10. Bölüm

2014 Words
Eve geldiğimizde gece yarısını geçmişti çok uykum vardı ama duş almadan uyumak istemedim. Saçımdaki sprey ve makyajlı yüzümle uyumak istemiyorum. Duşa girip güzelce yıkandım. Havluma sarılıp odama geçtim. Annem ve babam uymuşlardır sanırsam, annem gelene kadar da arabanın içinde uyumuştu zaten. Babamın anlattıklarını, söylediklerini düşünmeye başladım. Bir yanım okula gideceğim için çok sevinirken diğer yanım halam için üzülüyordu. Bir erkek nasıl böyle bir şey yapar? Seviyorum deyip sonrada ortada bırak. Hangi vicdanla böyle bir şey yapmış anlamak mümkün değil, üstelik ortada bir de bebek varken. Babamın abime neden bu kadar kızdığını anlıyabiliyorum artık. Tamam abim ortada bırakmadı evlendi ama sonrada bir bebeğin doğmamasına sebeb oldular. Babam abime çok kızmıştı duyunca. Sonrada abimle bir daha konuşmadı, 3 senedirde konuşmuyorlar. Halam bebeği ölecekse, kendisi de ölmeyi göze almışken. Abim çocuk bakmak için yaşımız küçük diye istememişti. Babam "şerefsiz yaparken aklınız neredeydi o zaman da biz küçüğüz yapmayalım deseydiniz ya" demişti. Şimdi düşününce haklı olduğunu anlıyorum. Ya yapmayacaksın, yada yapıyorsan sorumluluğunu kabul edeceksin. Sabah gözlerimi zorla açmıştım hala uykum vardı ama nedensizce uyanmıştım. Annem birazdan gelir kalk diye, biraz yatak da keyif yapayım bari gelene kadar değilmi? Komidinin üzerinden telefonu aldım yuhh saat bir demiş ve ben hala yatıyorum. Annem nasıl olurda beni uyandırmaz diye şaşırdım. Kadın hobi olarak beni sabahın köründe uyandırmayı alışkanlık yapmıştı kendine oysaki. Yataktan kalkıp oturma odasına geçip annemse seslendim. 'Anneee!!! ne yapıyorsun, neredesin?" "Nerede olacağım kızım mutfakdayım. Ne diyeceksen, buraya gel" dediğinde yanıba giderek. Anne beni niye uyandırmadın ki diye sorunca. "Uyandırsam dert, uyandırmasam ayrı dert. Ne oldu ne işin vardı da geç kaldın" aman laf sokmadan da duramıyoruz ailecek sanırım. "Yok annem ne işim olcak şaşırdım sadece. Sen beni sabahın köründe uyandırırsın ya hep, merak ettim sana mı bir şey oldu hastamısın diye. "Sus kız Allah korusun niye durduk yere hasta olayım? Gece geç geldik uyu dedim seni düşünende kabahat" Oyy annem beni de düşünürmüş deyip sarılıp öptüm. "Biz kahvaltımızı yaptık, baban da işe gitti.Sen kendine göre hazırla kahvaltı. Ama çay içerim çayı ona göre yap" Tamam anne birlikte içeriz hem ben sana neler neler anlatcam bir bilsen dedim. Masayı hazırlayıp oturduk. Anneme çayını verdim. Anne babam izin verdi okula gitmeme dedim heyecanlı, heyecanlı. Annem hiç şaşırmadan bumuydu dedi anlatacağın şey, ben biliyorum bunları zaten. Kesin babam söylemişti "Babam mı söyledi?" "Yok kızım siz beni uyuyor sanıyordunuz ama ben uyumuyordum." Ne yani bizimi kandırdı? Çocuk gibi uyuma numarası mı yaptı yani? "Baba kız rahat, rahat konuşun diye yaptım. Aranıza girmek istemedim baban kendini anlatsın istedim" deyince bu kadının zekasına bşr kez daha hayran kaldım. "Anne sen biliyormuydun peki halamın olaylarını?" "Evet biliyordum babaannem anlatmıştı." "Peki babaannem niye öyle bir şey yapıp ilaç vermiş ki? hiç mi üzülmemiş?" Bir insan beden bunu yapardı ki? " Üzülmez olurmu kızım.. oda kendince kızını korumak istemiş. Çocuk doğarsa kötü gözle bakar insanlar diye düşünmüş. Kimseler farketmeden bebek ölürse kızına laf, söz gelmez, münasip biriylede evlenip kurtulur sanmış. Deden öğrense kızını kendi öldürür diye korkmuş. Ama kader işte hiç birşey istediği gibi olmamış. Halan bebeğini öldürmek yerine kendini de öldürmek istemiş. Baban hep korkuyordu bir gün senin de başına böyle bir şey gelir diye. Oda kendince evden çıkmazsan sevgilin olmaz diye düşündü. Geç oldu ama anladı insanın başına gelecek varsa nere kapatırsan kapat onu gelir bulur. Biz babanla severek evlendik ama evlendiğimiz güne kadar baban elimi bile tutmadı. Ben bazen zorlardım o kadar da uzak durma diye ama baban kabul etmezdi. Aklına hep halan gelirmiş. Olur da biz evlenemezsek kendimi kötü hissetmemi istemiyormuş. Aşık olunca yanlışlar, doğru gelir derdi. Yanlış yapmamak için uzak durdu hep. Bilmediği bi rşey var hala bunu anlamıyor bir türlü. İnsanın kendi içinde. İnsanız yanlış yaparız önemli olan yanlış yapınca da doğruyu bulabilmek. Herkes aynı olacak diye birşey yok ve zamanda değişiyor farklı düşünmeye alışmamız lazım." derken babamın ve annemin de geçmişini öğreniyorum sanırım. "Anne ben öyle bir şey yapsam ne yaparsın?" diye sordum bi anda. Annem çayı yüzüme püskürttü. Anne ama yaa ne yapıyon dedim. "Asıl sen ne yapıyon öyle sorumu olur mu manyak?" "Ne var belki bende hata yaparım belki? Hani insandık hepimiz de hata yapabilirdik?" " Yapma kızım kafanı kırarım senin" dedi. "Eee.. biraz önce konuşuyordun yok öyle, yok böyle diye ne oldu hemen kafa kırmalar?" Sus kız anneye laf yetiştirme dedi. Cidden soruyorum ne yaparsın anne dedim ısrarla. "Kızım sevme, aşık olma demiyorum. Tabiki de sev, aşık ol hemde en güzel adama aşık ol. En güzel derken, kalbi, vicdanı olan adama tipi önemli değil. Doğru insanı bul sonra ne halt yersen ye. Tabi evlendikten sonra. Doğru insan olduğunu nerden anlayacağım deme.. sana nasıl baktığından, seni nasıl düşündüğünden anlarsın seven insan kıyamaz. Seni zor duruma düşürmez. Oldu ki hata yaptın doğru kişiyi değilde yanlış kişiyi buldun. hata yaptın. Ben bakarım kızım sanada evladına da. İnsanların düşündüğünü önemsemem. Gerekirse evimi yurdumu bırakıp giderim, ama evladımı bırakmam. Abini bırakmadığım gibi. Yanlış yaptı hemde çok, bir cana kıydılar. Ama bunun cezasını ben değil Allah verir. Ben evlatlarımı doğrusuyla, yanışıyla seviyorum. Ama sen yinede aklını başına al öyle bi bok yeme. Babanı birde sen yıkma salak kızım benim.." Ne güzel konuşuyordu sonda salak demiyeydi iyiydi. "Ne salaklık yaptım acaba?" " Salaksın kendini akıllı mı sanıyorsun?" asla salak olduğunu kabullenmiyorum. "ne salaklığımı gördün, bu zamana kadar?" diyerek hala salak olmadığımı kanıtlama derdine düştüm. "Bilmem gece gülme sesleri geliyor odandan. Bazen odan da başka bir telefon şarjda oluyor, daha sayayım mi? Hala kendini akıllı olarak görüyor musun?" diye yüzüme imalı bir şekilde bakıyordu. Ben şok olmuş bir halde annemi dinliyordum. Ne yani ben gizli farketmiyorlar sanırken annem biliyormuymuş. Ne dicemi bilemedim anne ben şey yani şey dedim kekeleyerek. "He kızım ney? anlat bakalım dinliyorum.." resmen beni kıvrandırmak için uğraşıyor, az değil bu kadın valla.. "Anne ya ne zaman gördün sen? Madem biliyordun niye bir şey demedin?" "Ne diyeceğim ben sana salak.. sen anlarsın sandım. Ama bu kadar salak çocuk yaptığımın farkında değildim." Ulan yine salak olduk, ama sanırım bu kez haklıydı. "Peki babam da biliyormu?" diye sordum "Yok o kadarda değil. Söylemedim ama sen biraz daha böyle devam edersen anlar. Sesini az kıs gülerken salak kızım benim." "Anne ya salak deyip durma alınıyorum valla" diyerek sevimlilik yapmaya çalışıyorum resmen. Ben onları ayak üstü uyutuyor sanarken, ayakta uyuyan brnmişim. "Gençsin aklın başında değil her şeyi biliyoruz çok akıllıyım sanıyorsunuz. Ama öyle değil kızım. Ben senin her halinden, her şeklinden ne düşündüğünü ne haltlar karıştırdığını biliyorum. O yüzden yanlış şeyler yapma bizi üzme." diyerek lafını söylemeyide ihmal etmiyor asla. "Annem ben sizi hiç bir zaman bilerek üzmek istemem, ama dediğin gibi de insanız yanlış yapabiliriz. Ama ne yaparsam yapayım benden asla vazgeçmeyin olurmu? Birde valla bak o telefonla kötü birşey yapmıyorum. Sadece arkadaşım olsun istiyorum evde çok sıkılıyorum." desem de annem yine imalı bakışlarını üzerimde dolaştırarak. "Ne hikmetse bu arkadaşlar da hep erkek. Kızlardan da arkadaş olur yavrum bilgin olsun diye diyorum" of ya resmen kendimi savunamıyorum. "Anne yaa.. sen telefonu da mı kurcaladın?" "Tabiki de baktım, ama sana güvenmemi gerektirecek bir şey görmedim. Gençsin, hamsın, meraklısın yeni duygular hissediyorsun. Ama dikkat et yanlış yapmaya sürüklemesin seni bu duygular" dedi. "Valla bak anne kimseyle yüz yüze görüşmedim, görüşmemde ben sanal takılıyorum. Zaten okula gitmeme izin verdiniz ya o telefonu kullanmam bile bundan sonra. Ben kendimi çok yalnız hissediyordum ve size karşıda biraz öfkeliydim sanırım. O yüzden de böyle bir şey yaptım" diyerek biraz da olsa kendimi anlatmaya çalıştım. "Ben diyeceğimi dedim, gerisi sende. Yeter bu kadar gevezelik. Kalk sen işine gücüne bak. Bende Meryem teyzenlere gideceğim. Yemeği gelince yaparım ben" deyip gitti. Valla bu kadın sürekli beni şaşırtıyordu. Her şeyi bilmesine rağmen bu güne kadar hiç bir şey söylemedi ya helal olsun. Annem gittikten sonra söylediği her işi yapıp odaya geçtim. Telefonu alıp hatları değiştirdim, çektiğim fotoğrafları Özgür'e gönderecektim. Tabiki de hiç birinde yüzüm gözükmüyordu.,Sırf gıcıklık olsun diye yapıyordum. Resimleri gönderdik den sonra hatları tekrar değiştirdim, ve anında telefon çalmaya başladı. "Oo.. Bizim kaçak gelmiş. Özledim kız seni iki günde." diyen Özgür'e ben seni özlemedim ama desemde. "Belli oluyor, o yüzden fotoğraf atmışsın. Ama vicdansız bir tanesin de bari yüzün gözükseydi; ama manzara süpermiş çok beğendim" deyince heyecanla "Demi ama çok güzel di bende çok beğendim" Gülmeye başlayınca, ne oldu, niye gülüyorsun diye sordum. "Aynı manzaradan bahsettiğimizi sanmıyorum, ama ben." deyip gülmeye devam etti. Hangi manzaradan bahsediyordu ki? Sen neyden bahsediyosun anlamadım ki deyince, pislik neyden bahsettiğini gayet iyi anlattı. "Belli oluyor anlamadığın, fotoğraflara dikkatli bak. Hatta böyle yakınlaştır anlarsın" Diğer telefonu aldım dediğini yaptım "aaa kalçalarım pantolondan güzel duruyormuş, biraz büyük ve ben hiç sevmiyorum" derken Özgür'le konuştuğumu unutmuştum. "En sevdiğim, ince bel büyük kalça." "Pis sapık niye bakıyorsun" ben manzaraya baksın derken adamın baktığı şeye bak ya.. "Sen gönderdin görmem için, ben niye sapık oluyorum şimdi?" "Popoma bak incele diye göndermedim ama. Ben manzaraya bak diye gönderdim." Ben Özgür'ü gıçık edeyim derken, şuan ben gıçık oluyordum. Bu işte vardı bir terslik "Manzara anlayışımız farklıysa suç benim mi? Ama ne olursa olsun ben beğendim, gerçekten güzelmiş manzara" "Pis gıcık çok kötüsün sen.. Küstüm ben sana hıh" gerçekten de kötüydü hevesimi kursağımda bıraktı. Ne güzel ben onu sinir edecektim ama, şimdi durum tam tersiydi. "Niye kötü oldum şimdi? yavrum ben ne yaptım da küsüyonrsun ki?" O bana yavrum mu dedi? Yoksa kulaklarım yanlış mı duydu acaba? O nasıl yavrum deme şekli lan? içimde bir şeyler titredi vicdansızın evladı. "Konuşsana Ayşem.." Ben konuşmuyor muydum ki? yavrum dedikten sonra bana kal geldi sanırım. "Küstüm ya o yüzden konuşmuyor olabilir miyim acaba?" "Tamam küsme gercekten güzel yermiş. Belki bir gün birlikte gideriz, ve herkes kendi manzarasını izler." Yine birşeyler demek istedi ama neyse anlamazlıktan gelip konuşmaya devam ettim. Belki kim bilir bir gün olur.. Tabiki de hiç bir zaman olmayacağını biliyordum. "Arkadaşları beklettim akşam konuşsak olurmu?" Olur nasıl istersen dediğim de, bu kezde "Peki en son konuştuğumuz şeyi düşündün mü?" diye sordu. Düşündüm tamam kabul dedim. "Tamam o zaman akşam görüşürüz, bak şuan çok heycanlanmaya başladım. Acaba şimdi mi yapsak?" "Karar değiştirmem an meselesi, bir daha mı düşünsem acaba?" "Yok yok tamam ben kapatıyorum" Bir zahmet kapat yani arsız, yüzsüz şey. Neden kabul ettim bilmiyorum ama etmiştim. Bakalım bizi ne bekliyordu? Özgür Kaç gündür doğru düzgün Ayşem'le konuşmuyorduk. Saçma bir şekilde onla konuşmayı özlemiştim. Sanırım alışkanlık olmuştu bende. Hakan'la birlikte babasının şirketine gidecektik, bazen gidip işler konusunda bir şeyler öğrenmeye çalışıyorduk, bizim için eğlenceli oluyordu. Yoksa bir şey öğrendiğimiz yoktu. Arabada giderken fotoğraflar gelince şaşırdım. Ama yüzü gözükmüyordu hep arkası dönük fotoğraf atmış. Bende yakınlaştırıp incelemeye başladım fotoğrafları. Konuştuğumuz zaman fiziğini beğenmediğini söylemişti, bence bu kız kesin kördü. Çünkü muhteşem bir fiziği vardı. Ofisin önüne gelmiştik ve Hakan'a siz geçin içeri, ben biriyle konuşup beş dakikaya geliyorum deyip hemen Ayşem'i aradım. Beni gıçık etmek için attığına emindi o fotoğrafları. Ama ven onu gıçık etmeyi başarmıştım. Akşam için teklifimi kabul edince aslında şaşırdım. Asla kabul etmez diye düşünüyordum. Ama nasıl olduysa kabul etmişti. Akşam eve erken gitmem lazım diye düşündüm çünkü güzel bir film bulmam gerekiyordu. Telefonu kapatıp çocukların yanına gidince hemen başladılar. Melih "hayırdır abi kimle konuştun bizden gizli?" diye sorunca, ne alaka niye gizli olsun desemde "Bilmem var sen de bu aralar bir şey. Ama yakında çıkar kokusu. Lan sen normal de ailende ki herkesle yanımızda konuşuyorsun. Ama bu kimse hep bir gizem, hep bir kaçış. Ama bulucağım kim olduğunu. Kesin kız arkadaş yaptın bizden gizli değil mi, bize söylemiyorsun?" "He he yaptım sizden saklıyorum amına koyum var mı? Hem sana ne lan, hesapmı vereceğim sana" derken sanırım gereksiz bir atar yapmıştım. "Tamam abi sakın.. şaka yaptım ama kesin var biri demi?" deyip kahkaha atmaya başladı. Elimdeki kalemi fırlattım ama kaçtı şerefsiz. "Bırakın köpek gibi didişmeyide, sınavlar da bitiyor artık ne yapıyoruz? Akmaya başlasak mı gecelere?" diyen Hakan abiye "Yok abi benim bugün işim var. Zaten bir kaç günede Ankara ya gideceğim. Geceler sizin olsun, bana gelmiyor geceler. Gitmeden bir akşam gidelim be diyen Mert'e "Bakarız ama bu akşam olmaz işim var." "Kesin kızla buluşacak bu o yüzden bizi satıyorsun değil mi?" Evet Melih kızla buluşağım varmı? Hayır yani ne vardı bu kadar merak edecek acaba? "Yok abi bir ara bizide tanıştır yengeyle, yoksa ne işim olur takılıyorum ben." Hangi yengeyle tanıştıracaktım acaba? Ulan daha ben bile yüzünü görmedim. Yüzünü göstermeden poposunu gösterdi o ayrı tabi. Safım benim bir de manzara çok güzel diyor. Hangi manzara daha güzeldi tartışılır..
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD