gibi ama aynı zamanda derin bir etkiyle yankılanıyordu. Leyla, Morwen’in gücünü hissettikçe, karanlığın içindeki cezbedici gücü de fark etmeye başlamıştı. Ancak Ardin’in ona olan sevgisi ve sadakati, Leyla’yı bu karanlığın çekimine kapılmaktan alıkoyuyordu. Tam o sırada Leyla’nın içinde bir şey harekete geçti; Morwen’in gücüne karşı koymanın tek yolunun içindeki ışık olduğunu anladı. Derin bir nefes aldı ve içindeki güce odaklanarak Morwen’e meydan okumaya karar verdi. “Karanlığın beni ele geçirmesine izin vermeyeceğim. Senin gücün her ne kadar büyük olursa olsun, benim sevdiğim insanlar ve korunması gereken bir halkım var,” dedi, sesi güçlü ve kararlıydı. Morwen, Leyla’nın bu direnişi karşısında sinirlenmişti. Karanlık, onun ellerinden yayılarak tüm alanı kapladı ve Leyla’nın etrafında bir döngü oluşturmaya başladı. Leyla, Ardin’in elini uzanarak ona yardım etmeye çalıştı. O sırada Ardin, Leyla’ya olan sevgisini haykırarak ona seslendi. “Leyla, her zaman senin yanındayım! Karanlığa karşı seninle birlikte duracağım!” Bu sevgi dolu sözler Leyla’nın içindeki karanlıkla savaşan gücünü daha da artırdı. Ardin’in ona olan bağlılığı, Leyla’nın içindeki ışığı alevlendirdi. Leyla, Morwen’in gözlerine bakarak, eski bir büyü dilinde yüksek sesle büyü sözleri haykırdı: “Lux ex tenebris, fortitudo ex amore! Dea umbrae, abscedas et numquam revertaris!” (“Işık karanlıktan doğar, güç sevgiden gelir! Karanlık tanrıça, git ve bir daha geri dönme!” ) Bu sözler, Leyla’nın etrafında dönen karanlık halkayı kırdı ve Morwen’in üzerine büyük bir güç dalgası olarak yöneldi. Morwen, Leyla’nın içindeki bu ışığın ve sevginin gücüyle sersemledi. Hiç beklemediği bu güç karşısında geri çekildi ve hiddetle bağırdı. “Bu son değil, Leyla! Karanlık seni bulacak ve seni ele geçirecek!” Ancak Leyla, Ardin’in gözlerine bakarak elini onun eline kenetledi. Birlikte oluşturdukları güç, Morwen’i geri püskürtmüş, karanlık gölgeleri aydınlatmıştı. Morwen, yenilmiş halde geri çekilmek zorunda kalmıştı. Gözlerinde intikam dolu bir ifadeyle kayboldu, ancak Leyla ve Ardin onun geri dönmeyeceğini biliyorlardı. Gün, yeniden doğarken Leyla ve Ardin birbirlerinin gözlerine bakarak derin bir nefes aldılar. Leyla, Ardin’in elini tutarak, “Bu, tüm karanlıkların sonuydu,” dedi, sesi hafif ama özgüven doluydu. Ardin ona gülümsedi. “Evet, Leyla. Sonsuza kadar birlikteyiz ve karanlık, ne kadar büyük olursa olsun bizi ayıramaz.” O anda, ormanın etrafındaki bulutlar dağılmaya başladı. Güneş ışıkları onları sarmış, bu karanlık savaşın ardından aydınlık bir geleceğe işaret ediyordu. Leyla ve Ardin, birbirlerine duydukları sevgi ve bağlılıkla tüm karanlıklara karşı durabileceklerini artık biliyorlardı. Gelecek, onları bekleyen zorluklarla dolu olsa da, aralarındaki bağın her türlü engeli aşacak kadar güçlü olduğunu hissettiler. *** Leyla ve Ardin, ormandan çıkıp önlerinde uzanan düzlükte ilerlerken, her şeyin sona erdiğine inanmak istiyorlardı. Karanlık güçlerin son direnişini yok etmiş, Seraphine’in gölgesini tamamen silmiş ve her engeli birlikte aşmışlardı. Yine de içlerinde, geleceğin onlar için daha fazlasını hazırladığını hissetmekten kaçamıyorlardı. Ardin’in bakışları ufukta parlayan güneşe takıldığında, Leyla’nın elini daha sıkı tuttu. İkisinin gözlerinde yeni bir umut ve aralarındaki bağın sonsuz gücü parlıyordu. Ancak bir an için Leyla, gökyüzünde hızla yaklaşan bir gölge fark etti. Gökyüzünde birden bulutlar toplanmaya başlamış ve karanlık bir sis ortaya çıkmıştı. Leyla, bu tuhaf enerjinin daha önce hissettiği hiçbir şeye benzemediğini anladı. Seraphine’in mirası tamamen yok olmuş olsa da, karanlık bu sefer farklı bir kaynaktan yayılıyordu. Ardin de bu tuhaf hissi fark etti ve kılıcını sıkıca kavradı. “Leyla, bu enerji farklı bir güçten geliyor. Ancak bu... Seraphine’den bile daha eski bir şey olabilir,” dedi, sesi kararlı ama temkinliydi. Tam o sırada gökyüzünden, uzun, koyu pelerinli, başında kapüşonla gizlenmiş bir figür belirdi. Bu yeni varlık, Seraphine’den çok daha derin, çok daha eski bir kötülüğü içinde barındırıyordu. Sessizce Leyla ve Ardin’in önünde durdu. Gözleri, alev alev yanan bir kızıllıkla parlıyordu. “Karanlığı yok ettiğinizi sanıyorsunuz,” dedi, sesi neredeyse uğursuz bir fısıltı gibiydi, ama aynı zamanda yankı yaparak etrafa yayılıyordu. “Ancak ben, Seraphine’den çok daha büyük bir varlığım; benim adım Morwen. Karanlık, benim mirasımdır.” Leyla ve Ardin, bu yeni tehdidin gücünün büyüklüğünü hissederek göz göze geldiler. Bu figür, karanlığın eski bir tanrıçası olarak bilinen Morwen’di. Onun, Seraphine’e karanlık güçlerini veren ilk varlık olduğu rivayet ediliyordu; yani karanlık diyarların kaynağıydı. Morwen, gözlerini Leyla’ya dikti ve derin bir nefes alarak konuşmaya devam etti. “Leyla, Seraphine’i yok ederek büyük bir hata yaptın. Onu benim gücüme borçluydu; ancak onun gücünü yok ettin, o gücü bana geri verdin. Şimdi bu gücü almak için buradayım ve seni kendi mirasımın bir parçası yapacağım.” Leyla, bu tehdit karşısında içindeki son büyü gücünü toplamaya çalıştı. Ancak Morwen’in enerjisi o kadar güçlüydü ki, ona karşı koymanın imkansız olduğunu hissetti. Bu, sadece Seraphine’in güçlerinin değil, tüm karanlığın kaynağı olan kadim bir varlıktı. Ardin, Leyla’nın yüzündeki kararlılığı görünce onunla birlikte savaşmaya hazır olduğunu belli etti. Ancak Morwen, bir el hareketiyle Ardin’i geri iterek onun yere düşmesine neden oldu. “Sen, bu savaşa layık değilsin, Ardin,” dedi alayla. “Bu, karanlıkla arasındaki bağa karar vermesi gereken biri için.” Leyla, Ardin’e doğru adım atıp ona yardım etmek istedi; ancak Morwen, elindeki asa ile Leyla’yı yerinde sabitledi. “Korkma Leyla, karanlık sana sadece zayıflıklarını göstermez, aynı zamanda seni sonsuz güçle de ödüllendirir,” dedi, sesi fısıldar gibi ama aynı zamanda derin bir etkiyle yankılanıyordu. Leyla, Morwen’in gücünü hissettikçe, karanlığın içindeki cezbedici gücü de fark etmeye başlamıştı. Ancak Ardin’in ona olan sevgisi ve sadakati, Leyla’yı bu karanlığın çekimine kapılmaktan alıkoyuyordu. Tam o sırada Leyla’nın içinde bir şey harekete geçti; Morwen’in gücüne karşı koymanın tek yolunun içindeki ışık olduğunu anladı. Derin bir nefes aldı ve içindeki güce odaklanarak Morwen’e meydan okumaya karar verdi. “Karanlığın beni ele geçirmesine izin vermeyeceğim. Senin gücün her ne kadar büyük olursa olsun, benim sevdiğim insanlar ve korunması gereken bir halkım var,” dedi, sesi güçlü ve kararlıydı. Morwen, Leyla’nın bu direnişi karşısında sinirlenmişti. Karanlık, onun ellerinden yayılarak tüm alanı kapladı ve Leyla’nın etrafında bir döngü oluşturmaya başladı. Leyla, Ardin’in elini uzanarak ona yardım etmeye çalıştı. O sırada Ardin, Leyla’ya olan sevgisini haykırarak ona seslendi. “Leyla, her zaman senin yanındayım! Karanlığa karşı seninle birlikte duracağım!” Bu sevgi dolu sözler Leyla’nın içindeki karanlıkla savaşan gücünü daha da artırdı. Ardin’in ona olan bağlılığı, Leyla’nın içindeki ışığı alevlendirdi. Leyla, Morwen’in gözlerine bakarak, eski bir büyü dilinde yüksek sesle büyü sözleri haykırdı: “Lux ex tenebris, fortitudo ex amore! Dea umbrae, abscedas et numquam revertaris!” (Bu sözler, “Işık karanlıktan doğar, güç sevgiden gelir! Karanlık tanrıça, git ve bir daha geri dönme!” anlamına geliyordu.) Bu sözler, Leyla’nın etrafında dönen karanlık halkayı kırdı ve Morwen’in üzerine büyük bir güç dalgası olarak yöneldi. Morwen, Leyla’nın içindeki bu ışığın ve sevginin gücüyle sersemledi. Hiç beklemediği bu güç karşısında geri çekildi ve hiddetle bağırdı. “Bu son değil, Leyla! Karanlık seni bulacak ve seni ele geçirecek!” Ancak Leyla, Ardin’in gözlerine bakarak elini onun eline kenetledi. Birlikte oluşturdukları güç, Morwen’i geri püskürtmüş, karanlık gölgeleri aydınlatmıştı. Morwen, yenilmiş halde geri çekilmek zorunda kalmıştı. Gözlerinde intikam dolu bir ifadeyle kayboldu, ancak Leyla ve Ardin onun geri dönmeyeceğini biliyorlardı. Gün, yeniden doğarken Leyla ve Ardin birbirlerinin gözlerine bakarak derin bir nefes aldılar. Leyla, Ardin’in elini tutarak, “Bu, tüm karanlıkların sonuydu,” dedi, sesi hafif ama özgüven doluydu. Ardin ona gülümsedi. “Evet, Leyla. Sonsuza kadar birlikteyiz ve karanlık, ne kadar büyük olursa olsun bizi ayıramaz.” O anda, ormanın etrafındaki bulutlar dağılmaya başladı. Güneş ışıkları onları sarmış, bu karanlık savaşın ardından aydınlık bir geleceğe işaret ediyordu. Leyla ve Ardin, birbirlerine duydukları sevgi ve bağlılıkla tüm karanlıklara karşı durabileceklerini artık biliyorlardı. Gelecek, onları bekleyen zorluklarla dolu olsa da, aralarındaki bağın her türlü engeli aşacak kadar güçlü olduğunu hissettiler. *** Leyla ve Ardin, karanlığın son izlerini de silip ormandan çıktıklarında, güneşin aydınlatıcı sıcaklığı üzerlerine düşüyordu. Ellerini bırakmadan yollarına devam ederlerken, aralarındaki bağın derinleşmiş olduğunu hissediyorlardı. Tüm bu zorluklardan geçtikten sonra, geleceğe daha umutla bakıyorlardı. Ormanın sınırını geçtiklerinde, önlerinde genişleyen çayırlara doğru ilerlemeye başladılar. Artık onları takip eden bir gölge kalmamıştı ve dünya sanki onlara yeniden doğmuş gibi tazelikle açılıyordu. Fakat Leyla’nın aklında hâlâ Morwen’in son sözleri yankılanıyordu. “Karanlık seni bulacak…” demişti Morwen. Leyla, içindeki bir endişenin hâlâ peşini bırakmadığını fark etti. Morwen’in mirası belki de tüm karanlıkların kaynağıydı, ancak bu karanlık tümüyle silinmiş miydi? Ardin, Leyla’nın yüzündeki derin düşünceyi fark ederek durdu ve ona döndü. “Leyla, neler düşünüyorsun?” diye sordu, gözlerinde endişeyle. Leyla derin bir nefes aldı, gözlerini uzaklara dikip konuştu. “Ardin, her ne kadar karanlık güçleri yensek de, Morwen’in sözleri zihnimin bir köşesinde yankılanmaya devam ediyor. Sanki bizden öte, çok daha büyük bir güç hâlâ etrafta dolaşıyor gibi hissediyorum.” Ardin, onun elini sımsıkı tutarak ona güven verici bir şekilde baktı. “Seninle birlikte her türlü karanlıkla savaşmaya hazırım, Leyla. Geçmişte ne kadar güçlü düşmanlarımız olduysa hepsini birlikte alt ettik. Karanlık, asla bizi ele geçiremez.” Bu güven verici sözler Leyla’nın içindeki korkuyu biraz hafifletti. Güneşin altında ilerlerken, yolları onları eski dostlarının yaşadığı bir köy olan Aeloria’ya götürdü. Aeloria, Leyla ve Ardin’e yıllarca destek olmuş, onlara sığınacak bir yuva sağlamıştı. Köye girdiklerinde, çevrelerini tanıdık yüzler sardı. Aeloria halkı, Leyla ve Ardin’in döndüğünü gördüklerinde büyük bir sevinçle onları karşıladı. Aeloria halkı onlara minnettardı; Seraphine’in güçlerinden ve Morwen’in karanlığından kurtulmaları, köy halkına huzur getirmişti. Köyde kaldıkları ilk akşamda, halk Leyla ve Ardin için bir şölen düzenledi. Herkesin neşeyle dans ettiği, kahkahaların yankılandığı bu akşam, Leyla için bir huzur anı gibiydi. Ardin, Leyla’yla dans ederken, gözlerinde bir sıcaklık vardı. Tüm yaşadıkları zorluklara rağmen, ikisinin de gözleri geleceğe dair umutla parlıyordu. Ancak gecenin ilerleyen saatlerinde, Leyla köyün dışındaki tepelerde yürüyüş yapmaya karar verdi. Ay ışığı, yumuşak bir huzurla etrafını aydınlatıyordu. Ardin de ona eşlik ediyordu; ama ikisi de bu gecenin huzurunda sessizliği tercih ediyorlardı. Tepede durup ay ışığının altında Aeloria’ya baktılar. Leyla, Ardin’in elini tutarak onun gözlerine baktı. “Ardin, burada seninle olmak, yaşadığımız onca zorluğun ardından sanki yeni bir hayata başlamak gibi,” dedi, sesi yumuşaktı. Ardin ona gülümseyerek cevap verdi, “Bu anı, bütün karanlıklardan ve zorluklardan daha değerli kılan şey senin yanımda olman, Leyla.” Gözlerinde onunla geleceği paylaşmanın verdiği huzuru görüyordu. Ancak bu sessizlik aniden bozuldu. Gecenin derinliklerinden gelen bir ses duyuldu, sanki bir fısıltı gibiydi. Leyla ve Ardin irkilerek çevrelerine bakındılar. Bir şey, gece karanlığının içinden onlara doğru yaklaşıyor gibiydi. Ardin hemen tetikte beklemeye başladı. Ancak Leyla, bir süre sonra bu fısıltının içindeki bir tanıdıklığı fark etti. Bu ses, babasının sesine benziyordu. “Leyla…” diye fısıldıyordu ses, uzaktan ama bir o kadar da tanıdık bir şekilde. Leyla’nın kalbi hızla atmaya başladı. Babası ona, küçük bir çocukken bile öğretmiş olduğu büyü sözlerini fısıldıyordu: “Lux et amor, anima nostra protegat. Umbrae discedant, et cor nostrum vincat.” (“Işık ve sevgi, ruhumuzu korusun. Gölge geri çekilsin, kalbimiz zafer kazansın” ) Leyla, bu sözleri duyduğunda babasının ona bir mesaj göndermeye çalıştığını hissetti. Bu, her şeyin sona erdiği an değildi; bir tür uyarıydı. Babasının sesi, Leyla’ya karanlığın tamamen yok olmadığını, bir köşede onları izlemeye devam ettiğini anlatıyordu. Leyla, gözlerini kapatarak babasının sesine kulak verdi ve onun fısıltılarının geldiği yöne doğru bakmaya başladı. Ardin, Leyla’nın dalgın bakışlarını fark ederek elini omzuna koydu. “Leyla, neler oluyor?” diye sordu. Leyla, Ardin’e dönerek derin bir nefes aldı. “Sanırım… babam, bizimle. Bize bir mesaj gönderiyor,” dedi. “Karanlık tamamen yok olmadı, Ardin. Babam, karanlığın bir köşede pusuda beklediğini fısıldıyor.” Ardin bu sözleri duyduğunda Leyla’ya güvenle baktı. “O halde, babanın uyarısını dikkate almalıyız. Ne olursa olsun, birlikte her türlü karanlığa karşı duracağız.” Leyla ve Ardin, babasının uyarısını bir işaret olarak kabul ettiler. Bu, geleceklerinin asla tamamen huzurlu olmayacağını; ancak aralarındaki bağla tüm zorlukların üstesinden gelebileceklerini gösteren bir işaretti. O gece, Leyla ve Ardin, yıldızların altında, birbirlerine duydukları sevgiyi ve bağlılığı tazelediler. Karanlık ne kadar güçlü olursa olsun, onların ışığı, sevgilerinin gücüyle her daim parlayacak ve onları koruyacaktı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD