bc

GURUR SAVAŞI

book_age16+
299
FOLLOW
1K
READ
arrogant
kickass heroine
confident
drama
comedy
sweet
bold
first love
virgin
passionate
like
intro-logo
Blurb

Hiçbir kadını kıyafetiyle, saçıyla makyajıyla yargılamayacaksın. Gün gelir yargıladığın o kadının ayaklarına kapanmak zorunda kalırsın.

Ön yargı; Hayata kirli bir camdan bakıp her şeyi kirli bilmektir...

Bu hikaye de bir kadına yapılan ön yargının en çirkin halini, o davranışların nasıl bir psikolojiyle kadını değiştirdiğini ve erkek karakterin büyük pişmanlıklarını affedilmek için mücadelesini okuyacaksınız.

chap-preview
Free preview
Allah'ım Bu Kim?
Ecem, gece pek uyuyamamasına rağmen erkenden uyandı. Bugün en yakın arkadaşının yanında olmalıydı. Hala gözlerini kapattığında Merve’nin üç hafta önceki haline inanamıyordu. Üniversitede en kötü günlerini onun göğsünde ağlayarak geçirmişti. Yaşadığı bütün zorluklara karşın her zaman güler yüzlü yaşamayı seven, utangaç olan arkadaşının gücüne hayrandı. O talihsiz gece nasıl tükendiğini hatırladıkça içi acıyordu. Başına gelenlere kendi bile hala inanamazken Merve’nin ne hissettiğini nasıl toparlanacağını bilmiyordu. Allah’ın, ona bir daha o geceki gibi bir acı vermemesini dileyerek uyumaya çalışmıştı ve yine arkadaşının düşünceleriyle gözlerini açmıştı. Aslında Buse’nin bu akşam ki davetini kabul edeceğini hiç düşünmemişti. Çünkü kuzeni Buse’nin sevgilisi Cenkay’ın doğum günüydü ve en yakın arkadaşının doğum günü partisine gelmemesi gibi bir durum söz konusu değildi. O zaman ne demeye bu partiye gitmek istemişti. Hiç anlamıyordu. Yatak da doğruldu. Dizlerini kendine çekip, düşünmeye başladı. Merve’nin gözyaşları hala yüreğini yakıyordu. Kızların anlattıklarına göre hala her gece uyuyana dek ağlıyordu. Onların yanında yine gülücükler saçarken yalnız kaldığında hıçkırıklarının sesini duyuyorlardı. Peki bugün ne yapacaktı. O şerefsizle ilk defa karşılaşacaklardı. Kendisi bir acı yaşarken genelde üstüne gitmek yüzleşmek yerine o ortamı terk eder ya da olmamış, duymamış gibi yapardı. Demek ki Merve karşılaşmak istiyordu. Belki de kendini deneyecekti. Arkadaşı bu gücü kendinde buluyorsa oda ne yapıp, edip o orospu çocuğuna neler kaçırdığını gösterecekti. Yalnız uyandığından beri tuhaf bir his vardı. Sanki hayatının en önemli olayını yaşayacakmış gibi hissediyordu. Heyecan dese değildi. Kötü bir şey hissediyorum diye düşünse oda değildi. Sonra sanırım son zamanlarda Merve’nin dayanılmaz acısına çok üzüldüm o yüzden böyle düşünüyorum diye mırıldanıp, ayaklandı. İstikamet Buse ve Merve’nin evi diye hazırlandı. Gökçe hemşire olduğu için nöbetten çıkıp gelecekti. O yüzden oda erkenden kalktı. Birlikte kahvaltı etmeye karar vermişlerdi. İzmir’den İstanbul’a geldiğinden beri Merve’nin sayesinde edindiği dostlarını çok seviyordu. Kendini şanslı da görüyordu. Çocukluğundan beri kendine değil ama annesine edilen laflar, küçümsemeler ve tam ergenlik döneminde anne babasının ayrılığı onu insanlardan soğutmuştu. Çünkü en yakın akrabalarının ve özellikle babasının annesine sırf engelli olduğu için neler yaptığını birebir yaşamıştı. O yüzden bütün insanlar ona şekilci ve önyargılı gelirdi. Ailesinin dağılmasından bir yıl sonra üniversiteyi kazanıp, kendini Edirne’ye nasıl attığını bilmiyordu. Ondan sonra biraz nefes almıştı. Ancak yüz kişilik sınıfta neredeyse bir ay kimseyle konuşmaya değer görmemişti. Bankacılık bölümü ağırlıklı kızdı ve hemcinslerinin ne kadar acımasız olduğunu daha çok küçük bir yaşta öğrenmişti. Hem de kahramanı olması gereken kişiden… Banyoda aynaya bakarken dudakları kıvrıldı. İçten bir gülümsemeyle Merve ile nasıl tanıştığını anımsadı. Zaten en büyük şükürlerinden biri o gündü. Daha ne okula nede yeni bir şehre alışamamışken kimseyi içine almayı düşünmediğinden sadece derslere girip çıkıyor sonra yurduna gidiyordu. Bir gün dersin hocası gelemeyince bir sonraki ders saatine kadar bekleyim diye kantinden bir bardak çay alıp, okulun bahçesindeki tribünlerden birinin en uzak köşesine oturmuştu. Öylesine telefonunu karıştırırken kulağına dolan naif sese dönmüştü. “Gözlerini bazen cam gibi görüyorum, bazen de deniz gibi lens mi senin kendi gözlerin mi bir türlü karar veremedim.” Ecem, kafasını kaldırıp baktığında gülen bal gözlerle karşılaştı. Yuvarlak yüzlü beyaz tenli kilolu denebilecek tatlı bir kızdı. Peki güvenebilir miydi? “Merhaba Merve ben, Tokat’tan geldim… Sen nerelisin?” Uzatılan ele baktı. Tam o el inecekken ne yaptığını fark edip, tutmuştu. “Bende Ecem, İzmir’den…” “Güzelliğinden İzmirli olduğunu anlamalıydım?” O kadar içten bir iltifattı ki ister istemez gülümsemişti. Genelde kızlar ona iltifat etmez aksine kıskanç bakışlar atardı. Bugüne kadar bir kız arkadaşı olmuştu. Oda işine geldiği zaman yanında oluyordu. Onun haricinde hep eğlence peşindeydi. “Teşekkür ederim. Sen de çok tatlısın…” “Ha ha ne demezsin şişko bir tatlı…” “Hayır hiç de bile şişko değilsin…” “Neyse öyle olsun… Herkes bana çok yakıştığını söylüyor ama ben biliyorum bir on kilo vermem lazım…” “Verirsin ne olacak…” “Nerde kalıyorsun…” Böyle başlayan sohbet bir saat boyunca kesintisiz devam etmişti. Ecem kendine şaşmıştı. Merve ne sorsa içten cevaplıyor kendi de soruyordu. Oysa o hep yeni tanıştıkları kişilerle mesafeliydi ya da günü kurtarıyordu. Gece hayatını çok seviyordu. Çünkü yaşadıklarını sadece içtiği ve dans ettiği zamanlar unutuyordu. İzmir de ki tek arkadaşı da zaten sadece o zamanlar yanındaydı. Bakalım Edirne de kimle takılacaktı diye çok düşünmüştü. Ancak hiç düşündüğü gibi olmamıştı. Bırak sabahlara kadar alkol alıp, dağıtmayı Merve’den sonra ev kuşu olmuştu. İkinci yıl başka bölümden iki kız ile dört kişi eve çıkmışlardı. Evin annesi olmuştu. Onu da arkadaşlarını da çekip, çevirmişti. Ne zaman İzmir’e annesini ziyarete gitse babası yüzünden darmaduman dönerdi ve arkadaşı en az bir hafta onla uğraşırdı. Geceleri çığlıklarla uyandığı kabuslardan sonra yanına girer koynuna sokar saçlarını okşayarak uyuturdu. İkisi de o zamanlar on dokuz yaşındaydı. Nasıl bu kadar sarıp, sarmalamıştı hiçbir zaman bu güce ad koyamamıştı. Geçmişi düşündüğünde Merve karşısına çıkmasa hayatı nasıl olurdu bilmiyordu ancak mutlaka bir boka sarardı ondan emindi. Bir yerler de ölür giderdi. Şimdi sıra kendisindeydi. Merve’nin ondan bile zor bir hayatı olmuştu. Cahil insanların içinde dayak yiyerek okumaya çalışmış, ona rağmen hiç yıkılmamıştı. Hep gülüyor mutlu olmaya çalışıyordu. İlk defa üç hafta önce geçirdiği lanet gece yüzünden ölmek istemişti. “Vay benim kadersiz arkadaşım, üç yıl bir bakışma bile olmadan karşılıksız bir adamı sev… O güne kadar eline erkek eli değmesin ve onun olduğun gece seni kovsun… Allah’ım ne olur yardım et o benim canım… Yıkılmasına izin verme…” diye içinden dua ettikten sonra zile bastı. Buse karşıladı. Zaten hanımefendi heyecandan uyuyamamıştır diye düşündü. Gökçe’de gelmişti. Kızlarla merhabalaştıktan sonra hemen Merve’nin yanına gidip, yıllardır yaptığı gibi koynuna girdi. Yanaklarına öpücükler kondurarak uyandırdı. Merve gözlerini açmadan; “Ecem! Geldin mi?” “Hadi bakalım koca bebek kahvaltı hazırmış… Hem bu kahvaltıları sen hazırlamaz mıydın? Tembel seni…” Şaka yaptığını hissettiren sözlerden sonra Merve gözlerini açtı. Zoraki bir gülümsemeyle cevap verdi. Gözlerinin şişliği ve kızarıklığından yine sabaha kadar ağladığını anladı. “Uyanamamışım?” “Olsun bugünde Buse’den olsun…” Yanağına kocamanından bir öpücük kondurup, yataktan kalktı. Biraz daha kalırsa arkadaşının bu haliyle ağlamaya başlayacaktı. Merve’de masaya geldikten sonra sıkıntılı konulardan uzak durarak güzel bir sohbet eşliğinde kahvaltılarını ettiler. Gökçe hemen uyumaya gitti. Onlarda kahve keyfiyle güne devam ettiler. Kızlar kendi aralarında saç makyaj konusunda birbirlerine fikirler verip durdular. Doğum günü partisinin Club Fancy’de yapılacağını öğrenince kızlar biraz tedirgin olmuştu. Evlerine yakın fakat çok pahalı bir yer olduğu için hiç gitmemişlerdi. Gerçi kızların eğlence şekli özellikle Merve’nin de ısrarları sonucu clubten ziyade türkü bar ya da canlı müzik yapılan yerlerdi. Hem rahat giyiniyorlar, hem deli gibi eğleniyorlar hem de çok para harcamıyorlardı. Bu clube giderken nasıl giyinmek gerektiği konusunda bile internetten araştırma yapmışlar ve buna göre alışverişe çıkmışlardı. Dört kızda çok dikkat çekici olmak istiyordu. Gece 22:00 civarında evden çıkacaklarından günü dinlenerek geçirdiler. Akşam yemeğini erken yiyip, hazırlanmaya başladılar. Buse, doğum günü çocuğunun sevgilisi olarak ve bir önceki buluşmalarında sıkıntılı bir durum yaşamıştı. Bu yüzden çok iddialı olmaya karar verdi. Gri payetli mini bir elbise giydi. Altına bot giymeyi düşünse de saks mavisi yüksek topuklu bir ayakkabı giyip uzun siyah saçlarını dalgalı fön çekti, sonra biraz daha dalgalı olsun diye kızlara yanlardan ve arkalardan bir iki maşa attırdı. Gri tonlarda bir göz makyajı ve kırmızı ruju ile çok çekici oldu. Gökçe de ilk defa böyle bir yere gideceği için çok heyecanlıydı. Seviyordu eğlenmeyi sabahlara kadar dans etmeyi, üstü gri payetli göğüs dekoltesi gayet yerinde ip askılı, etekleri biri iki katlı beyaz kumaştan mini bir elbise giyerken, gri platform topuk bir ayakkabı ile kombinini tamamladı. Saçlarını dümdüz bir fön çekip, siyah tonlarda makyaj yaptı. Dudaklarına mürdüm rengi ruj sürüp vamp bir görüntüye ulaştı. Ecem zaten rahat havası ve cesur giyimi sayesinde hep dikkat çekerdi. Yine yapmıştı yapacağını ve kırmızı ip askılı, belinden yukarısı iki yandan açık mini bir elbise giymiş, siyah uzun saçlarını arkalardan düzleştirip, önlerini havalandırmıştı. Yüzü ortaya çıksın istiyordu. Fiziğinden çok yüzünün güzelliğine güvenirdi. Gözlerine sadece likit çekip rimel sürmüştü ama elbisesi ile aynı renkteki nar çiçeği tonlarındaki rujunu sürünce artık dönüp bakmayacak kimse kalmayacak kadar güzel olmuştu. Merve, küçük bir şehirde büyümenin getirisi mi yoksa kızlar kadar fiziğine güvenmediğinden mi bilinmez hiçbir zaman onlar kadar iddialı giyinemezdi. Bu sefer her zamankinden biraz daha kısa giyinecekti ama yine kızlara göre bayağı kapalı sayılırdı. Lila boyundan bağlamalı mini elbisesini topuklu siyah bir kısa bot ile tamamladı. Gözlerini gri beyaz tonlarda far sürüp, üstüne ince bir likit çekti. Dudaklarına pembe ruj sürdü. Kızların yanında çok sade durduğunun farkındaydı ama Ali Buğra’ya ben buradayım. Yıkılmadım, ayaktayım imajı vermek için kendinden ödün verecek değildi. O dikkat çekmeyi sevmiyordu mümkünse bu gece hiç çekmeyeyim diye düşünüyordu. Ecem gün boyunca Merve’yi göz hapsinden çıkarmamıştı. Eğer biraz kötü olduğunu hissetse kendi de gitmeyecek onunda gitmemesi için elinden geleni yapacaktı. Ancak o kadar normal davranıyordu ki elini konu bağlıyordu. Biliyordu ki çok canı yanıyor ve gece o şerefsizi göreceğini düşündükçe kafayı yiyordu. O zaman ne demeye daha çok canını yakmaya gidiyordu. Normalde bu kadar bile açık giyinmeyen arkadaşına baktığında bu üç haftada en az beş kilo verdiğini fark etmişti. O güzeller güzeli yüzü o kadar çökmüştü ki fark etmemek imkansızdı.  Taksi ile mekana geldiklerinde Buse’nin erkek arkadaşı Cenkay kızları kapıda karşılamıştı. Herkese çok sıcak davranmıştı. Kendileri için ayrılan locaya geldiklerinde bile gözlerini Merve’den ayırmıyordu. Ali Buğra ATALAY internetten araştırmış ve kim olduğunu biliyordu. Cenkay arkadaşlarını tanıştırmaya başlayana kadarda gözleri kimseyi görmemişti. Allah’ım bu kim diye içinden geçirdi. Allah’ım bu kim diye içinden geçirdi. Gözleri kendisinin ki gibi masmaviydi. Uzun boylu kumral mı esmer mi olduğunu anlayamadığı bir yüz ve alaycı bir ifade ile elleri birleşti. Ecem bugüne kadar sayısını bilmediği adamla çıkmıştı. Çoğuyla da el ele tutuşup, öpüşmüştü ama kimse de böyle olmamıştı. Adam da onu beğenmişti. Az çok biz bayan olarak kendine nasıl bakıldığını anlardı. Herkes yerlerine yerleşirken kendine geldi. Bugün ki görevin arkadaşını koruyup, kollamaktı. Ne demeye dakika bir gol bir adamı gözüne kestirdin diye azarlayan iç sesine sonuna kadar hak verdi. Gökçe ile anlaşmış gibi Merve’yi ortalarına alıp, oturdular. Arkadaşının titremeye başladığını anladığında içi ezildi. Bir de yere bakıyordu. Biliyordu ki utanıyordu. Birde pislik gözlerini dikmiş bakıyordu. Cihat denen adam kendine Cihan da Gökçe’ye bakıyordu. Hepsi de çok keyifliydi. Sadece Ali Buğra gözleri acılar içinde Merve’yi göz hapsinde tutuyordu. İçkiler geldi. Ortam biraz daha yumuşadı derken ağzının içine düşecek gibi bakan adam pat diye Merve’ye dans teklif edince şaşırdı. Şaşırmaktan çok bozulmuştu açıkçası böyle bir şey beklemiyordu. Aman banane dercesine omuz silkti. Ondan sonrada eğlenmeye karar verdi. Aradan ne kadar süre geçti bilinmez Gökçe ile lavaboya gittiğinde keyfinin yerine geldiğini hissediyordu. O adamın kendine dans teklifinde bulunmamasına neden bu kadar bozulmuştu anlamadı. “Gökçe, Cenkay’ın ortağı hımm neydi adı.. Ha buldum Cihan sana nasıl bakıyor fark ettin mi?” “Evet” “Çok hoş adam değil mi neden ters ters bakıyorsun adama” “Biz daha önce karşılaştık Ecem.” “Aa nerede” “Hastanede çarpışmıştık” “Ayy ne romantik. Yeşilçam filmleri gibi gerçi bunları Merve daha iyi bilir ama kitap falan da düşürdün mü bari, beraber toplar sonra kafalarınız çarpardı ve BOMMM kıvılcımlar hava da uçar aşık olurdunuz.” Katıla katıla gülmeye başlayan Ecem, “Şimdi şu çanta kafana inerse kıvılcım nasıl oluyormuş görürsün” “Tamam, tamam sustum.” “Hem sen beni bırak Cihat denen çocuk seni nasıl yiyor ondan haber ver.” “Git ya salak mıdır nedir bakışları ile beni soyup, iskeletimi çıkardı. Ama çölde kalmış susuz hayvan gibi Merve’ye atladı.” Biraz bozularak konuştuğunu fark eden Gökçe; “Hımm sana mı atlamalıydı.” “Yok ya banane ne yaparsa yapsın hadi içeri gidelim Merve yalnız kalmasın.” Gerçi Cihat Efendi onu yalnız bırakmaz ama diye düşünüyordu. Tuvaletten dışarı çıktıktan sonra Cihan ve Cihat’ın önden yürüdüklerini fark ettiler. Kalbine yine bir şeyler olmuştu. Biraz hızlanınca konuştuklarını çok net duymaya başladıklarında artık Ecem’in sinirden ayakta duracak hali kalmamıştı. “Cihat, tamam kırmızılı kıza taktın. Haklısın çok da güzel ama bak Buse’nin yakın arkadaşıymış. Düşündüklerin yüzünden Cenkay ile aran bozulmasın tabi Ali Buğra da var.” “Ne bozulacak ya görmüyor musun üstündeki kıyafeti onu geçtim taşımak önemli Allah var müthiş taşımış. O dans ederken ki halleri ne? Gelin ben ortalık malıyım diye bağırıyor resmen.” “Yuh! Oğlum bunu nasıl anladın kız gayet normal…” “Ne normali Cihan’ım ya bir Merve’ye bak bir o kıza ben buradayım diye piyasa yapıyor. Ancak Allah var çok güzel parça, üç günümü bilemedin beş günümü şenlendirebilir.” Arkadaşının omzuna kolunu atıp gülerek söylediği sözlerden sonra arkasında kalbini orta yerinden ayırdığı kızdan habersiz yatağa atma planları yapıyordu. En son duydukları cümle; “Ben hala sözümün arkasındayım kızların dördü de sizin takıldığınız hatunlara benzemiyorlar. O yüzden dikkat et kızın günahına girme…” Sinirden zangır zangır titreyen Ecem gözleri doldu. Kendini öyle bir sıkıyordu ki gözlerinden bir türlü yaş akmıyordu. En az onun kadar sinirlenen Gökçe, son dakika arkadaşını düşmeden yakalayabildi. “Gö…Gökçe, ben, ben tamam size göre daha rahat davranan, daha açık giyinen ve konuşan biri olduğumu bi…biliyorum ama gerçekten dışardan onun bunun altına yatan bir kız gibi mi gözüküyorum?” Artık gözlerinden yaş izinsiz yolunu bulup akmaya başlamıştı Senin için ne ifade ediyor ki bu kadar içini acıttı onun sözler diyen iç sesi sayesinde duygularını sorguladı. Allah kahretsin gecenin başından beri bakışları üzerinde olan adamdan çok etkilenmişti. Sürekli göz göze geldiklerinde heyecanmış ilk defa bir erkek tarafından tamamlanacağını düşünmüştü. Kendisine değil de Merve’ye dans teklif ettiğinde bozulmuştu. Neden ben değil de Merve diye sormuştu. O zaman ne oluyor bana diye düşünmüştü. Demek bu yüzdenmiş… “Ecem, saçmalama önyargılı pisliğin teki işte, hanımefendiliği namusu kıyafete göre değerlendiren sığ beyinli biri için mi bu üzüntün…” Gözlerini kapatmış hala olduğu yerden kımıldayamayan Ecem dişlerinin arasından; “Bu tarihi, bu geceyi bana hiçbir zaman unutturma Gökçe, ben unutsam bile sen hatırlat olur mu? Allah şahidim olsun, ayaklarıma kapanıp evlenme teklif edecek bana ve ben o zaman bu geceyi hatırlatacağım ona?” “Ecem, yapma böyle” Gözlerini sımsıkı kapattı. Sonra bir yaşın gözlerinden süzülmesine izin verdi. Derin bir nefes aldı. Yavaşça ayağa kalktı. “Tamam, tamam iyiyim hadi gidelim sahip çıkmamız gereken bir canımız ve mutluluğunu paylaşmamızı bekleyen bir dostumuz var.” Hemen tekrar akan gözlerini sildi. Lavaboya gidip, makyajını kontrol ettikten sonra locaya geri döndüler. Gökçe gözlerini arkadaşından ayırmıyordu. Ecem gecenin başından daha neşeli bir hale dönüşmüştü. O saatten sonra Cihat’ın olduğu tarafa bakmamış, daha çılgınca dans etmişti. Piste onunla dans etmeye yanına gelen Cihat yerine gecenin başından beri saygısını bozmayan Tolgahan’a yanaşmış onu hep görmezden gelmişti. Dışardan gören görmezden geldiğini düşünebilirdi. Ancak Ecem hayatının en zor gecesini geçiriyordu. O şerefsizin sözleri o kadar etkilemişti ki sürekli etrafına acaba başkaları da beni orospu gibi görüyor mu diye bakınmıştı. Her zaman piste çıkar dans ederken herkes silinirdi gözünde ama bu sefer olmuyordu. Birazcık kontrolünü kaybetse elbisesini aşağılara falan çekiştirecekti. Ecem’in birden onu görmezden gelmesine sinir olan Cihat daha bilenmişti. Oysa son bir saate kadar sürekli bakışmışlardı. Tabi ya başka erkeklerin ilgisiyle hemen döndü. Tam düşündüğüm gibi bir kızsın diye düşünüp; Görürsün en yakın zamanda yatağımı şenlendireceksin ve ben sana güle güle deyip arkamı döndüğümde böyle görmezden gelebilecek misin bakalım... Acayip hırslanmıştı. Başına bela aldın kızım bu gecenin acısını seni hırsla becerirken çekeceksin diye mırıldandı. Cenkay’ın pastası saat 24:00’da kesilmişti. Hediye faslından sonra Merve de dahil dört kızımız da her zaman oldukları gibi çılgınca dans etmeye başlamışlardı. Karşılarındaki dört yakışıklı erkeğin kıskançlıktan çıldırdıklarının farkında değilmiş gibi duruyorlardı. Ali Buğra yanıyordu. Gözlerinin içi kaynıyor ama lanet olası gözyaşı çıkmıyordu. İki saat önce kadar Merve’yi sıkıştırdığına konuşmaya zorladığına pişmandı. Çok erken bir konuşma olmuştu. Merve’nin söylediği sözlerden sonra yüreği korku duvarlarında hızlı bir tırmanış halindeydi. İlk defa onu karşılıksız seven bir kadın vardı ve o kendi mallığı yüzünden kaybetmişti. Şuan sanki umurunda değilmiş gibi dans etse de biliyordu ki hayatı boyunca unutamayacağı bir acı vermişti. Masum kadınını yerle bir etmişti. “Kızlar arasında daha önce böyle dostluk yaşayan bir grup gördünüz mü? Valla ben görmedim. Kimse umurlarında değil kendilerine yetiyorlar farkında mısınız?” kızlara hayran ve arzulu bakışlar atan erkekler Cihan’ın sözlerine hak verdiler. Cihat; kaşları çatık kırmızı elbisesi içinde deliler gibi dans eden kızla daha çok içtiğinin farkında değildi. Nedendir bilmiyor biran önce onu yatağında istiyordu. Merve de Ecem de birbirlerinden habersiz acı çektiklerini göstermemek için ellerinden geleni yaparak geceyi geçirdiler. İkisi de eve geldiklerinde tükenmişti. Buse sevgilisi ile gitmişti. Gökçe’yle Merve’nin acısını bildiklerinden kızın içi dışına çıkana kadar ağlamasına sessizce destek oldular. Ne teselli ettiler ne de kızdılar. Ecem, dostumun derdinin yanında benim canımı sıktığım konuya bak diye hiç sesini çıkarmamıştı. Bir kere daha erkeklerden nefret etti. Zaten hayata insanlara güvensiz bu halleri başta karaktersiz babası yüzünden değil miydi? Bugüne kadar kimsenin ne düşündüğü ile hiç ilgilenmemişti. O adi piçi neden takıyordu. Yatakta bir o yana bir bu yana döndükçe daha çok sinirlendi. “Bugüne kadar adam olmayanı dikkate almam diyen ben neden şerefsiz bir adama düşman oldum. Sen göreceksin önyargının bütün pişmanlığını sen yaşayacaksın. Beni orospu gördüğün için kendinden nefret edeceksin. Hiç yoktan kendine düşman edindin. İntikamım acı olacak“ diye sinirlen söylenip, tekrar yattı. Birinden intikam alacağın zaman iki mezar kaz. Biri intikam alacağın kişi için biri ise kendin için diye Ecem çok kırgındı. Gururu çok kırılmıştı. Bu yüzden de gururunu kurtarmak için savaş açmaya karar verdi. En büyük zararı kendinin alacağından habersiz… Oysa bazen insanın Rabbine sığınması gerekirdi. Kulun hiçbir şey yapmasına gerek kalmaz. Allah sessizce intikamını alırdı. Şimdi sahne sırası Ecem’deydi. Bakalım ileriki günler bize ne gösterecekti. *Kin hiçbir zaman kinle söndürülememiştir. Sadece iyi niyet kini yok eder. Bu değişmez bir kanundur. BUDDHA

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Kalbimin Derininde

read
7.4K
bc

HÜKÜM

read
133.4K
bc

Leyl Tutkusu

read
305.0K
bc

KALP HIRSIZI (Hırsız Serisi-2)

read
5.9K
bc

SINIR (TÜRKÇE)

read
12.9K
bc

Ufaklık | Texting

read
1.7K
bc

Yasak İlişki (+18)

read
7.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook