Karanlık zebanilerini peşime salmıştı.
Bir yudum nefesim,nefessizliğime karışırken,karanlığın beni yutmaması için koşuyordum.
Koştukça ayaklarıma dolanan umutlarım, düştüğüm bu evrenin çamurlu topraklarıyla bulanmış, buradan kurtulmak için çaresizce çare arıyordum. Ardımdan koşan insan ordusu korkumu daha fazla körüklerken, tek çarem karşımdaki ıssız kızıl ormana sığınmaktı. Koştukça berelenen ayak tabanlarımı hissetmiyor, can acımı kafama takamayacak kadar umursamıyordum. Ardımdan bir gölge gibi takip eden adamın ıssız kızıl ormanda yankılandı sesi.
"Kraliçe'yi bulun bana! Hemen!"
Duyduğum katı sert, ses dizlerimin bağını çözerken ardımda bıraktığım kötü adamın karanlığına gireceğimden habersiz hala koşuyordum.
Koşuyordum...
Ardıma bakmadan koşuyordum...
Bir el bir yardıma muhtaçtım.
Peşimdeki karanlık Kral'dan kurtulmak için şeytana sarılıp ruhumu satardım. O kadar çaresizdim artık "Yardım edin!" dedim "Yardım edin! Birisi yardım etsin!"Dilimden dökülen hırıltılı kelimeler boğazımı yakarken yaralı güçsüz ayaklarım beni taşıyamıyordu artık.
Bastığım her bir dal parçası kuru yapraklar sessizlikte ormanın korkunç uğultusuyla karışıp kulaklarımı tırmalıyordu. Ormanın kızıllığı beni içine yutacakmış gibi ağır bir havaya bürünürken başımı kaldırıp bir anlık gafletle gökyüzüne baktım.
Önüme düşen kızıl siyah ışık huzmesiyle gözlerim kamaşırken güçlükle ayakta tutmaya çalıştığım bedenim bir ağaca çarptı. Kendimi sırt üstü yerde bulduğumda, karşımdaki ağaç değildi,dakikalardır kaçmaya çalıştığım adamdı. Gözlerim korkuyla irice açıldı.
Karanlık Lord!
Gözlerim şok ve korkuyla daha fazla açılırken, geriye kurumuş yaprakların arasından kaçmak istedim, kalbim göğsümü delecek kadar şiddetle atıyordu. Siyah uzun kanatlarının gölgelediği silüeti, ıssız kızıl sisli ormanın karanlığından kurtulurken siyah saçlarının arasından dalgalanan kızıl bukleleri rüzgarda savruluyordu.
Saçlarının arasında parlayan kızıl gözleri öfkeyle yanıp sönmeye başladı. Dudaklarına kondurduğu zafer gülümsemesi beni alaşağı etmişti.
Kan kırmızı kızıl gözlerini üzerime dikerken "Martino'ya hoş geldin!" dedi. Buzdan daha keskin soğuk sesiyle "Kayıp Kraliçe'm!" Bedenim buz tuttu. 'Kayıp Kraliçe'm' sözleri aklımın karanlık köşelerine sızan zehirli bir hastalık gibi benliğimi sardı.
Kızıl gözlerinin karanlığında boğuyordu beni. Düştüğüm bu evrenin soğuk rüzgarı, bıçak gibi kesik yaralarımı sızlatırken, asıl ızdırabım kızıl gözlü karanlık Lord'dan sunulacağını bilmiyordum...