Story By yazar_ranaelif
author-avatar

yazar_ranaelif

ABOUTquote
Ben hikayeme başlarken sadece bismillah diyerek başladım. Kendisi kendi yazdırdı.Bazen böyle yazmayacaktım dediğim ,nasıl böyle oldu. Yazarken içinde yaşadığım sizinlede yaşamak istediğim bir hikayeyle karşınızdayım. yazar_ranaelif ınstagram hesabımdır . Kitap ile ilgili görseller bulunmaktadır.
bc
ZÜRRİYETSİZ AĞA +18 [Töre]
Updated at May 16, 2024, 15:27
Ben Havin, reşit olalı iki gün oldu. Amcam hemen bunu fırsat bilip ilk işi beni başlık parası karşılığında Mardin Midyat İlçesinin, Bozbey konağının Ağası Azat Bozbey'e hanımı olarak sattı. Babam ya da annem yanı başımda olsaydı, bunlar yine de başıma gelir miydi? Bu düşünce kendime her gün sorduğum en acı sorumdu. Annem, beni ve üvey kardeşlerimi terk etti. Amcamın evinde besleme gibi büyüyüp, itilip kakıldım. Belki dedim ,belki bir şeyler benim için değişir. İstemesem de evlenecektim. Hayır deme lüksüm hiç olmadı ki şimdi olsundu. Boynumu büktüm kaderime mahkum oldum. Ağa Hanımı olursam belki , kader bana da güler, belki...
like
bc
HAYATIMIN BAHARI 2 (+18)
Updated at May 16, 2024, 05:36
Hayatımın Baharı 2 [ intikam serisi 2 ] +18 olan bir kitaptır. İntihar, çatışma, gerilim, cinsel içerik ve aşk mücadelesini barındırmaktadır. Okuyacak olanlar dikkate alıp öyle başlamasını rica ederim. Ben Ömer KARA Trabzon Sürmene'de büyüyen ve yaşayan varlıklı bir ailenin ikinci oğluydum. Askere gitmiş tezkeremin bitmesine ramak kala ailemin beni sözleyecek olduğunu öğrenmiştim. Aslında ilk duyduğumda hoşuma gitmişti. Bir yuvam olacaktı. Sevmesem de severdim. Babam söz vermiş der, kabullenirdim. Kardeşim, askerdeyken aradığında her şey değişmek için yön tutmuştu. Sözleneceğim kız sevgilisi ve lütfen evlenme diye yalvarıyordu. O gün bir karar aldım. Asker arkadaşım, can yoldaşım Mehmet'le gitmeye yeni bir düzen kurmaya çabalayacaktım. Mehmet'in evinin önünde kapıyı açan kıza ilk anda aşık olmam... Feride , Mehmet'in kız kardeşi... Can kardeşimin, kardeşine aşık olmak. İçimde tutamazdım. İhanet sayılırdı. Açıldım duygularımı uzun süre kabul etmek istemese de en sonunda başarmıştım... Babam memleketime gitmeyince, verdiği sözü tutamayınca bana öfkelenmesi ve intikam içinde kavrulması. Feride'yi bu olaya âlet etmesi... Bir gün dışarıda Feride ile buluşmayı beklerken, yanıma yaklaşan bir adam elime zarf verdi. Okuduğumda kalbim acıdı. Beynim uyuştu. Ölüyordum kaybetme korkusu bu his beni bitiriyordu. Babam, memlekete dönmezsem Feride'yi diri diri yakacağını yazıyordu. Babam Kara Mahmut köy ağası... Kesin yapardı. Hemen Mehmet ve ailesine gittim. Anlattım. Çalıştığım şirkette bodyguard'tım. Patronumdan yardım istedim. Babamın adamlarını bulmuştuk. Sevdiğim kadını gözlerimin önünde durduğu arabayla yakmaya başladı. Bütün araba alev aldı. Herkes kaçmaya çalışıyordu. Ben ve Mehmet yanan arabadan sevdiğim kadını kurtarmaya çalışıyorduk. İçim yanıyordu. Feride arabanın içinde korkulu gözlerle çığlık atıyor, yardım bekliyordu. Son çırpınışlarıydı. Öksürmeye başlamış, nefes almakta güçlük çektiği belliydi. Onu öyle görmek çok zordu. Kurtaramazsam korkusu, ya bir şey olursa... Benim ve babamın yüzünden en kötü halde yanarak ölecekti. Araba cehenneme dönmüştü. Üzerimi çıkarıp koluma dolayıp arabanın camını tüm gücümle kırmaya çalışıyordum. "Korma güzelim, kurtaracağız seni," Sakinleştirmeye çalışıyordum. Araba her an patlayabilirdi. Mehmet kapıya zorluyor bütün gücümüzü kullanıyorduk. En son o çırpınışlarımda yere düşmüş, o anda taş görmüştüm. Aldığım taşla en sonunda camı kırmıştım. Mehmet'le ikimiz Feride'yi yanan arabadan çıkarabilmiştik. Son gücümüzle Feride'yi alarak yanan arabadan uzaklaştık. Üzerine kapanırken, araba patlamıştı. Nefes almadığımı o an anlamıştım. Feride'ye sarılarak kendime, içime çektim. Tüm varlığım olan kadın babamın intikamına yenik düşecekti. ****************************************** İntikam bitmeyecek bizi yok edene kadar sürecekti. ******************************************
like
bc
KÖR KURŞUN
Updated at Apr 26, 2024, 20:56
"Seymen! Bunun yalan olduğunu söyle bana? Kocamı, kocam öldürmüş olamaz!" dedim. Hayal kırıklığı ile başımı iki yana sallıyordum. Yaşadığımız konakta ,yatak odamızda yere dizlerimin üstüne hızla düştüm. Dizlerim sert zemine bir anda çakıldı. Canımın canımdan geçtiğini hissettim. Seymen bunu yapmış olamazdı. Böyle bir şey olmamalıydı. Ali'm öldü diye yas tuttuğum o günlerde canımın nasıl yandığını şimdi daha fazlasıyla hissediyordum. İki kez kocam ölüyordu. Kalbime hançeri saplayan adam Seymen'immiş meğer.Seymen sessiz kalmaya devam ediyordu. Oy yanıyordum, yanmakta ne kelime. Canım, cayır cayır yangın yeriydi. Ellerim dizimin üstünde dövünürken içimde feryat figan çığlıklar kopuyordu. Ruhumu şuracıkta teslim ettiğimi hissederek ağıtlar dilimden acıyla dökülüyordu. "Ali'm bilemedim. Bilemedim Ali'm." diye ağladıkça ağlıyordum. Gözümden yaş yerine Alim'in kanları akıyordu. Kocamın katiliyle, bunca zaman koynunda karılık etmiştim. Bunu düşündükçe ciğerim sökülecek kadar çok ağlama isteği geliyordu. Karşımda Seymen'i yerde diz çökmüş görünce sinirimden bir anda kendimi ayağa kalkmış buldum. Yanına doğru sendeleyerek adımlamaya başladım. Bütün öfkemi ondan çıkarmak istiyordum. Tam önünde durdum. Yüzüne bile bakacak takatim kalmamıştı. Ama bunu Ali'm için yapmalıydım. Yere doğru eğildim ,dizlerimin üzerine çöktüm. Gözlerinin içine baktım. Bunca zaman benim gözlerime ,nasıl bakabildiğini merak ettim. Siyah ,zeytin gözlüm diye sevdiğim adama bu kez nefretimle o gözlere bakıyordum. Bakmak çok zordu. Bedenimin her uzvu hıçkırıklara boğuluyordu. Gözlerime bakmamak için elinden geleni yapan Seymen'e sert bir tokat attım. "Bana bak! Gözlerime bak! Bunca zaman kandırdığın ,yalanlarına inandırdığın bana bak!" dedim. Kızaran yanağını bir yanım okşamak istese de diğer yanım Ali'm diyordu. Alim'in katiliydi. Bedenimi soğuk ürperti kapladığında yanan bedenimde halsizlik, güçsüzlük baş gösterdi. Bana hâlâ bakmaya yüzü olmayan adamın çenesinden iki elimle kavradım. Gözlerini, gözlerime sabitledim. Baktığımda kendi gözlerimdeki cehennemi onda gördüm. Ben cehennemi gerçek hayatta yaşıyordum. Azrail iki kez beni bulmuştu. Ali'm gittiğinde bir şimdi ise ikiden de fazlaydı. Başımın bedenimi taşıyamadığı, güçsüz düşmemek, bayılmak için direndiğim bu anda , "Neden bunu yaptın haaa?" dedim. İnsan neden öldürdüğü adamın karısını alır da karısı eder? Aklım, fikrim almıyordu. Gözlerinin içine bakarak beni de öldürsün istedim. Ben zaten yaşayan ölüydüm. "Susma söyle!" derken çenesini bıraktım. Onun gözlerinde aşk ile yandığım geceler geldiğinde aklıma, Alim'e ihanet etmişim bilmeden... Bu düşünce beni daha çok tüketiyordu. Bakmaya devam edemedim. Gözlerimi ondan çektim. "Şey!" dedi sustu. Onun bu sessizliği beni çileden çıkarıyordu. Tüm Urfa ,benim şimdi yandığım gibi yansın istiyordum. "Ney ya ney!" diye omzuna yumruk yaptığım elimle vurdum. Omzu sarsılmamıştı bile. "İstemeden," dediğinde yüzüme gıcık ,acı bir gülüş yerleşti. "Hııih! İstemeden haaa! " dedim. Sonra kendimi tutamayarak, "Hadi istemeden Alim'i öldürdün. Ya beni, neden haaa? Az mı geldi çektiğim çilem? Daha mı sürünsün dedin?" derken susmayan çığlıklarım ,göz yaşlarımla akan hıçkırıklarıma karışıyordu. Karşımda duran Seymen, sadece başını yana doğru hareket ettirerek, "Hayır!" dedi. Sonra elimi tutmaya çalıştı. Elimi hızla ondan çektiğimde , "Birce'm yapma!" dedi. Gözünden yaş süzüldüğüne ilk kez şahitlik ediyordum. Ona aşk dolu baktığım her saniye için kendime lanet okudum. Yine de onun için üzülen bir yanım beni daha çok yakıyordu. Bedenime ateşten gömlek giyinmişim bilmeden, içime içime ateşini, korunu, közünü katmışım, harmanlamışım. Yanmaya devam eden bedenim sönecek gibi hiç değildi. Yanıyordum onun beni attığı cehennemde onun yüzünden yanarken, "Senin bana yaptıkların peki? Beni hiç sevmedin değil mi? Hep dalga geçtin, oynadın," dediğimde içim cız etti. Bunların gerçekliği beni param parça ediyordu. Her zerremle darma duman olduğum şu an, yıkılmamak için direniyordum. "Birce, ne olur öyle deme!" dedi. Karadağların tek varisi, ağası olan adam önümde yalvarsa da artık değeri yoktu gözümde. Planını kurmuş, benimle oynamıştı. Ben onun için bir oyuncaktan başka bir şey değildim. Bunları düşündükçe daha çok ağlıyor Seymen'e olan öfkem arşa çıkıyordu.
like
bc
HAYATIMIN BAHARI
Updated at Dec 6, 2023, 14:18
Bir aydır her gece, evimin nadir olan ikinci el eşyası kanepede onu beklerken, hayal kurup uyuya kalmıştım. Bir gürültüyle uyandım. İlk önce deprem mi oluyor diye düşündüm. Ama ayak seslerini duyunca çok korktum. Korkumdan cenin pozisyonu alarak kanepede görünmeyeceğimi düşündüm. Ayak sesleri dibime kadar geldiğinde lambanın yandığını fark ettim ve karşımdalar. Evimin içinde serseri, mafya tipi adamlar, bu bir rüya olsun istedim. Çok korktum. Uykunun verdiği mahmurluk ve korku, hırsız olamazlar. Zaten evde hiç eşya yok denecek kadar azdı. Öylece bana bakıyorlardı. Hiç birşey yapmadıklarını fark etmem biraz zaman aldı. İki takım elbiseli adam omzundan çekerek ayağa kalkmamı sağladı. Tam karşımda bir adam. Çok sert yüz ifadesi, uzun boylu korkunç bir tipti. "Sen Murat'ın karısı mısın?" İlk başta cevap vermedim. Sonra yüksek sesle tekrarladı. "SEN MURAT'IN KARISI MISIN?" Bu kez artık titriyordum. "EE , EVET ama siz kimsiniz?" Ben sadece titremek ve korkmaktan başka bir şey yapamıyordum. Nefes almayı bile unuttum o an, o kadar korkunç tiplerdi. Kalbim göğsünden çıkacak kadar korkunçtu. "MURAT ne yaptı?" diyebildim. Titreyerek. "Kumar borcu karşılığında seni bize sattı." "Nasıl?" Şaşkınlık, hayal kırıklığı, o an bozguna uğradığımı hissettim. Bir şeylerin içimde tuz buz olmaya başladığı, kırıkların kalbimin her köşesine dağıldığı andaydım. Her şey çok fazla geldi. İçimde yaşadıklarım. Adamın yüzüme karşı, burnundan soluyarak çemkirmesi. Çok korkuyorum. Kalp hızım kapı kırılma sesinden daha güçlüydü. Bacaklarım ve tüm vücudumun titremesi ... O korkunç tipler ve söyledikleri benim her an yıkılacağımın belirtisiydi... Murat böyle bir şey yaptın mı? Beni, karını, namusunu satabildin mi? Sonra bir cesaret geldi. Korkak ve titrek sesimle, "Murat'ın borcu ise ondan alın ben ne alaka..." Nasıl söyleyebildim bilmiyorum. "O para etmez ama sen edersin." dedi adamın biri, diğerleri sırıtıyordu. O adamların sesi ölüm çığlığımdı hissedebiliyordum. O öfkeyle söyleyen adamı ittim. Adamın yüz ifadesi, öfke burnundan soluyordu. Yüzüme çok şiddetli bir tokat yedim. Kendimi ağır çekimde yere düşerken gördüm. Ağzımdan burnumdan kan geldi. Alışıktım dayağa ama hiç tanımadığım adamların şiddeti bunları ettim mi?... Canımın acısını o an öfkem ve korkumdan hissedemedim... Diğerleri; "Sakın vurma , bize güzel lazım," dediler. "Patron kızmasın." Kahkaha atıyorlardı. Ben sadece korku ... (Allah'ım ne oluyor. Bir rüya olsun bu gördüklerim.) Yerden kaldırdılar. Gidiyoruz diye sürüklüyorlardı. Kendi ayaklarımla cehennemime gidemezdim. Elimden geldiğince direndim. Ben direndikçe daha sert davrandılar. Yüzüm, kollarım çok acıyor, ama kalbim... . . . Bir bilinmezlik bana ne yapacaklar ? Murat nerede ? Bana bunu nasıl yapabildi? Bir arabaya bindirildim. Siyah minibüs gibi bir araçta hiç kıpırdamadan içimdeki benle savaşıyorum. Arabadaki o süre hiç geçmek bilmedi. Adamlar hiç sesini çıkarmadı. Sessizlik an be an iliklerime işliyordu. Korku bütün vücudumu sardı. Ama öfke ... Nasıl kurtulabilirim ? Nasıl kaçabilirim ? Nereye gittiğimi bile bilmiyorum. Bir binanın önüne geldik. Dışarısı hâlâ çok karanlıktı. İçine doğru iki kişi sürüklüyordu beni, bodrum katı olmalıydı. Ama içerisi kumarhane yada pavyon tarzı gibi bir yerdi. Ben öyle yerler bilmem, zaten televizyonda gördüğüme göre düşündüm. Bir adamın önüne doğru fırlatıldım. Yerdeyim. O adam bana baktı. Bende neredeyim diye bakındım. Loş ışıklar, büyük bir oda, bilardo masası, çalışma masası, büyük siyah deri koltuk, duvarda aslan heykeli çok korkutucu duruyordu. Adamda bana bakıyordu. "Hım fena değilmiş, işe yarar," dedi. Dudaklarını yaladı. Pis pis sırıtıyordu. O sinirle yerde toparlanmaya çalıştım. "Ya siz ne diyorsunuz?" dedim. Dizlerim acımıştı. Yerde öyle kalakalmıştım. " Bu kızın yüzünü kim dağıttı ?" dedi o adam. "Murat mı?" Soruyu sorarken öfke saçıyordu. Beni getiren adamlardan biri mahcup bir halde, " Abi, şey bize cevap verince bir tokat attım." dedi bana vuran. O patron denilecek kalktı yerinden, bana vurana vurdu. "Böyle mi ?" dedi. Beni buraya getiren adamlar boynunu büktü. Hiç bir şey söylemediler. Sadece öyle duruyorlardı. "Kaldırın kızı..." dedi. İki adam beni yerden kaldırdılar. Yanıma yaklaştı. Etrafımda gezindi. Bedenime dokunarak; " Fiziği güzel, yüzü düzelince ilk ben sahip olacağım." dedi. O bakışları çok başkaydı. Dalga geçer gibi, şehvetli gibi aşalar gibi... Hareketleri, vücuduma dokunarak göz kırpması, söyledikleri beni çıldırttı. "Sen kimsin ya bana sahip olacakmışsın?" Sesim çok gür çıkmıştı. Benden beklenmeyecek kadar gür... Üzerine yürüyordum. Adam yüzüme bakarak elini çenemden tutup biraz sıkıyordu. Canım acıdı. Öfkeyle bakıyordu. Çok sertti. "Kocanın borcu var bana. Sordum canın mı? Karın mı? dedim. Hiç düşünmeden senin adını verdi. " dedi. "Borcu ne kadar ? Ben çalışıp ödeyim bana dokunmayın..." Konuşacak bile gücüm yoktu
like
bc
ZİHNİMDEKI OYUN (+18)
Updated at Dec 5, 2023, 17:53
Zihnimdeki Oyun kitabımda +18 Şiddet, cinayet, katil, tüm siberi suçlar bulunmaktadır. Okuyacak okurlarıma şimdiden bilgi vermek ister ve pişman olmayacağınızı temenni ederim... Kazayı, o olayı atlatalı bir ay oldu ve kimseye hâlâ zihinlerini duyduğumu söylemedim. Belki ilk günler geçer diye bekledim. Belki kazadan dolayı, o anlık desem de geçmedi. Önceleri bana acıyan sözleri zihnimde duymak ,duyduğumu söylememek, ifademe yansıtamamak çok zordu. Bana söylemeye kıyamadıkları şeyleri öğrenme stilim, onlara söyleyememem hiç adil değil. Annem televizyonda kayıp aranan programı her günkü saatinde yine açtı. Elinde bir fincan kahve, her zamanki tekli koltuğuna oturdu. Elindeki fincanı, önündeki sehpaya bırakırken televizyon kumandasını da eline aldı. Biraz daha sesini açarak, "Alya rahatsız oluyorsan arkadaşlarınla buluş kızım. Yoksa da konuşma! Her gün yorumunu dinlemekten sıkıldım." "Anne neyini izliyorsun? Adam resmen katilim diye bağırıyor neredeyse !" Sözlerim annemi hırçınlaştırdığında ses tonu biraz yüksek çıkarak, "Alya delirme görmüyor musun? Adam nasıl ağlıyor? Aşık adam resmen!" "Ne aşkı ya! O adam çıkacak katil. Bak anne görürsün!" Oturduğum yerde televizyonu parmağımla işaret edip sevimsiz , düzenbaz adamı gösterdim. Yüzümün ekşimesi ile sinirlenerek telefonumu elime alıp Yaren'e mesaj attım. "Yoyo çok sıkıldım. Bir şeyler mi yapsak?" Mesajım iki tık oldu. Ardından yazıyor görüntüsü ile cevabını beklemeye koyuldum. "Olur Lolo ne yapalım? Sahile mi gitsek?" "Olur. Birazdan geliyorum, hazırlan. " "Anne ben Yoyo ile sahile gideceğim. Dışarıdan bir şey istiyor musun?" Beni itekler gibi önünden savurma çabasıyla, "Yok kızım hadi git artık! Bir bırakmadın izleyim." Annemin her hangi bir program yüzünden bana böyle davranması çok kırıcıydı. "İyi tamam ya !" Annemin tavrına oflayarak, evden üzerime hırkamı giyinip, anahtarı cebime attım ve evden çıktım. Sokağa çıkar çıkmaz yanımdan geçenlerin zihinlerini duymam , "Hımmm kız güzelmiş, " "Ay ayağındaki ayakkabıya bak!" "Bunun gibi zayıflar yüzünden kimse bize bakmıyor. Çiroz!" Yoyo'nun yanına gidene kadar duyduğum sesleri duymamış gibi yapmak geriye dönüp, 'Sensin Çiroz, ' dememek için kendimi zor tuttum. Yoyo'yu evinden alıp sahile doğru adımlarken telefonum çaldı. Cebimdeki telefonu çıkardığımda annem yazıyordu. "Acaba ne diyecek ?" diye söylenerek telefonumu açtım. "Efendim anne," Sesi endişe ya da heyecanlı gibi telâşlıydı. Ses tonu beni merak içinde bırakırken, "Kızım o adam katilmiş! Şimdi tutuklamaya geldiler. Sen nereden bildin?" "Aman ne bileyim anne zaten belliydi. Eve gelince görüşürüz hadi," O adamın zihnini okuyamıyordum. Bana yakın mesafedeki kişilerle iletişim kuruyorum ama sezgilerimde de fark mı var acaba? Kendimi tanımam, öğrenmem gerekenler vardı.
like
bc
Yeni Başlangıç
Updated at Aug 6, 2023, 12:17
Lise mezuniyet balosunda dört yakın arkadaş sap bölümündeydik. Herkes kavalyeleriyle dans ederken, biz masada onları izliyor, müziği dinleyip, kendimizce takılıyorduk. Hepimiz bir birimizden güzel, alımlı olsak ta ilkelerimiz, bizi bu duruma sürüklemişti. İlk sevgilimiz, eşimiz olacaktı. Kesin biz yaşlanınca da ,böyle kız kurusu kalacaktık. Yaşlı halimizi düşündüm bir an. Hepimiz altmış yaşlarında, huzur evinin toplantı salonunda, olmayan dişlerimizle kurabiye ,meyve suyu içerdik. İçler acısı halimize kahkaha atarak tepki vermiştim. Deliriyordum galiba. Selma, " Reyhan neye gülüyorsun kız? Benim ağlayasım var! " " Kendimizi bekar ve yaşlı, huzur evinde hayal ettim de, " Aynur, " Ya o kadar acınacak haldeyiz demek ki ? " Masaya ellerini dayadı, çenesi avucunun içindeydi. Düşünüyordu. Nurgül saçlarıyla oynuyor, kendini motive ediyordu. Nurgül, " Yok canım ben doktor olayım, kesin birini bulurum. Yakışıklı, sexi, siz kurumak istiyorsanız kuruyun. " " Sizi bilmemde ben kesin kururum, böyle bir abi varken. " Elimdeki telefonu gösterdim. Abim arıyordu. Askerde bile rahat vermiyordu. Telefonu açtım. " Efendim abi, " " Reyhan bak kimseyle dans edeyim deme! Tanıdıklar var kulağıma gelir, seni oyarım." " Yok abi, kızlarla masada oturuyoruz. Zaten birazdan da kalkarız. Merak etme! Gözcün söyler zaten. " " İyi tamam hadi, ben kapatıyorum." " Tamam abi görüşürüz. " Telefonumu aldım kızlara daha da yaklaşıp, "Selfei bari çekelim. Bakıp kendimize acırız," Bir kaç poz çekinmiştik. Bir süre daha eğlenenleri izlemiştik. Son bitimine yakın, halay , horon, eğlencesine dönmüştü. Final bari güzel olsun diye düşünüp halaya kaptırdık kendimizi. Bir nebze de olsa iyi gelmişti. Herkes dağılırken, bizde evimize doğru yol aldık. Aynur'un kapısında üzerimizde şık kıyafetler, elimizde çekirdek çitlemeyen de mahalle de büyüdük demesin... Bütün balo'nun dedikodusu yapılıyordu. Kim ne giyinmiş? Kim, kiminle dans etti? En son sınav stresinden bahsedip konuyu kapatmıştık. Evlerimize dağılıp, topuklu üzerinde kalan vücudumuzun yorgunluğu ile soyunup kendimi yatağa atmıştım. Sınavdan sonra gideceğimiz tatilin hayalini kuruyordum. Ailelerimizi ısrarlarımızla bıktırdıktan sonra, ikna edebilmistik. Ailelerimize kalsa Gemlik, Mudanya, Armutlu, bize saatlik mesafede günü birlik gidip gelmemizi istemişlerdi. Abim yokken gitmek ve kendimi eğlendirmek istiyordum. Ailem beni sever ama abim kimseyle paylaşamazdı. Sokaktan kedi geçse, kız mı , erkek mi bakardı. Düşüncelerimle uyuya kalmıştım. Uykumda on güne yakındır, aynı rüyayı görüyordum. Babam her geceki masalını anlatıyor, ben uykuma dalıyordum. Uyandırmak istiyorlar, beni dürtüyorlardı. Seslerini duymama rağmen tepki veremiyordum. Babam benim prensimdi. O gecede geldi uykumda, alnımdan öperek uyandırmıştı. Benim için normal olan bu olay son günlerde daha sık ve karmaşık bir hal almıştı. Prens babam olmuyordu. Sadece siyah bir gölge baş ucumda beni bekliyordu. 'Seni bekliyorum ' diye kulağıma mırıldanıyordu. Uykumdan kalktıktan sonra gölgeyi hayal ediyor ama biçimlendiremiyordum. Aman saçmalık diyor, her gün ders çalışıyordum. Sınav günümüz gelmiş, çatmıştı. Ailelerimizle birlikte sınava gitmiştik. Çalıştığım derslerin ekmeğini yiyordum. İstedigim gibi geçmişti. Avukat olabilecektim. Sınav bitmiş, üç gün sonra akşamı bizim evde toplanmıştık. Sınavdan konuşmak istemiyorduk. Gideceğimiz tatilin neresi olacağına karar vermeye çalışıyorduk? Kağıtlara bir kaç şehir ismi yazmıştık. Antalya, İzmir, Muğla, İstanbul, yazılan kağıtları katlayıp karıştırdık. " Reyhan sen seç, hangisi çıkarsa kabulümüz. " Gözümü kapattım bir tane seçtim. Heyecanlı, içim kıpır kıpırdı. Derin nefes alıp bir anda açtım. Gülümsedim. Hoşuma gitmişti. " İzmir, " diye kağıdı gösterdim. Telefondan önce pansiyon bulup, rezervasyon yaptırdık. Sonra biletleri ayırttık. İki günümüz kalmıştı. Hepimiz bu gece açıklayacaktık nereye gideceğimiz, bize bile sürpriz olmuştu. ****** Cuma günü 15:30 İzmir otobüs biletimizdi. Evlerimizden birer sırt ve kol çantalarımızla ayrılmıştık. Önce terminal otobüsü, sonra İzmir aracına tan yana koltuklara binmiştik. Üç saatlik yolculuğumuz sohbet ve kulaklıkla müzik dinleyerek geçmişti. Akşam 19 :30 sularında pansiyonumuzu bulabilmiştik. Odalarımızın anahtarlarını alıp yerleşmiştik. Selma ile ben, Nurgül ile Aynur kalacaktı. Ailelerimizi arayıp geldiğimizi söyledik. Biraz dinlendikten sonra aşağı bahçeye yemeğe çıktık. Sonrasında sahilde biraz yürüdük saat ilerlemişti. Odalarımıza dağılıp, uykuya dalmıştık. Uykumda yine aynı gölgeyi görüyordum. 'Seni Bekliyorum,' diyordu. Uykumdan uyanmıştım. Gölge korkulu kabusum olmuştu. "Seni Bekliyorum " diyordu. Kim ve nerede? Bu gölge kim? Bıkkınlıkla oflayarak düşünüyordum.
like