Kantinde oturmuş ders saatinin gelmesini bekliyordum. Tabi son zamanlarda elimden düşmeyen telefonla Ayşem'le mesajlaşıyorduk. Yazdığı şeye gülümsemiş cevap yazarken, Hakan seslendi.
"Hayırdır lan bu aralar telefon elinden düşmüyor? eline yapıştı sanki. Sürekli bir mesaj yazma, gelen mesajlara sırıtmalar falan? Doğru söyle aşık mı oldun kardeşim?" derken çok ciddi duruyordu.
"Yuhh amına koyim ne aşkı? Her mesaj yazan aşık mı oluyor abi?"
"Olmuyor tabiki de ama sen mesaj yazmayı sevmiyorsun ya hani kardeşim, o yüzden şey ettim" şey etme kardeşim alla alla..
Aslın da doğru da söylüyordu Ayşem le tanışmadan önce mesaj yazmaktan nefret eden birisiydim. Bir şey söyleyeceksem arar söylerim, yazmakla neden uğraşayım. Ama Ayşem'le mesajlaşmak hoşuma gidiyordu. Tabi konuşmak daha çok ilgimi çeksede mesaj yazmakda idare ediyordu. Sesini duymak çok hoşuma gidiyordu hep konuşsun istiyordum. Tabi geçen gün konuşurken uyuya kalmam da ayrı bir şeydi Benle güzel dalga geçmişti hala arada laf sokuyor. Ama bir gün oda benim elime koz verir diye düşünüyorum.
"Eda mesaj yazıyor ona cevap veriyorum" diyerek konunun kapanmasını istedim. Şimdi söylesem hiç görmediğim, tanımadığım biriyle konuştuğumu benle dalga geçerler o yüzden bilmelerine gerek yok şimdilik. Olurda hanfendi bir gün yüzünü gösterirse söylerim.
Melih "
şu son sınavlar bitsede kurtulsak artık. Tatil yapmak istiyorum abi ben ya. Hep birlikte gidelim öyle daha eğlenceli oluyor." dediğinde
"Oldu kardeşim.. burda hep sizi görmekten sıkıldım lan ben. Bir de sizlemi tatile gideceğim. Ben Ankara'ya gitmeyi düşünüyorum sınavlar bitsin. Biraz orda takılır sonda da Eda'ya yurt dışı sözüm var. Sonrasına bakarız bana güvenmeyin siz takılın." siz desem de bir ara bende onlara takılırdım biliyorum.
"Oyun bozan çıktın lan sende.. ne var işte hep beraber takılırdık. Deniz, kum, güneş ve kız. En sevdiğim dörtlü bu." deyip sırıttı.
Tam bir şerefsiz bunla hiç bir yere gidilmezsen.
Hakan "Ben gelirim senle kardeşim boşver.. Hem Özgür gelmesin kızlar Özgür'ü görünce bizi unutuyor lan.. Gelmemesi daha iyi biz birlikte gidelim. Buda kardeşine dadılık yapsın. Baba sözü dinlesin, kızlardan da uzak dursun." diyen yavşak benle dalga geçmeye çalışıyor.
"Eda'yla tatil sizden daha eğlenceli lan, sarhoş olup bir yerlere sızmıyor en azından. En son birlikte gittiğimiz tatili hatırlayınca evet, evet kesinlikle Eda'yla tatil daha güzel fikir. Hadi kalkın ders başlıcak." diyerek bu sonu gelmeyecek konuyu kapatıp sınıfa doğru yol aldık...
Eve geçince Ayşem'i aradım sanki alışmıştım her gün onla konuşmaya bana iyi geliyordu. Arkadaşlığı güzeldi konuştukça onu daha çok tanımak ve görmek istiyordum. Her seferinde bir bahane bulup resim bile göndermiyordu. Aslında bu durum hiç hoşuma gitmiyordu ama zorlamak istemiyordum da.
Nasıl olduysa aradığım da hemen açıverdi telefonu bugün. Naber, nasılsın, ne yaptın faslını geçtikten sonra merak ettiğim şeyleri sormaya başladım. Daha önce sormak aklıma gelmedi sanırım, yada hanfendi kendini gösterir diye bekledim. Ama artık umudum kalmadı.
"Hadi bugün bana fiziksel özelliklerini anlat. Resim göndermiyorsun, görüntülü konuşmuyorsun madem, bu şekilde nasıl biri olduğunu anlamaya çalışıyım bari."
"Hmm olur tamam, sende anlatacaksın ama anlaştık mı?"
"Tamam anlaştık sen başla önce." deyip anlatmasını istedim.
"1.65 boyundayım 53 kiloyum ama bu çok değişiyor. Çok çabuk kilo verebiliyorum ve aynı hızlada geri alıyorum. Buğday tenliyim, saçlarım kestane rengi olduğu söylensede. Bildiğin yolda geçen beş kızın üçünün aynı renk kahve bence. Gözlerim de kahve ama koyu siyah olduğunu düşünüyorum bazen, bazen ama. Gözlerim çekik Japon olduğumu düşünebilirsin görsen. Gözlerimi küçükken hiç sevmezdim biliyormusun?" dediğin de şaşırdım. İnsan gözlerini neden sevmesin ki?
"Neden ki?" diye merakla sordum.
"Çocuklar dalga geçerdi Japon diye o yüzden. Ama şimdi çok seviyorum hatta çekik gözlüleri de seviyorum. İlerde bi gün koreli bulup onla evleneceğim. Çekik çekik çocuklarımız olur çok tatlı demi." deyince nedensizce bozuldum.
"Türklerin suyumu çıktı da koreliyle evleniryorsun acaba?"
"Sana ne be ben çekik gözlü seviyorum." diyerek cırladı resmen.
"Ben de seviyorum çekik göz, ama gidipde bir Çin, koreli yada japonla evlenmek istemiyorum." desem de
"Olsun ben istiyorum.. sanane be kardeşim alla alla." diyerek kendi sinir olsada beni daha çok sinir etmişti.
"Kardeşini sikeyim emi.. bana kardeşim deme diye kaç kez söyledim acaba?"
"Pis terbiyesiz düzgün konuş benle diye ben kaç kez söyledim acaba?" Ulan sadece kardeşini dedik, birde seni desek ne yapardı?
"Tamam kusura bakma ama sende deme." diyerek hemen alttan almaya başladım.
"Tamam dememeye çalışırım." desede kesin bir yerde derdi eminim. Sonrada siz erkekler hep böylesiniz nutuğu çekmeye başlar uyuz..
"Ee sıra sende sen anlat bakalım?"
sanki çok bir şey anlatmış gibi, sıra bana gelmiş.
"boyum 1.85, kilom 80 esmerim gözlerim de yeşil, çekik değil bu arada gözlerim üzgünüm" diyerek biraz önceki konuşmasına itafen "
"Ha haa komik çocuk seni." Ulan dev gibi adamım çocuk diyor utanmadan
"Yuhhh o boy ne öyle iyiki sanal arkadaşız senle, asla yan yana gelmek istemem." derken tepkisi ne kadarda tatlıydı öyle
"Niye ki? ben senle yan yana gelmek isterdim. Bak bende minyon tip seviyorum. Evlenirsem bende minyon biriyle evleneceğim." gerçekten de neden bilinmez ama minyon tipler daha çok ilgimi çekiyor. Kesinlikle kucağıma alıp hoplatmak gibi fantezilerle alakası yok.. Yada vardır emin değilim.
"Neden ki boyu, boyuna uyan biriyle evlenmek varken neden kısa? Ben istemem sen boylarında birini neden yani?" Biraz önce bana çemkiriyırdu du değil mi?
"Sana ne be.. ben kısa seviyorum alla alla kucağımda zıplatmak istiyorum belki sana ne yani." hak etti bence
"Terbiyesiz, uyuz ya." derken yine sinirlenmişti
"Neden terbiyesiz oldum? sen sordun söyledim. Hem karıma istediğimi yaparım sanane. Sen çekik gözlü çocuk isterken onları leylekler mi getirecekti? Sen konuşurken sorun yok ben konuşurken sorun demi?" birazda gerçekleri konuşalım demi?
"Hayır tabikide öylemi dedim ben?" diyerek geri vites yapan bu kez Ayşem olmuştu hayret... Ama sanırım ben tam gaz ilerleyecek gibiydim
"Ben senin gibi biriyle evlenmek isterdim. Hatta şuan evli olup sana neler, neler yapmak isterdim, haberin varmı?" derken aslında ciddi değildim.
"Süper ben de diyordum nerde kaldı diye, geç kaldın? Sen de başladın ya artık seninle de konuşulmaz. Oysaki farklı olduğunu düşünmüştüm" derken sesinde gerçekten kırgınlık vardı.
"Bir yavaşla kızım be, birşeye başladığım yok. Ama sen sorluyosun insanı. Hep erkeklere suç buluyorsun ya birazda kendine bak istersen." diyerek biraz da gerçekleri söylemek lazım. Hayır bir de
ben napıyorum acaba diyor?
"Bir şey yapmana gerek yok konuşman yetiyor. Sesin insanı tahrik ediyor. Hiç kusura bakma ama bugüne kadar hiç böyle bir şey yapmadım ama sen zorluyosun." harbi zorluyordu ama. O konuştukça aklıma bin bir türlü fantezi geliyordu. Farkında değilim desede çıkardığı sesler seks sırasında insanı baştan çıkaran tınılardı.
"Suç benim oldu yani? sizde hiç sorun yok değil mi? İki dakika normal konuşmayı beceremiyorsunuz?"
"Valla senle konuşupda etkilenip, tahrik olmayan erkek de sorun vardır diye düşünüyorum. Abaza biri değilim istediğim zaman istediğim kişiyle birlikte olabilirim. Ama senin kadar tahrik edip azdırmıyolar. Sesinden bu kadar etkileniyorsam yanımda, yakınımda olsan ne olur düşünmek bile istemiyorum." derken valla gayet ciddiydim. İleride ki eşim kesinlikle benimle bu tonlarda konuşup, sürekli beni azdırmalı.
"Düşünme sende o zaman. Niye düşünüp beynini yoruyorsun?" diyerek hala işin dalgasını yapıyor ya..
"Ayşem bak gerçekten suç senin, senin yüzünden kaç kez soğuk duş aldım haberin varmı? Ulan konuşurken çıkarttığın seslerin farkında mısın? Bir de masum, masum konuşuyorum diyor. Siktir ne masumu insanı azdırıyorsun sadece." Sanırım biraz fazla yüklendin diyen iç sesim haklı olabilirdi.
"Özgür saçmalama istersen.. yoldan çıkmışsın sen, suçuda bana atıyorsun. Oh ne güzel bahanemizde var nasıl olsa, ben ayartıyorum demi pislik?"
"Ayşem tamam sustum kusura bakma." diyerek kendimi frenlemeye çalıştım, yoksa bu konuşmanın sonu iyi yere gitmeyecekti.
"Kusura bakıyorum maalesef, bir daha bu konuyu açarsan konuşmam valla" diyerek beni tehtit mi ediyordu? Madem öyle sen istedin bunu Ayşem hanım..
"Gel senle bi anlaşma yapalım mı?" diyerek girişi yaptım.
"Ne anlaşması?"
"Senle bu konu hakkında konuşmayacağız, sadece bir kez porno bir film açacağız ve aynı anda izlemeye başlayacağız. Sen orda, ben burada aynı filmi ne dersin?" diyerek vereceği cevabı merakla bekledim. Aslın da cevabı belliydi ama bir umut işte.
"Hayır derim tabiki de, neden böyle bir şey yapayım ki?"
"Vereceğin tepkileri merak ediyorum desem. Bana hiç porno izlemedim deme inanmam." diyerek bu kezde farklı şekilde kandırmaya çalışıyorum. Ulan Ayşem beni ne hallere soktun
"İzledim yalan söylemeyeceğim, ama söylediğin saçma neden yapayım senle böyle bir şey?
"Senin içinde değişik bir deneyim olur. Sonuçta görmedim seni utanman gerekecek bir şey yok. Görüşmekte istemiyorsun ki yüz yüze gelince utanasın. En fazla bir daha benle konuşmazsın. Ne dersin?" hadi be kızım kabul et artık o kadar mantıklı neden saydım bence
"Düşünmem lazım.." dediğinde aferim oğlum olfu bu iş diye kendimi tebrik ettim bile.
"Tamam karar verince söylersin artık, ama bu düşünme uzun sürmesin."
"Ben sana söylemeyi unuttum. Ben üç, dört gün olmayacağım konuşamayız yani. Döndüğümde karar veririm ancak." dediğin de bu kez merak eden bendim.
"Neden yoksun ki niye konuşamıyoruz?" dediğim de aldığım cevap hiç hoşuma gitmedi. Kuzeninin düğünü varmış, oraya giderken de gizli kullandığı telefonu götürmeyecekmiş.
"Anladım ama ben alışmıştım senle her gece konuşmaya mesjlaşmaya. Zor olcak biraz sanırım." diyerek yine bir yol bulma umuduna düştüm
"Eğer telefonun gizli numaralara açıksa müsait olduğum zamanlar ararım seni. Diğer hattımla normal arayıp numaramı öğrenmeni istemem." diyerek bir öneride bulunsa da açıkcası hiç hoşuma gitmedi. Onca zamandır konuşuyoruz bana hiç mi güvenmemişti. Numarasını öğrensem ne olacaktı ki?
"Sen bana hiç mi güvenmiyorsun? Öğrensem ne olur yani?"
"Evet güvenmiyorum babamın oğlumusun? niye güveneyim ben sana ki?" dediğin de daha da zoruma gitti.
"Tamam Ayşem güvenme bana, arama da dönünce arar, konuşursun. Madem hiç güven vermedim istersen hiç konuşmayalım. Babanın oğlu değilim sonuç da. Neyse benim uykum geldi uyuyalım artık. Hadi iyi geceler" deyip cevap vermesini beklemeden kapattım. Niye bu sinirlendim anlamadım ama bana güvenmemesi sinirimi bozdu. Ben güveniyordum ona hayatımla ilgili her şeyi anlatıyordum. Numarasını bilip ne yapacaktım sanki? Nasıl bir zararım olacaktı anlamamıştım. En iyisi artık konuşmamaktı. Açık, açık güvenmediğini söyleyen biriyle ne konuşacaktım bundan sonra diye düşündüm. Ben onu anlamaya çalıştıkca ona hak verdikce çok yanılmışım onu farkettim en iyisi hiç tanımamış gibi yapmam lazım. Zaten tanımıyorum yüzünü bile görmemişim daha neyi düşünüyorum acaba?
Ayşem
Özgür beni yanlış anlamıştı sanırım, yada doğru anlamıştı. Ben sadece ona değil kimseye güvenmiyorum ki. Bu hattan rahatlıkla konuşuyordum sapık çıksa iğrenç mesaj atsalar bile sadece ben görüyordum. Diğer telefonu arasa, yada mesaj atsa annem yada babam görse. Kim bu diye kıyameti koparırlar. Farkında olmadığımı sanıyorlar ama düzenli olarak karıştırıyorlar telefonu. Mesajları okuyorlar böyle bir şeyi göze alıp veremezdim numarayı. Sonra zor duruma düşün ben olacaktım. Şu hayatta öğrendiğim en önemli şey kimse senden önemli değil, kimseye güvenme, ben kimseye güvenemezdim. Benim gelecek planlarımı yok etmek için elinden geleni yapan bir ailem varken, işleri daha çok zorlaştıramam. Keyfi bilir konuşmak istemezse konuşmasın. Ama yinede son sözlerimi söylemezsem içimde kalır. Ne demişler "içinde kalıp dert olacağına söyle mert ol" Bende söylücektim tabiki de, hem benim yüzüme nasıl telefonu kapatır ya? Ben daha açıklama yapmadan Pis, uyuz ya sinirlendim bak. Aradım açmayınca bende mesaj yazıp gönderdim. Kimse beni susturamaz sonuçta
"Konuşmama müsade etseydin keşke.
Kapatmadan bende bi kaç cümle konuşsaydım.
Yaptığın hiç hoş değildi" diye hızla yazıp yazıp gönderdim
"Senin yaptığın çok hoştu sanki" diyerek laf çakıyor hala
" Sen beni yanlış anladın" desemde mantıklı bakınca yanlış anlamamıştı
"Hadi ya yanlış anladım öylemi?
Peki o zaman tekrar söyle bana güveniyor musun, güvenmiyor musun?"
"Hayır tabikide güvenmiyorum, ama senle ilgili bir durum değil. Ben kimseye güvenmiyorum" desem de olmamıştı. Benim güvensizliğim onu ilgilendirmiyormuş. Onun için güven önemliymiş. Güvenmediği kişiyle sanal bile olsa arkadaş olmak istemezmiş. Keyfi bilirdi yapacak bir şey yok değil mi?
"Ayşem saçmalama güvenmediğin biriyle neden arkadaş oluyorsun o zaman? Hem söyler misin sana ne yapabilirim nasıl bir zararım olur?" diye yazdığı mesaja cevap olarak
" Diğer hattı arayıp mesaj atsan ailem görse benim için büyük sorun olur. Bu hattan ulaşamayınca onu aramayacağını nerden bilebilirim ki?"
"Saçmalama öyle sorun olacaksa neden arayım? sen aramadıkca aramam valla" desede.
"Bak gercekten senle ilgisi yok ama ben güvenemiyorum kimseye. Şimdi uyucam eğer istersen dönünce konuşuruz." diyerek bu uzayan konuyu kapatmak istedim. Konuşmak istemiyorum derse de yapacak bir şey yok artık
"Tamam iyi geceler.. Hattımı da gizli numaralara acık yapıyorum.
Uyuz, cadı seni.."
"Tamam ;)" yazıp gönderdim. Demekki oda konuşmak istiyordu.
Bilmiyorum neden ama Özgür le konuşmaya devam etmek istiyordum. Tabi istemeseydi aramazdım kesinlikle. Eğer aynı okul olmasaydı görüntülü de konuşurdum. Kendime güvensizlikten değil sadece okul hayatımda sorun olsun istemiyorum. Önceliğim geleceğim, okul bittikten sonrada sevgilim, arkadaşım olabilir ama kendimi aileme kanıtlamak zorundayım. Babamı bende hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.
Olurda bu senede göndermezse okula tabiki böyle bir şeyi hiç istemiyorum o zaman Özgür le görüntülü konuşup beni her halimle tanımasına izin verebilirim. Ama şimdi olmaz, kocaman okulda denk gelme şansımız çok küçük bir ihtimal olsa bile. bende ki şansla kesin denk geliriz. Öylede bahtsız biriyim, şimdilik bunu göze alamam..